Dolar

32,2494

Euro

34,6757

Altın

2.397,51

Bist

10.247,75

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın YÖK heyeti ve rektörleri kabulü

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın YÖK heyeti ve rektörleri kabulü

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-09-08 16:09:52

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın YÖK heyeti ve rektörleri kabulü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu acıların yaşanmamasını, annelerin, babaların, eşlerin, çocukların, kardeşlerin, sevenlerin gözyaşlarını engellemek için gerçekten çok uğraştık, çok mücadele verdik ve vermeye devam edeceğiz. Fakat terör örgütü yeniden silaha, şiddete, baskıya, kan dökme yoluna baş vurarak bizim arzu ettiğimiz çözüm yolunu kapattı" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Genel Kurul üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti.

Erdoğan yaptığı konuşmada, 2. Viyana Kuşatması sırasında kendince "Osmanlı'ya ders vermek" isteyen Murat Giray Han'ın ihanetinin ve Bulgar Ordusu'nun Edirne'yi işgali sırasında, iç siyasi çekişmelerden kaynaklanan sebeplerle "Enver gireceğine Bulgar girsin" diyenlerin ihanetinin çok iyi bilindiğini belirtti.

Bugün de "Erdoğan kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun" gibi bir akıl tutulmasına kapılanlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, PKK terörü, DHKP-C terörü, DEAŞ tehdidi, paralel devlet yapılanması ihaneti karşısında mücadele verirken böylesine küçük hesaplar peşinde koşanları şiddetle kınıyorum. Milletimiz, ülkenin huzuru ve refahı için eksiğiyle, fazlasıyla çalışanları da taş üstüne taş koymadığı, tek bir çivi çakmadığı halde sadece hizmet edenlere çelme takmanın peşinde olanları da görüyor. Şahsen ben, yaptığım her şeyin hesabını bu dünyada milletime, ebedi alemde Rabbime vermeye hazırım. Demokrasilerde bu hesaplaşmanın yeri ve zemini sandıktır, seçimlerdir" dedi.

Erdoğan, 1 Kasım'da seçimlerin yapılacağını hatırlatarak, "1 Kasım'da da milletimiz inanıyorum ki orada bütün bu olanların hesabını birilerine soracaktır. Diğer zamanlarda, hele terör gibi hayati bir meselede ihtiyacımız olan birliktir, beraberliktir. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum Türkiye'nin iktidar partisi kadar muhalefet partilerine de ihtiyaçları vardır. Zira demokrasi, gücünü sadece iktidar partisinden almaz. Demokrasi, yani güçlü demokrasi gücünü aynı zamanda güçlü muhalefetten alır" diye konuştu.

- "Bu kendi ülkesine ve milletine yabancılaşma, ihanet sorunudur"

"Türkiye'nin, kamuoyunun haber alma özgürlüğüne hizmet edecek medyaya da ihtiyacı var" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin her çeşit düşünceyi savunacak, analiz yapacak, kavram üretecek aydınlara da ihtiyacı var ama daha önemlisi Türkiye'nin birliğini, beraberliğini korumaya, geleceğini güvence altına almaya ihtiyacı var. Siyasi partiler de medya da aydınlar da milletimizin işte bu ortak beklentisine cevap verebildikleri, katkı sağlayabildikleri oranda anlamlıdır. Kendi milletine, onun değerlerine, tercihlerine ve gelecek hedeflerine düşmanlık eden partilerle, medyayla, aydınlarla katedebileceğimiz bir yol, yönelebileceğimiz bir menzil yoktur.

İlkesiz bir şekilde işine geldiğinde terör örgütüne destek veren, işine geldiğinde hükümeti, polisi, askeri suçlayan, işine geldiğinde kendi ülkesini yabancılara şikayet eden bir siyaset anlayışını kabul edemeyiz. dünyanın hiçbir yerinde ne siyasetçilerin ne medyanın ne de aydınların kendi ülkesinin, kendi devletinin aleyhinde yalanla, iftira ile çarpıtmayla gerçek dışı algılar oluşturarak çalışma hakkı yoktur. Bu demokrasi ve özgürlük meselesi değildir tam tersine bu kendi ülkesine ve milletine yabancılaşma, ihanet sorunudur."

- "Türkiye, bölücü terör meselesini de Allah'ın izniyle çözecektir"

Erdoğan, "Al bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarımızda taşıyarak aziz bedenlerini toprağa verdiğimiz her şehidimizin acısı yüreğimizi yaksa da milletimiz müsterih olsun diyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar nice badirelerin üstesinden gelmeyi başaran Türkiye'nin, bölücü terör meselesini de Allah'ın izniyle çözeceğini bildirdi.

Erdoğan, "Devlet çarkı biraz ağır işler ama bu çark bir dönmeye başladığında da önünde hiçbir gücün, hiçbir örgütün, hiçbir çetenin, hiçbir algı operasyonunun durabilmesi mümkün değildir, bunun da altını çiziyorum. Devletimiz askeriyle, polisiyle, istihbaratıyla bölücü terör örgütünün ve onun uzantılarının üzerine gidiyor. Şu ana kadar örgüte yurt içinde ve yurt dışında çok ciddi zararlar verildi. Son gelişmeler zaten biraz da onun paniğidir. Yapılan operasyonlarda örgütün verdiği kayıplar binlerle şu anda ifade ediliyor" diye konuştu.

Örgütün yurt içindeki yapılanması konusunda da önemli çalışmalar yürütüldüğüne değinen Erdoğan, "Güvenlik güçlerimizin ve adalet teşkilatımızın çalışmalarıyla bu yapı da çökertilecektir. Şehitlerimizin acıları yüreklerimizi dağladığı kadar, bize yürüttüğümüz mücadelede çok büyük bir güç de veriyor. Onların ruhlarının muazzep olmasına (azap çekmesine) asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Vatandaşlarımızdan, sağduyularını, metanetlerini muhafaza etmelerini özellikle rica ediyorum" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, verilen mücadelenin sadece ve sadece terörizme ve teröriste karşı olduğuna dikkati çekti.

Ekmeğinin peşinde olan, terörle, teröristle hiçbir ilişkisi olmayan herhangi bir vatandaşların zarar görmesinin kendilerini en az şehitler kadar üzüntüye boğacağını belirten Erdoğan, "Vatandaş olarak güvenlik güçlerimize yardımcı olarak, hukukun işlemesine katkı sağlayarak, tahriklere, provokasyonlara asla gelmeyerek üzerimize düşenleri yerine getirmiş oluruz diye düşünüyorum. Bunun dışındaki her yol ve yöntemin birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize yönelik bir saldırı olduğunu asla unutmamalıyız" diye konuştu.

- "Çözüm Süreci'nde ne yazık ki açılan eller karşılığını bulmadı"

Erdoğan, terör sorununun suhuletle çözülmesi için samimiyetle her yolu denediklerini bildirdi.

"Önce 'demokratik açılım' dedik, onu biraz daha ilerlettik, 'milli birlik ve kardeşlik' dedik onu da ilerlettik ve ardından 'Çözüm Süreci' dedik ve Çözüm Süreci'nde ne yazık ki açılan eller karşılığını bulmadı" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bugüne kadar hemen tüm şehitlerimizin aileleriyle görüştüm, görüşmeye de devam ediyorum. Kendilerine taziyelerimi ilettim. Onların hissiyatlarını, acılarını çok yakından biliyorum. İşte bu acıların yaşanmasını, annelerin, babaların, eşlerin, çocukların, kardeşlerin, sevenlerin gözyaşlarını engellemek için gerçekten çok uğraştık, çok mücadele verdik ve vermeye devam edeceğiz. Fakat terör örgütü yeniden silaha, şiddete, baskıya, kan dökme yoluna baş vurarak bizim arzu ettiğimiz çözüm yolunu kapattı. Geldiğimiz noktada artık elinde silahı, molotofu, yüzünde maskesi olan herkes, hukukun ve güvenlik güçlerimizin mukabelesini, milletimizin buğzunu (nefretini) ziyadesiyle hak ediyor demektir. Elinde molotof varsa bu bir silahtır. Dolayısıyla güvenlik güçlerimize silah kullanma yetkisini verir. Bu yasanın gereğidir."

Erdoğan, bu saatten sonra devletin ve milletin razı olabileceği tek çözümün terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakması olduğunu ifade etti.

Dünyanın her yerinde silahlı bir güce sahip olma ve gerektiğinde bunu kullanma yetkisine sahip tek kurumun devlet olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Devletin güvenlik güçleridir. Terör örgütü silahları ya devlete teslim edecek ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Artık bunun dışında konuşulacak, görüşülecek, tartışılacak hiçbir şey yoktur. Devlet de millet de bu meselede üzerine düşeni ziyadesiyle yapmıştır, gereken sabrı ve fedakarlığı göstermiştir" dedi.

"Silahların gömülmesi, terörün durması, ülkenin yeniden huzur iklimine kavuşması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Terör örgütünün silah bırakması konusunda en büyük görev bölgede yaşayan halkımıza düşüyor. Geçtiğimiz günlerde Şemdinli'de olduğu gibi bölge insanı terör örgütüne karşı tavır koyar, devletin ve güvenlik güçlerimizin yanında yer alırsa bu mesele süratle çözüm yoluna girer. Buradan bir kez daha ifade ediyorum; çatışmaları başlatan, süreci bitiren, sabote eden terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasilerdir. Örgüt bunu kendi açıklamalarıyla, üstlendiği eylemlerle açıkça ifade etmiştir. Ceylanpınar'da evlerinde uyuyan polislerimizi alçakça kurşunlayarak şehit eden örgütün ta kendisidir. 'Kaza var' diyerek çağırdıkları trafik polislerini, 'olay var' diye, 'yangın var' diye çağırdıkları karakol polislerini hunharca şehit eden örgütün ta kendisidir. Hastanenin acil servisinde nöbet tutan polisi kurşunlayarak şehit eden örgütün ta kendisidir.

Karakollara, emniyet müdürlüklerine, lojmanlara, kamu binalarına fütursuzca saldıran, ambulanslara saldıran, silahla tarayan, bomba atan, roket atan örgütün ta kendisidir. Cami dinlemeyen, okul dinlemeyen, nitekim az önce rektörümüzün de ifade ettiği gibi üniversitelerimize, fakültelerimize varıncaya kadar bu adımları atanlar terör örgütünün ta kendisidir. Patlattığı bombalarla, rastgele açtığı ateşlerle masum çocukları, kadınları, otomobil sürücülerini katleden örgütün ta kendisidir. Yolları mayınlayan, kazan, kapatan, halkın günlük hayatını cehenneme çeviren örgütün ta kendisidir. Yollardaki kamyonları, otomobilleri ateşe veren, trafoları, telefon şebekelerini havaya uçuran örgütün ta kendisidir. Eylemler sebebiyle bölgede ticareti, turizmi, tarımı, hayvancılığı durma noktasına getiren, insanların ekmeğine kan doğrayan örgütün ta kendisidir."

(Sürecek)

Haber Ara