Dolar

32,2487

Euro

34,6756

Altın

2.394,67

Bist

10.247,75

Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül: (2)- 'Mağdur odaklı bir yaklaşım bizim temel yaklaşımlarımızdan birisi. İşte bu çerçevede adli görüşme odaları, çocuk izleme merkezleri gibi yerler ihdas edilerek burada cinsel saldırıya maruz kalmış, şiddete maruz kalmış kadın ya da çocuk bu suçun faili ile bir araya gelmeden ifade verebilecektir. Bu konuda uygulamada olan düzenlemeler yasal bir statüye kavuşmakta v

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-10-04 12:51:37

Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Mağdur odaklı bir yaklaşım bizim temel yaklaşımlarımızdan birisi. İşte bu çerçevede adli görüşme odaları, çocuk izleme merkezleri gibi yerler ihdas edilerek burada cinsel saldırıya maruz kalmış, şiddete maruz kalmış kadın ya da çocuk bu suçun faili ile bir araya gelmeden ifade verebilecektir. Bu konuda uygulamada olan düzenlemeler yasal bir statüye kavuşmakta ve bu konuda Türkiye'nin her yerinde bu düzenlemelerin yapılması için bir kanun da düzenlemede var." dedi.

Gül, Ortahisar ilçesindeki bir otelde organize edilen, Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, pakette, soruşturma evresi için azami tutukluluk süresi ön görüldüğünü belirtti.

"Bildiğiniz gibi tutuklama istisnai bir tedbirdir ancak bunun bir esas mahkumiyet kararı gibi uygulanması, değerlendirilmesi yargıya olan güveni sarsan başlıklardan biriydi. Özellikle tutuklama süresinin bir şekilde çok uzun devam etmesi, adeta mahkum olsaydı da yatacağı süre kadar soruşturmada tutuklu kalması, bir infaz sonucu doğuruyordu." diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşte bu nedenle azami tutukluluk öngören düzenlemede yer almıştır. Böylece çok az bile olsa, istisnai bile olsa uygulamada bu konuda yargıya güveni zedeleyen ve sanki siyasi ya da farklı sebeplerle ya da keyfi sebeplerle bu tutuklamalar oldu algısını, intibasını bile verecek bu tür düzenlemelerde asla ama asla istisnaen bile olmasını istemediğimiz için böyle bir düzenlemenin de yargıya güveni artıracağı, kişilerin yargıya olan inancını artıracağı ve kişi özgürlüğünü ve güvenliğini de yine daha da güçlendireceğine inanıyoruz."

Gül, mağdur odaklı bir yaklaşımın temel yaklaşımları arasında olduğunun altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:

"İşte bu çerçevede adli görüşme odaları, çocuk izleme merkezleri gibi yerler ihdas edilerek burada cinsel saldırıya maruz kalmış, şiddete maruz kalmış kadın ya da çocuk bu suçun faili ile bir araya gelmeden ifade verebilecektir. Bu konuda uygulamada olan düzenlemeler yasal bir statüye kavuşmakta ve bu konuda Türkiye'nin her yerinde bu düzenlemelerin yapılması için bir kanun da düzenlemede var. Böylece istismara uğramış, şiddete maruz kalmış bir kişiyi faili ile aynı mahkemede yüzleştirdiğinizde 'sana bu mu şiddette bulundu, bu mu istismarda bulundu' diye bir yüz yüze gelmesinin tekrar kadın veya çocuğun ya da mağdurun bir kez daha örselenmesine sebep oluyor. İşte bu düzenlemeyle bir kez daha örselenmeyi ortadan kaldıracak ve uzmanlar eşliğinde çocuk ya da kadının yargılamaya gerçek vakanın ne olduğunu katabileceği, anlatabileceği bir süreci bu pakette getireceğiz.

Yine bu yaklaşımla beraber, sosyal devlet ilkesinin de gereği davasını nakletme kararı vermiş devlet ya da yargı karar almış, davayı güvenlik sebepleriyle naklediyorsunuz ama bu kişinin oraya gitmesi, gelmesi, konaklaması vesaire ayrı bir külfet, dolayısıyla devlet 'ben senin davanı başka bir yere nakletme zorunda kalınca, yargı bu kararı verince senin yapmış olduğun konaklama, iaşe giderlerini devlet olarak karşılayacağım' diye bir düzenleme burada var. Bu da çok önemli bir düzenlemedir. Keza adli tıp işlemleri için adli tıpa kalemden gönderiyoruz ama yol masrafları ve diğer masrafları da karşılayamıyoruz bu kişinin de yargılamaya katkıda bulunması lazım işte bu masrafı da yine karşılama yönünde bir düzenleme. Bu da sosyal devlet adına, hukuk devleti adına çok önemli bir düzenleme."

Alternatif çözüm yöntemlerini geliştiren düzenlemelerin de pakette yer aldığını belirten Adalet Bakanı Gül, "Ön ödeme, uzlaştırma, kamu davasının ertelenmesi uygulamalarının kapsamını daha da genişletiyoruz. Yine ön ödeme hususunda vatandaşlarımızın 10 gün içinde ödemesi gerekiyordu ama bunu ödemekte zorluklar yaşandığını görerek üç ay içerisinde ödeme imkanı getiriyor, böylece ön ödeme müessesesinin daha da etkin bir şekilde uygulanacağına inanıyoruz. Keza kamu davasının ertelenmesi düzenlemesiyle, kapsamın genişlemesiyle bugün itibarıyla yürürlüğe girse yaklaşık 200 bin dosyanın hemen kapsama gireceğini de ifade etmek isterim." ifadesini kullandı.

Türkiye'de iki yeni usulü, ceza muhakemesi sistemine bu pakette kazandırdıklarına dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:

"Bir seri yargılama, iki basit yargılama usulü. Seri yargılamada da özellikle ispatı kolay, önem derecesi düşük bazı suçlar için Cumhuriyet Savcısı ile sanığın bir anlaşmaya, bir kabule bağlı olarak yine yargılamanın nihayete ermesine ilişkin bir düzenleme yine mahkeme tabi kararı verecek savcının bu hazırlık aşamasından sonra, böylece indirilmiş bir cezanın da verilmesi suretiyle, şartları varsa hakim bunu kontrol edecek, bakacak, uygun görürse kararı vermiş olacak. Böylece yaklaşık 200 bin dosya mahkemenin önüne gelmeden, yıllarca sürüp, iki yıl, üç yıl sürüp sonra da hükmün açılmasını geri bırakma, erteleme adeta yargıya böyle işi uzatıp, yargıya iş yükü getiren tüm uygulamaları böylece sistemde daha rasyonel bir hale getiriyoruz."

Konuyu örneklerle açıklayan Bakan Gül, şöyle konuştu:

"Trabzon meydanında bir fiil meydana geliyor, meydanın kamerasında görülüyor her şey belli savcı bakıyor, ondan sonra gösteriyor orada bir şoför aracını sürerken gelmiş bir magandanın birisi bir fiil işlemiş, aleni bir şekilde kamera kayda almış, her şey açık, burada aslında 3 yılda sürse dava, 5 yılda sürse ne ceza çıkacağı belli, fiil belli, cezası belli. Oturup savcı hemen konuşacak o da her şey açık, ortada olduğu için anlaşma olacak, mahkemede uygun görürse anında, belki 3-5 günde bitecek. Böylece mahkemeye olan güveni, yargıya olan güveni de artıracağız. Zaten bu tür davaların sonunda bakıyorsunuz ya yüzde 50'si savcılık takipsizlik veriyor ya mahkemeye geliyor mahkeme yüzde 50'sini veriyor ama bütün bir adliye teşkilatına vatandaşlar 'yarın duruşmam var, önümüzdeki ay duruşmam var', 'duruşman bitti mi?', 'yok.' Üç yıl geçti, basit bir mesele, basit ama devlet bunu çok önemsiyor, bir türlü karar vermekte bir neticeye varamadı. İşte bunu çok acil bir şekilde... Savcılarımız da sayı itibarıyla yeterli bu konuda savcılarımıza geniş yetki veren bir yaklaşımla bu paketin inşallah yargıya önemli katkı sağlayacağını, vatandaşlarımıza önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Öyle bir şey çıkıyor ki yargı ile vatandaşın ilişkisi şöyle oluyor, diyor ki 'seni mahkemede sürüm sürüm süründüreceğim, burnundan fitil fitil getireceğim.' Yani şunu demiyor, 'mahkemeye seni vereceğim, hakkımı sonuna kadar alacağım görürsün', biliyor çünkü o da sonunda ya hükmün geriye bırakılması alacak, erteleme alacak, verse bile 18 ayın altı infazı mümkün değil, içeriye girmeyecek, hakim de biliyor avukat da biliyor vatandaş da biliyor. Ne oluyor? Yargıya güven azalıyor. 'Seni sürüm sürüm süründüreceğim' demeyecek, 'mahkemeye seni vereceğim, hakkımı söke söke alacağım' diye bu sistemlere ayar getirerek, bu sistemleri kurarak yargıya güveni inşallah artırmış olacağız."

(Sürecek)




Haber Ara