Dolar

32,4715

Euro

34,8728

Altın

2.440,43

Bist

10.082,77

'İslam, salt hukuksal bir din haline geldi'

'İslam, salt hukuksal bir din haline geldi'

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-07-11 13:04:29

'İslam, salt hukuksal bir din haline geldi'
EKREM KAFTAN - İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği (İSİPAB) Genel Sekreteri ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, Müslümanların sanat üretemez hale geldiğini belirterek, "Maalesef sahip oldukları veya şu an üzerinde durdukları sadece hukuksal bir din anlayışı olunca, sanatı ve estetiği olmayan, iç dünyası olmayan, salt hukuksal bir din haline geldi İslam" dedi.

"Ferş'ten Arş'a" (Yeryüzünden Gökyüzüne) isimli İran sanatları sergisinin Cemal Reşit Rey Konser Salonu fuayesindeki açılışında son eseri "Sanat ve Tasavvuf" hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Kılıç, ilk kitabının "Sufi ve Şiir" olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

"İlk eserimde özellikle Osmanlı şairlerinin dünyasında yatan tasavvufi arka planı işlemeye çalıştım. Bilimsel gerçektir, tarih boyu sanatların, buna şiir dahil, bunların hepsinin arkasında bir dünya görüşünün, bir dinin, özellikle manevi yorumlarının yer aldığı bir gerçek. İslam sanatlarının ve şiirinin özeline indiğimiz zaman da benzer şeyi görmekteyiz. Birçok şairin tasavvufi zevki elde ettikten sonra metafiziğe dair şiirler söylediklerini görmekteyiz. 'Ya ben öleyin mi söylemeyince' diyen Yunus gibi, bazılarının manevi dert, bazısının toplumsal derdi kendine alarak, bu dertle hemhal olup şiir söylemeye başladığını görüyoruz. Arkamızda gördüğümüz levhada olduğu gibi, 'Allah'ın adıyla başlarım ve yalnız ondan yardım dilerim' dünya görüşünün, İranlı bir hattatın eserinde gördüğümüz gibi güzel bir nestalik levhaya dönüşmesi, bizim bu manevi dünya görüşümüzün, plastik sanatlara, görsellere dönüşmesini beraberinde getiriyor."

Müslümanların modern çağda sanat üretemez hale geldiğini vurgulayan Kılıç, "Maalesef sahip oldukları veya şu an üzerinde durdukları sadece hukuksal bir din anlayışı olunca, sanatı ve estetiği olmayan, iç dünyası olmayan bir din haline geldi İslam. Maalesef salt hukuksal bir din haline geldi. Tabii ki bu, beraberinde bugünkü daralmaya, zihniyet dünyasının daralmasına ve sıkıntılı bir halin doğmasına sebebiyet verdi. O açıdan, İslam tasavvufunun İslam'ı bir estetik anlayışa yorumlamasındaki rolü çok önemlidir. Tarihi bir ara bölge olarak, -din neticede bir peygambere indirilen vahiy manzumesi- o vahyin işlenmek suretiyle estetize edilerek bir üretime döndürülmesi, birtakım ara bölgelerle, filtrelerle oluyor. Bu da bizim tarihimizde tasavvuf tarafından ifa edilmiştir" diye konuştu.

- "Tasavvuf, bizi incelten zevklere sahipti"

"Tasavvuf, bizi incelten zevklere sahipti. Dolayısıyla incelen zevklere sahip olan kimseler de güzel şeyler yapıyordu. Mesela, musikideki besteleri yapabiliyorlardı. Şiir söyleyebiliyorlardı. Çünkü bu, bir süreç" diyen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir Hadis-i Şerif'te Hazreti Peygamber Efendimiz diyor ki: 'Şüphesiz ki Allah güzeldir ve güzellikleri sever'. Bunu mana olarak aldığınız zaman, bu sözün önce üzerinde düşünerek bununla hemhal olmaya başlıyorsunuz. Daha sonra bu güzelim sözü bir hattat çok güzel bir şekilde -bu, Türk İslam Eserleri Müzesi'nde duvarda asılı olan Kazasker Mustafa Efendi'nin bir levhasıdır, çok muhteşem bir levhadır- meşhur hattatın elinde levhaya dönüşmekte. Daha sonra bir müzehhip veya müzehhibeler topluluğu elinde süslenmekte ve bir çerçeve ustası tarafından da etrafına çerçeve yapılmakta ve bir sanat eserine dönüşmekte. Bu, bazen bir ayet olabilir. Buradaki ara bölge çok önemli. Tasavvufi metinlerde Allah'ın güzelliği ve güzelliği sevmesine dair uzun sohbetler edilir."

- "Politik anlamda darbe yediler"

Kılıç, İslam dünyasında sanat ve estetik alandaki daralmanın 20'nci yüzyılın başından itibaren başladığını ifade ederek, "Yüzyılın başlarından itibaren Müslümanların gerek siyasi gerek felsefi alanlardan geri çekilmesi, aslında Müslümanların zihniyet dünyasında daralmayı beraberinde getirdi. Tabii çok boyutlu bir olaydı. Birçok faktörü var bunun. Neticede günümüze gelindiğinde ise Müslümanlar, İslam dünyasının genelinde daha çok politik arenada bazı şeyleri elde etme ve görünür olma çabası içindeler. Çünkü politik anlamda darbe yediler. Hem dış güçler tarafından hem de belki de lokal güçler tarafından kendi sahalarından kovuldular. Onun üzerine Müslümanlar da, daha dindarlar diyelim buna, sadece ve sadece bir aksülamel olarak siyasi alanda var olduklarını göstermek için bir ideoloji haline geldiler. İslam dini, onların elinde bir ideoloji haline geldi" değerlendirmesinde bulundu.

- "Her şeyin güzeline talip olun"

İslamcılık kavramının politik bir davranışı ifade ettiğini vurgulayan Kılıç, şu şekilde konuştu:

"O manada İslamcılığın ontolojisi, epistemolojisi, yani arka planı çok fazla bulunmamakta. Salt bir protest hareket olarak bulunmakta. Oysa sanat ve estetik, insanların rahat ve huzurlu bir ortamda modern tabirle dingin bir ortamda üretebileceği şeyler. Müslümanlar veya dindarların, siyasi veya bazı alanlarda -mesela Filistin işgal edilmiş, Gazze'de insanların hayatlarını nasıl sürdürdükleri belli değil. Hala Myanmar'da Müslümanlara zulümler devam ediyor- bu zulümler içinde her şeyden evvel hayatta kalma mücadelesi vardır. Bu mücadele içinde bizim yüksek irfana bağlı olarak sanatsal üretim yapabilmemiz ister istemez kısıtlanmakta. Oysa ki Peygamber Efendimiz, 'Her şeyin güzeline talip olun. Savaşta bile, eğer savaşmak zorunda kalırsanız, savaşı talep etmeyin, savaşın peşinden gitmeyin. Ama savaşmak zorunda kalırsanız, savaşın da güzelini yapın, öldüreceğiniz zaman da güzel öldürün. Cesede bile hürmet edin' anlamında her yönüyle hayatı estetize eden bir anlayışa sahipti."

Kılıç, İslam tarihinde güzel sanatların oluşabilmesi ve neşv ü nema bulabilmesi için bazı "patronaj" denilen hamilere ihtiyaç duyulduğunu kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu hamiler; sultanlıklar, imparatorluklardır. Onların elinde, onların açtığı okullarda yapılmış. Mesela, bizde en son bizim 'Medresetül Hattatin' (Hattatlar okulu) açılmasına karar verilmiş. Maalesef Cumhuriyet'le birlikte bu okul kapanmış. Önceleri kapanmamış. Çok ilginç. 'Eski yazı yazmamak koşuluyla açık kalabilir' demişler. Tezatı görebiliyor musunuz? Elinizde kalem, önünüzde kağıt ve duruyorsunuz. Çok trajikomik şeyler yaşanmış maalesef. Ondan dolayı güzel sanatlar üretimimiz daralmış durumda. Son eserimizde bunları anlatıyoruz. Bazı özel ele aldığım noktalar var. Şiirden, musikiden, hat sanatından."

Haber Ara