Tüfenkci, yazılı açıklamasında, sigorta kooperatiflerinin kuruluş, işleyiş ve denetimlerinin Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığını, sigorta kooperatifçiliğinin 'aynı veya benzer risklere sahip birey veya kurumların bir araya gelerek kooperatifçilik kurallarına göre kooperatif kurması' olarak tanımlandığını belirtti.
Kooperatif ortaklarının, eşit miktarda ödedikleri ortaklık payı ile bir sermaye oluşturduklarını, ardından sigortacılık kurallarına göre poliçe düzenleme süreçlerinin belirlendiğini ve ortakların risklerine uygun primleri ödediklerini aktaran Tüfenkci, sigorta kooperatifçiliğinde sigortalıların doğrudan doğruya şirkete ortak olduğunu, böylece ortakların kooperatifin kar dağıtımından prim alabildiğini ifade etti.
Ortakların hasarı olduğunda evrensel sigortacılık kurallarına göre tazminat ödendiğini belirten Tüfenkci, şunları kaydetti:
"Yıl sonunda toplanan ortaklık payları ve primlerden elde edilen gelir, ödenen hasar ve yapılan masraflar düşüldükten sonra ya kooperatif sermayesine katılıyor ya da eşit olarak ortaklara dağıtılıyor. Bu modelde, biriken meblağ; fon, faiz, repo, hisse senedi ve devlet tahvili gibi araçlarla değerlendirilebiliyor."
Tüfenkci, Türkiye'de mevcut 36 hayat dışı sigorta şirketinden 26'sının, toplam 24 hayat ve emeklilik şirketinden ise 18'inin doğrudan veya dolaylı olarak uluslararası sermayeye sahip olduğuna ve bu şirketlerin 39'unda yüzde 50 ve üzerinde uluslararası sermaye payı bulunduğuna işaret etti.
Türkiye'de faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin yüzde 73,3'ünün sermayesinin yüzde 50'sinden fazlasının yabancı kaynaklı şirketlerden oluştuğuna dikkati çeken Bülent Tüfenkci, "Sigorta kooperatiflerinin sermayeleri ve prim ödemeleri ise yerli kaynaklardan meydana geliyor. Ülkemizde faaliyet gösteren 2 sigorta kooperatifinin toplam ortak sayısı 2012 yılından bu yana 1 milyonu geçti." ifadesini kullandı.
