Dolar

32,2600

Euro

34,7090

Altın

2.405,38

Bist

10.247,75

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-25 00:48:55

Başbakan Davutoğlu, canlı yayında
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Nasıl PKK ile Kürt vatandaşlarımızı ayırt ediyoruz, aynı şekilde devleti içeriden, bürokrasi üzerinden, milletten meşruiyet almaksızın ele geçirmeye çalışan bir yapıyla, mütedeyyin, hayırsever bir şekilde 'bir cemaat faaliyeti' diyerek başta o düşünceyle yapıya katkıda bulunmuş olan kişileri ayırt ediyoruz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Kral FM'de ve Facebook'ta yayınlanan söyleşide dinleyici ve takipçilerden gelen soruları yanıtladı.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aranızda bir problem var mı?" şeklindeki soruya Davutoğlu, "Söz konusu değil, bu sualin tekrar tekrar sorulmasından haz etmiyorum" yanıtını verdi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan ile her konuda anlaşıyor musunuz?" sorusunu Başbakan Davutoğlu, "Ben başdanışmanken Sayın Cumhurbaşkanımız başbakan iken farklı görüşler olurdu. Neden? Ben başdanışmanım? Çünkü gerektiğinde danışmanlarımın hepsi bana hergün 'haklısınız' dese ben onu niye danışman kılayım. (Erdoğan Başbakan iken) Anlaşamadığımız konular olurdu ama nihai sorumluluk ona aitti. Ben kanaatimi söylerdim ama genel perspektifimiz hep aynı oldu" diye yanıtladı.

Soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ile şahsi ilişkilerini anlatan Başbakan Davutoğlu, "Şimdi ise başbakan ve cumhurbaşkanı ilişkisi olarak devletin zirvesinde şahsi ilişkilerimizin ötesinde bir devlet görevi yönetiyoruz. Şahsi ilişkilerimiz cumhurbaşkanımızla her zaman mükemmel oldu. Diyelim ki görüş ayrılığı olursa da iki makamın gereği neyse o yapılıyor" dedi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan yetkisini aşıyor mu?" şeklinde soru üzerine Davutoğlu şöyle konuştu:

"Yetki aşmadan çok Türkiye'de 12 Eylül darbe Anayasa'sının getirdiği bir yetki çatışması var. 12 Eylül Anayasa'sını yapanların zihninde şu vardı; Kenan Evren gibi birisi cumhurbaşkanı olacak, halkın seçtiği başbakanı denetleyecek. Yol, bayındırlık işlerini başbakan yapacak ama 'Kıbrıs politikası ne olacak?' Bunları cumhurbaşkanı ve o dönemin şartları içinde söylüyorum asker belirleyecek. Sorumluluk başbakanda olacak fakat cumhurbaşkanı sorumsuz olacak. Bu, Özal'ın seçilmesiyle değişmeye başladı. Daha sonra birçok yetki çatışmaları yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın halk tarafından seçilmesiyle bir özel konuma da sahip oldu. Yetki farklılaşmalarının ortadan kalkması lazım. Başkanlık sistemi ya da parlamenter sistem etrafındaki tartışmalara şahsen bu nazarla bakıyorum. Türkiye'de yetkinin netleşmesi lazım. Yetki sahibi kimse sorumlunun o olması lazım. Sorumluluk sahibi kimse yetkinin onda birikmesi lazım. Bu anlamda hepimizin sükunetle, suhuletle seçimden sonra bütün bu sistem sorunlarını tartışmaya ihtiyacımız var. Muhalefetle birlikte sivil toplum olarak Türkiye'de bu Anayasa ile ülke denetlemenin zorluğunu herkes görüyor. Şu anda bu iyi yönetiliyorsa aynı zihniyete, perspektife sahip başbakanın, meclis başkanın, cumhurbaşkanın olması buna kolaylık sağlıyor."

"11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bülent Arınç hakkındaki görüşünüz nedir?" şeklindeki soruya ise Başbakan Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Sayın Gül ile ilişkimiz 80, Sayın Arınç'la olan ilişkimiz 90'lı yıllara kadar gider. Biz aynı davayı birlikte savunmuş kişileriz. Her zaman karşılıklı saygıya dayalı güzel ilişkilerimiz oldu. Sayın Gül'e de Erdoğan'a da başdanışmanlık yaptım. Hiçbir zaman bu anlamda dostlar arasında bir fark gözetmedim. Farklı kanaatler olur, görüşler beyan edilir. Benim yürekten emin olduğum şu ki bizim aramızda dostluk her zaman bakidir. Başka partilerin içinde ne büyük depremler yaşanıyor, anormal görünmüyor. AK Parti içinde veya çevresinde farklı kanaatler olduğunda problemmiş gibi görülüyor. Bunu hepimizin olgunlukla karşılaması lazım. Nihai kertede AK Parti'nin kurumsal bir yapısı var. Kongresini yeni yaptı. AK Parti'nin Genel Başkanı olarak da partinin politikası konusunda sorumluk sahibi de yetki sahibi de hesap sorulma makamında ve gerektiğinde hesap verme makamında olan benim."

Paralel yapıyla mücadele konusundaki "İnsani duygularla hizmet etmeye çalışan cemaat yapısında olanlara bir mesajınız var mı?" şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, "Paralel yapının işlediği suçlardan o yapıya geçmişte iyi niyetle bir şekilde katkıda bulunmuş kişilerin, kolektif bir suç ile bu suçu üstlenmemeleri lazım. Dolayısıyla nasıl PKK ile Kürt vatandaşlarımızı ayırt ediyoruz, aynı şekilde devleti içeriden bürokrasi üzerinden, milletten meşruiyet almaksızın ele geçirmeye çalışan bir yapıyla, mütedeyyin, hayırsever bir şekilde bir cemaat faaliyeti diyerek başta o düşünceyle yapıya katkıda bulunmuş olan kişileri ayırt ediyoruz. İkisi tamamıyla iki farklı dünyadır. Birinde iyi niyet vardır, birinde hayır yapma niyeti vardır, diğerinde ise bu hayırlar üzerinden istismar ile paralel yapı kurmak. Bakın KCK da bir paralel yapıydı, bu yapı da bir paralel yapı. Hepsi ne yapmaya çalışıyor? Devlet otoritesini hesap vermeden kullanmaya çalışıyor" diye konuştu.

Herkesin hesap verme durumunda olduğunu aktaran Davutoğlu, "Ben AK Parti Genel Başkanı olarak hesap vermek durumundayım, Başbakan olarak hesap vermek durumundayım ama Kandil'deki hesap vermiyor, o sadece gelip baskıyla hesap sormaya çalışıyor veya Pensilvanya'da oturan bir kaç hakim, bir kaç emniyet müdürü ayarlayıp insanların hayatını karartmaya çalışıyor. İşte bunlara karşı bizim 'meşruiyet' dememiz lazım. Meşruiyet, meşruiyet, meşruiyet" dedi.

Abdullah Gül'ün başdanışmanı olduğu dönemden itibaren pek çok sivil ve askerin birlikte gerçekleştirdiği toplantılara katıldığını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bir resim olsa da keşke o günlerin MGK'sıyla bugünlerin MGK'sı karşılaştırılabilseydi. Düşünün, asker bir tarafta otururdu, biz siviller bir tarafta, asker bürokrat biz hesap verme makamındayız ama Dışişleri Bakanı olarak ben hükümet sırasında diyelim 8., 9. sıradayım. Karşımda bürokrat oturuyor, 'Benim müsteşarım benim karşımda oturuyor' gibi bir görüntü doğardı. Şimdi karışarak herkes birbiriyle oturuyor. O kadar insicam içinde. Bu terörle mücadelenin başarısının en önemli sırrı ne biliyor musunuz? Koordinasyon, insicam. Polis, asker, emniyet görevlisi, silahlı kuvvetler görevlisi, siyasi otorite, onu kullanan ve hesabı verecek olan siyasi otoritenin dirayeti, bütün toplantılarda biz ne yapacağına karar veriyoruz, hiçbir askeri yetkilimizin de 'buna katılmadım' dediğini duymadım. İstişare ederiz, onlar kanaatlerini beyan ederler. Hep beraber karar veririz, kimsenin zihninin arkasında, ikinci bir hesap yok. Herkes görevini yapıyor. İşte bu 13 yıllık en büyük devrim. Sessiz devrim bu. Demokrasi devrimi bu. Hatalar varsa onları da konuşuruz, onları da düzeltiriz. En büyük meselemiz şu anda bizim yargıyı rayına oturtmak. Yargıyı objektif ve tarafsız adalet anlayışı çerçevesinde istismar edilmesini engelleyecek şekilde rayına oturtursak Türkiye'nin geleceği çok daha parlak olacak."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Oylarımızın farklılaşması gönüllerimizi birleştirmemizin önünde engel olmamalı" diyerek dinleyici ve takipçilere selamla konuşmasını tamamladı.

(Bitti)

Haber Ara