Dolar

32,3768

Euro

34,7321

Altın

2.432,07

Bist

10.016,34

4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- 'Hukuk, anayasa ve yasalar yenilikçi, uzlaşmacı ve objektif bir anlayışla değil, tamamen statükocu ve ideolojik bir bakış açısıyla yorumlandı. Türkiye'nin bugün geldiği noktadan geriye doğru baktığımızda bu anlattıklarımız yıllar önce yaşanmış uzak hadiseler gibi görünüyor olabilir. Ancak bu yaşadıklarımız meçhul bir tarihin, uzak geçmişin değil, sadece 3-5 yıl öncesi

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-02 17:04:14

4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hukuk, anayasa ve yasalar yenilikçi, uzlaşmacı ve objektif bir anlayışla değil, tamamen statükocu ve ideolojik bir bakış açısıyla yorumlandı. Türkiye'nin bugün geldiği noktadan geriye doğru baktığımızda bu anlattıklarımız yıllar önce yaşanmış uzak hadiseler gibi görünüyor olabilir. Ancak bu yaşadıklarımız meçhul bir tarihin, uzak geçmişin değil, sadece 3-5 yıl öncesinin olaylarıdır. Emin olun biz dik durmasaydık, elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymasaydık bu ülkede yapılanların onda birini dahi gerçekleştiremezdik." dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'na katıldı.

Sempozyumun hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, katılımcı ülke ombudsmanlarına başarılar diledi, teşekkür etti.

Erdoğan, bu tür sempozyumların bir genel değerlendirmeye imkan vermesinin yanında farklı ülkelerin tecrübelerinin edinilmesine, hataların görülmesine imkan sağladığını bildirdi.

Sempozyumda iki gün boyunca yapılacak tartışmaların, sunumların kamu denetçiliğinin her açıdan güçlenmesine vesile olacağına inandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"2012'de hayata geçirdiğimiz Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), devletle vatandaşı kucaklaştırma, aradaki engelleri kaldırma irademizin en somut tezahürlerindendir. Esasında biz ombudsmanlık müessesini çok daha önce ülkemize kazandırmak istiyorduk. Bu amaçla 2006 yılında 5548 sayılı kanunu TBMM'de kabul ettik. Ancak bildiğiniz gibi bu kanun, dönemin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu sebeple ombudsmanlığın kuruluşu daha sonraki yıllara kaldı. Gecikmeyle de olsa ilhamını ve köklerini kendi tarihimizden, Osmanlı'dan alan bu kurumun, vatandaşlarımızın hizmetine sunulmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum. Ancak burada şu hususu da dikkatle ifade etmek istiyorum. KDK'nın kuruluş serencamı eski Türkiye alışkanlıklarının kimin nasıl konumlandırıldığının tespiti noktasında çok önemli."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hadisenin Türkiye'deki yönetim sistemi değişikliğinin sebeplerini ortaya koyması bakımından da kritik bir önemde olduğuna değinerek, "Çünkü 2006'da kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine gidenlerin yaklaşımı, bizim tam da cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemiyle önüne geçmeye çalıştığımız bir sorunun ifadesidir." diye konuştu.

- "Dönemin cumhurbaşkanı ve anamuhalefet partisiydi"

O yıl 5548 sayılı kanunun iptali için mahkemeye başvuranların dönemin cumhurbaşkanı ve anamuhalefet partisi olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Anamuhalefet partisi ve dönemin cumhurbaşkanının hadiselere bakışıyla Anayasa Mahkemesinin o günkü yapısını dikkate aldığımızda alınan iptal kararı, hiç kimse için sürpriz olmadı." ifadesini kullandı.

Erdoğan, Türkiye'nin şu anda bulunduğu seviyeye çok kolay gelmediğine dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:

"Biz uzun süre hizmetin önünü açmak yerine tıkayan, statükonun muhafızlığına soyunan bir anlayışla mücadele ettik. Demokles'in kılıcı gibi seçilmişlerin üzerinde sürekli baskı kuran, elindeki kamu gücünü, siyaseti hizaya sokma aracı haline getiren bir zihniyetle çarpışarak ülkemize hizmet etmeye çalıştık. Ülkenin ve vatandaşın menfaatine olacak birçok proje, hizmet ve eser maalesef sistem içine özel yerleştirilmiş vesayet odakları tarafından sabote edildi. Kamuda etkinliği ve verimliliği artıracak, şeffaflığı, hesap verilebilirliği, denetimi güçlendirecek adımlar, çeşitli bahanelerle engellenmek istendi. Hukuk, anayasa ve yasalar yenilikçi, uzlaşmacı ve objektif bir anlayışla değil, tamamen statükocu ve ideolojik bir bakış açısıyla yorumlandı. Türkiye'nin bugün geldiği noktadan geriye doğru baktığımızda bu anlattıklarımız yıllar önce yaşanmış uzak hadiseler gibi görünüyor olabilir. Ancak bu yaşadıklarımız meçhul bir tarihin, uzak geçmişin değil, sadece 3-5 yıl öncesinin olaylarıdır. Emin olun biz dik durmasaydık, elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymasaydık bu ülkede yapılanların onda birini dahi gerçekleştiremezdik."

- Vatandaşı önceleyen sisteme geçildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendilerinin çabaları ve milletin de güçlü desteği sayesinde Türkiye'nin bu alanlarda bir değişim ve dönüşüm geçirdiğini belirtti.

Türkiye'nin son 14 yılda devletin maslahatını, vatandaşının menfaatlerini önüne koyan bir anlayıştan, "vatandaşı önceleyen" bir sisteme geçtiğine işaret eden Erdoğan, "Devleti namütenahi gören tasavvur terk edilmiş, devleti hukukla, vicdanla, uluslararası anlaşma ve kurallarla sınırlarlayan bir yapı tesis edilmiştir." dedi.

Erdoğan, vatandaşın devletten korktuğu atmosferin yerine, tıpkı 15 Temmuz darbe teşebbüsünde olduğu gibi devletini canı pahasına sahiplendiği bir iklimin oluşturulduğuna değinerek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de artık vatandaşına tepeden bakan, ceberut, mütekebbir bir yönetim anlayışı değil, vatandaşına hizmetkar olan bir anlayış vardır. Bir tek vatandaşımızın dahi devlet kapısından boynu bükük, kalbi kırık, haksızlığa uğradığı düşünceyle ayrılmasına gönlümüz razı olmaz. Biz kökeni, dini, mezhebi, dünya görüşü ve yaşam tarzı her ne olursa olsun, bu ülkenin her bir vatandaşının eşit olduğuna, eşit haklara sahip olduğuna inanıyor, bunun mücadelesini veriyoruz. Elbette hedeflediğimize tamamen ulaştığımız, her açıdan mükemmel bir yerde olduğumuz iddiasında değilim. Bunun uzun ve zahmetli bir süreç olduğunun farkındayız. Ama tüm sıkıntılara rağmen, hayata geçirdiğimiz reformaların bizi ideallerimize bir adım daha yaklaştırdığını biliyoruz. Nitekim, 15 Temmuz gecesi yaşananlar bu tespitlerimizin haklılığını tekrar ortaya koymuştur. Diğer tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak 80 milyonun tamamı o gece devletine sahip çıkmıştır. 40 yıldır devlete sızan, 'hizmet, eğitim' diyerek milletin malını, rızkını, çocuklarını gasbeden bir çete, 80 milyonun direnişi sayesinde hezimete uğramıştır. O gece milletimiz tarihe nakşolan bir demokrasi destanını kanıyla, canıyla yazmıştır."

(Sürecek)


Haber Ara