Dolar

32,4907

Euro

34,7340

Altın

2.403,58

Bist

10.045,74

Gizli bilgi ve belge bulundurma davası

Gizli bilgi ve belge bulundurma davası

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-12 12:22:03

Gizli bilgi ve belge bulundurma davası
İzmir'de aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 kişi hakkında "Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan davada, mağdur ve tanık ifadelerinin alınmasına devam edildi.

Tutuklu sanığın bulunmadığı 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı sanıklar ile avukatları katıldı.

İkinci iddianamede ismi mağdurlar arasında geçen Ferhat Ağaçay, iddianamede sanık Filiz Albayrak ile ilgili geçen bölümde, bu kişinin kendisiyle ilgili nüfus bilgilerini vermesinin yanı sıra "Rus arkadaşları var" şeklinde bir ifadesinin bulunduğunu anımsattı.

Ağaçay, hayatının hiçbir döneminde böyle arkadaşlarının olmadığını, Filiz Albayrak ve Bilgin Özkaynak'ı da tanımadığını belirterek, sanıklardan şikayetçi olmadığını söyledi.

SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile ifadesi alınan iki mağdur ise şikayetçi olmadıklarını belirtti.

Sanık Safiye Köten'in evindeki aramayla ilgili tanıklığına başvurulan Çağatay Ünsal, 357 sanıktan hiçbirini tanımadığını, dükkanını kapatmak üzereyken polisin gelerek iki vatandaşın arama esnasında bulunması gerektiğini söylediğini, bunun üzerine eve gittiklerini aktardı.

Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş'ın sorusu üzerine Ünsal, arama esnasında tüm odalara girmediğini, delillerin bulunduğu belirtilen mutfağa gitmediğini, bu esnada kamera çekimi yapılıp yapılmadığını hatırlamadığını, birkaç polisin eldiven taktıklarını, polis bazı belgeler çıkardığında Köten'in "bunlar bana ait değil" dediğini anlattı.

- "Dijital delillerin kanuna uygun elde edilip edilmediğine karar verilsin"

Sanık avukatlarından Aykanat Kaçmaz, aramayı yapan polislerin, dijital verileri arayacaklarını ve el koyacaklarını bildiklerini, bu yüzden imaj kopyası almadıklarını, zaten yanlarında ne imaj makinesi ne de bunun için personel götürdüklerini ifade ederek, şu savunmayı yaptı:

"Mahkemeden kaç kez talep etmemize rağmen, bugün dahi Pandora veri tabanını bize vermiyorsunuz. Bu dijital materyallerin kanunen geçerliliği yoktur. Bu deliller dışında başka delil yoksa, bir dakikaya bile beklemeye tahammülümüz yoktur. Mahkemenin öncelikle dijital verilerin kanuna uygun elde edilip elde edilmediği yönünde karar vermesini talep ediyoruz. Bu deliller kanuna uygundur diyorsanız da bunu bilmek istiyoruz."

Mahkeme heyeti, sanıkların evlerindeki aramalara katılan diğer tanıkların dinlenilmesine devam edilmek üzere duruşmaya ara verdi.

- Davanın geçmişi

TMK 10. maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede, sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.

İddianamede adı geçen 831 mağdurdan, aralarında devlet memuru, asker ve MİT mensubunun da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından "fişlendiği" iddia edilmişti.

Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.

TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Nisan 2013 tarihinde görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 kişi tahliye edilmişti.

Daha sonra, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından davanın İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmış, 5'i asker 10 tutuklunun da bu mahkemece tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu sanık kalmamıştı.

20 Ekim 2014'te görülen duruşmada ise Milli Savunma Bakanlığının müdahillik talebi, "suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle kabul edilmişti.

Haber Ara