Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

Başbakan Davutoğlu canlı yayında

Başbakan Davutoğlu canlı yayında

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-12-14 19:23:05

Başbakan Davutoğlu canlı yayında
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bakanlar Kurulu'nun prensipte aldığı kararları uygularken, ekonomiyi etkileyecek kurumların o masa etrafında birlikte konuşuyor olmasının devletin ortak aklını oluşturmak bakımından büyük önem taşıdığını belirterek, "Bu kesinlikle Merkez Bankasının bağımsızlığına halel getiren bir durum değil. Çünkü Merkez Bankası da orada hükümetin perspektifini görüyor, ekonominin bütüncüllüğünü görmüş oluyor" dedi.

Başbakan Davutoğlu, A Haber'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Merkez Bankasının araçsal bağımsızlığı konusuna nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, bu tartışmanın gerçek boyutunun ötesine taşındığını belirtti.

Ülke ekonomisinin "finansal, mali, reel ekonomi" şeklinde ayrılmadığını anlatan Davutoğlu, ülke ekonomisinin bir bütün olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Merkez Bankası'nın bu bütün içinde faaliyet gösteren bir yapı olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla, sanki Merkez Bankası bağımsızlığı ülke ekonomisinin dışında ve dışarıdan bakan bir bağımsızlık olarak algılandığında irrasyonel ve gerçeklikten kopuk bir konuma gider, soyut hale gelir. Bunun bir başka sonucu da siyasi olarak hesap vermek durumunda olan hükümet ve Merkez Bankası ilişkileri tamamıyla birbirinden kopuk yorumlanırsa kim kimden hesap soracak sorusunu da gündeme getirir. İşin bir yönü bu. İkinci yönü ise dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de Merkez Bankası belli kritik dönemlerde ülke ekonomisinin genel istikrarı içinde finansal alanda belli görevleri üstlenir ve bunu yaparken de araçsal bağımsızlığa sahiptir. Bu konuda da bir tereddüt hasıl olursa bu sefer de Merkez Bankası doğru adımları doğru zamanlarda atmakta mütereddit davranır. Dolayısıyla bu birbirinin alternatifi olan şeyler değil. Araçsal bağımsızlıktan kasıt da teknik olarak atılan adımlar hususunda Merkez Bankası'nın herhangi bir siyasi kaygı gözetmeksizin davranabilme kabiliyetini ortaya koyması."

Merkez Bankası'nın araçsal bağımsızlığa gidiş sebebine değinen Davutoğlu, "Nihayette, bazı siyasi kaygılarla veya istikrarsızlık yaşanan dönemlerde Avrupa ekonomilerinin çoğunda da Yunanistan'da da görüldüğü gibi Merkez Bankası gibi ülke ekonomisinin sibobu olması gereken yapının tamamıyla siyasi saiklerle içinin boşaltılması gibi çok kötü örnekler yaşandı. Bizde bunlar olmadı, olmayacak. Şu anda bizim Merkez Bankası ile hükümet arasındaki ilişkilere bakışımız bu kötü örneklerden hareket ederek de olmaz, bu tecrübelerden sonra tamamıyla Merkez Bankası'nın araçsal bağımsızlığından taviz vererek de olmaz. İkisini bir arada yapmaya çalışıyoruz. Onun için bu konuda ben herhangi bir kompleks taşımaksızın davranmak gerektiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

- "Ara kademeler oluşturmayı düşünüyorum"

Davutoğlu, geçen cumartesi, daha önce ilan ettikleri "Ekonomi Değerlendirme Toplantısı"nı devreye soktuklarını hatırlattı.

Başbakan Davutoğlu, "Bakanlar Kurulu'nun prensipte aldığı kararları uygularken ekonomiyi etkileyecek kurumların, Merkez Bankası'nın, BDDK'nın, SPK'nın, o masa etrafında birlikte konuşuyor olması devletin ortak aklını oluşturmak bakımından büyük önem taşıyor. Bu, kesinlikle Merkez Bankasının bağımsızlığına halel getiren bir durum değil. Çünkü Merkez Bankası da orada hükümetin perspektifini görüyor, ekonominin bütüncüllüğünü görmüş oluyor. Sonra da kanun çerçevesinde kendisine verilen fiyat istikrarı, enflasyonu kontrol gibi görevleri o çerçevede araçsal bağımsızlığı da göz önüne alarak kullanabiliyor" diye konuştu.

Cumartesi günkü toplantının çok başarılı olduğunu, Merkez Bankası'nın, BDDK'nın, SPK'nın alabileceği tedbirleri ele aldıklarını anlatan Davutoğlu, "Merkez Bankası şunu gördü, bu hükümet, FED kararı öncesinde de bunu görmesi önemli, kesinlikle vaatlerden hareket eden bütçe açığı problemi doğurmayacak" dedi.

Türkiye'de yatırım projelerinin gözden geçirilmesi için yatırımcı bakanlıkları içeren bir yapı olacağını ifade eden Davutoğlu, "Reformlarla ilgili de Adalet, İçişleri Bakanlarımızın da içinde olduğu bir başka yapı. Böylece Bakanlar Kurulunda aldığımız ortak kararların hayata geçirilmesi için ara kademeler oluşturmayı düşünüyorum" açıklamasında bulundu.

Ekonomi yönetimiyle ilgili geçen yıl spekülasyonlar yapıldığını hatırlatan Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin tek bir ekonomi politikası vardır. Tek bir ekonomi yönetimi vardır ve böyle olacak. Farklı kanaati olan masaya getirir. Ama dışarıda çıkıp da 'Efendim ben şu şekilde düşünüyorum' diye bir bakanın diğer bir bakanı tekzip etmesi veya tekzip etmese bile, ahenk içinde olmadığı bir tabloya izin vermem. Buna izin vermem. Ne kurumlar ne bakanlar Türkiye'nin gelen ahengi konusunda şüphe uyandırıcı bir tutum içine giremezler" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin yatırım olmadan büyüyemeyeceğini, tasarruf olmadan da yatırım olamayacağını vurgulayan Davutoğlu, "Ya içeride tasarruf yapacağız ya dışarıdan içeriye tasarruf aktaracağız. Bunun için tedbir alacaksınız. Yatırım ortamının iyileştirilmesi bağlamında da çok ciddi adımlar düşünüyoruz" dedi.

Gelecek günlerde Türkiye'de yatırım yapan yabancı şirketlerle toplantı yapmayı planladığını ifade eden Davutoğlu, ocakta yurt dışında yatırım yapan Türk şirketlerle, Şubat'ta da Yatırım Danışma Konseyi ile toplantı yapacağını dile getirdi.

Davutoğlu, ocak ayı içinde de yurt dışındaki yatırım gücü olan kurumlar, devletler ve şirketlerle de yoğun dış temas trafiğinin olacağını söyledi.

- "Bir düzenleme yapılacaksa bundan bütün vatandaşlar istifade edebilmeli"

CHP Genel Başbakanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Türkiye yarı açık cezaevine döndü" açıklamasının sorulması üzerine Davutoğlu, bu söylemin kabullenmenin mümkün olmayacağını söyledi.

Halkının yüzde 85'nin seçime katıldığı bir ülkede böyle bir durumun söz konusu olmayacağını dile getiren Davutoğlu, "Bir ülkenin seçimlerinde yüzde 85'lik bir katılım olması için o ülkede özgürlük olması lazım. Gidin Mısır'da yapın bakalım. Mısır'daki son parlamento seçimlerinde katılım oranı yüzde 5 civarında. Zorlayarak yüzde 14'e çıkarmaya çalıştılar. Açık hava hapishanesi olan ülkeler belli" diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye'nin, herkesin görüşünü beyan ettiği ve tercihlerini özgürce yapabildiği bir ülke olduğunu kaydederek, bu konuda da kimseye icbari (zorlayıcı) bir tutum takınılamayacağını belirtti.

Başbakan Davutoğlu, tüm bu özgürlüklerin yanında Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ifade ederek, "Yasaların suç saydığı hususlar varsa onlarla ilgili hukuki tahkikat yürür. O konuda da son iki gazetecinin tutuklanmasında da öncekilerde de hiçbir şekilde bizim dahilimiz olmamıştır, olmaz. Yargı bağımsızlığı içinde kendi kararını alır. Ben ilkesel olarak tutuksuz yargılamayı savunan kişilerdenim. Ne zaman, kaçma ve delil karartma tehlikesi yoksa. Bunun kararını verecek olan da mahkemelerdir" şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun "gazetecilere özel bir düzenleme çıkaralım" sözünü ilkesel olarak doğru bulmadığını dile getiren Davutoğlu, "Gazetecilere çıkarılan özel düzenlemeyi bir zaman sonra farklı meslek grupları da isteyecektir. Tutuksuz yargılanma konusunda herhangi bir vatandaş kesimine özel bir ayrıcalık getirilmesi hukuk ilkesi bakımından doğru bulmuyorum. Bir düzenleme yapılacaksa bundan bütün vatandaşlar istifade edebilmeli" ifadesini kullandı.

- "RTÜK ve YSK'nın temel ilkeleri öne alan bir tutum benimsemesini beklerdik"

Başbakan Davutoğlu, "A Haber'e dönük yayın yasakları ve yıldırma cezalarına, bütün basın camiası ile fikir ve düşünce hürriyetine önem veren herkesin açık bir şekilde karşı çıkması gerektiğini" söyledi.

A Haber'e verilen 239 ceza ve 130 saat yayın durdurmanın, cezalandırmanın ötesinde "düşüncenin ifade edilmesini son derece kapsamlı bir şekilde kısıtlayan uygulamalar" olduğunu ifade eden Davutoğlu, "İnşallah bunları hep beraber çözeriz. Eleştirel bir bakış açısı getirdi veya şu veya bu siyasi görüşü gündeme getirdi, hatta başbakanı yayına çıkardı diye bir televizyon kanalının cezalandırılması kabul edilebilir bir uygulama değil. RTÜK ve YSK'nın bu konularda temel ilkeleri öne alan bir tutum benimsemesini beklerdik ancak bunun böyle olmadığı ortaya çıktı" diye konuştu.

Davutoğlu, bu konuda esas çarpıcı olanın, "bu kadar kapsamlı bir uygulama karşısında her zaman basın ve fikir özgürlüğünü savunanların, konu A Haber olunca bundan imtina etmeleri ve çifte standart uygulamaları" olduğunu aktardı.

"Bu konuda yasal düzenleme ihtiyacı var mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Gerekiyorsa bunların üzerinde konuşabilir. Madem ki bu kadar ifrata götüren konular üzerinde mutlaka düşünülmesi lazım. Seçim dönemi 4 yıl sonra. Beklemeksizin fikir ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayan bir uygulama diye mutlaka değerlendirilmesinde fayda var" ifadesini kullandı.

(Bitti)

Haber Ara