Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

2016 yılı Para ve Kur Politikası

2016 yılı Para ve Kur Politikası

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-12-09 16:05:20

2016 yılı Para ve Kur Politikası
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, seçim bildirgeleri ve hükümet programında teknik olarak herkesin anlayacağı dilden "araç bağımsızlığı"nın tarif edildiğini, kendi içinde tutarlı olduğunu vurgulayarak, "Bu, önceki yıllardaki hükümet programlarında farklı dille yazılmıştı. Daha açık bir dille yazılmış olması araç bağımsızlığını ifade eden bir cümledir, tamamen Merkez Bankası Kanunu'ndaki ifadelerdir. Dolayısıyla burada herhangi bir değişiklik yok diye düşünüyoruz" dedi.

Başçı, Merkez Bankası binasında düzenlenen "2016 yılı Para ve Kur Politikası" toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Hükümetin yeni programında daha öncekilerin aksine Merkez Bankası'nın bağımsız şekilde para politikasını belirleme ve uygulama ifadelerinin yer almamasına yönelik bir soru üzerine Başçı, "Metne baktım, önceki seçim bildirgelerine baktım. Bütün siyasi partilerin seçim bildirgelerinde o konuda beyanları var. Daha sonra kasım seçimlerindeki var daha sonra da hükümet programı var. Bunların üçü de birbirinin tamamen aynı" dedi.

Söz konusu ifadenin aslında teknik olarak herkesin anlayabileceği dilden "araç bağımsızlığını" tarif ettiğini belirten Başçı, kendi içinde tutarlı olduğunu ifade etti.

Geçen sene ve önceki yıllarında hükümet programlarında farklı bir dilde yazıldığını hatırlatan Başçı, "Daha açık bir dilde yazılmış olması, araç bağımsızlığını ifade eden bir cümledir. Tamamen Merkez Bankası Kanunu'ndaki ifadelerle de uyumludur. Dolayısıyla orada herhangi bir değişiklik yoktur diye düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası yasasının değiştirilmesi yönündeki görüşleri nasıl değerlendirildiğinin sorulmasına karşılık da Başçı, bu tartışmaların sadece Türkiye'de değil, her yerde zaman zaman olabileceğine işaret etti.

- "Hesap verme tarafının mutlaka olması lazım"

Teknik ve siyasi alan ayrımlarını iyi yapmak gerektiğini vurgulayan Başçı, şöyle devam etti:

"En son gelinen noktada; teknik alanı iyi tanımlayıp ve mümkün olduğu kadar da ölçülebilir ve dar tutup, onu teknik bir kuruma verip, daha sonra da elindeki araçlarla bunu sağlayamıyorsa, neden sağlayamadığını, gene siyasi otoriteye hesap vermesi öngörülmüş. Bu çalışan bir mekanizma. Şu ana kadar tecrübeler bunu gösteriyor. Zaman zaman bütün dünyada bu gündeme gelip tartışılabiliyor. Çünkü para politikası gerçekten önemli bir politika alanıdır. Bunun bağımsız bir idari otoriteye devredilmesi, delege edilmesi pek çok sorunu çözmüş ama dikkatli bir şekilde bunun hesap verme tarafının da mutlaka olması gerekiyor."

Merkez Bankasının yılda iki defa olabildiğince şeffaf bir şekilde TBMM'de seçilmişlere hesap verdiğini anlatan Başçı, "Hükümete yılda iki defa giderek, soru cevap yaparak, sunum yaparak, neyin neden tam olarak arzu edildiği gibi gitmediğini anlatıyoruz. Buna karşı Merkez Bankası ve hükümet tarafından ne gibi tedbirlerin alınabileceğine dair müzakereler yapıyoruz" dedi.

Enflasyon hedefi tutmadığı zaman yıl sonunda teknik görüş içeren bir mektup yazdıklarını da hatırlatan Başçı, bunu kamuoyunun da görebildiğine dikkati çekti. Başçı, "Atanmışlara bu önemli fonksiyonu delege ediyorsunuz, karşılığında mutlaka siyasilere hesap verilmesinin de beraberinde gelmesi gerekir" şeklinde konuştu.

Farklı ülkelerden örnekler de veren Başçı, ABD Merkez Bankasının sık sık Kongre'ye giderek soruları yanıtladığını, Japonya'da ayda birden fazla Meclis'e gidilerek soru cevap yapıldığını kaydetti. Başçı, "Bu durum bazı ülkelerde daha seyrek, bazılarında ise daha sık oluyor. Bizde yılda iki defa olarak bu kanuna konmuş. Bu kanun da TBMM'nin çıkardığı kanun, dolayısıyla siyasi iradenin bir yansıması oluyor" dedi.

- "Enflasyon hedefinde hükümetin sözünün olması gerekir"

Gelecek yıl kendisiyle 5 üyenin görev süresinin dolacağının hatırlatılması üzerine Başçı, bu konunun kanunla belirlendiğini anımsattı.

Para politikası veya diğer alanlarda teknik bir kararın etkisinin görülebilmesi için bazen zamana ihtiyaç olduğunu belirten Başçı, bazı ülkelerde görev sürelerinin 8 yıla kadar çıktığını dile getirdi. Başçı, Türkiye için 5 yıllık görev süresinin uygun görüldüğünü vurguladı.

Başçı, Avrupa Birliği ile müzakerelerde 17'nci faslın açıldığını hatırlatarak, buradaki Merkez Bankasına ilişkin düzenlemelere dikkati çekti.

Başçı, şöyle devam etti:

"17'nci fasıl içerisinde yapısal olarak çok kolayca yapılabilecek iki tane madde var. Onlardan bir tanesi Banka Meclisi üyelerinin görev süresinin 3 yıl değil, 5 yıl olması. Aynı Merkez Bankası Başkanı ve Başkan Yardımcısı gibi hükümlere sahip olması. İkinci bir husus da Avrupa Merkez Bankası kendi enflasyon hedefini kendisi belirliyor. Türkiye'de enflasyon hedefi hükümetle birlikte belirleniyor ve Merkez Bankası tarafından açıklanıyor. Onun da Merkez Bankasının kendisi tarafından belirlenmesi gerektiğini söylüyor Avrupa Birliği. Biz burada, hükümetin mutlaka sözünün olması gerektiği görüşündeyiz. Dolayısıyla çok aceleye etmeye gerek yok. Müzakere süreci de hemen bitecek bir süreç değil, onun ne zaman yapılacağına dair takvim daha sonra görüşülebilir."

- "17'nci faslın sembolik önemi var"

Söz konusu faslın açılmasının önemine işaret eden Başçı, "Ekonomik ve parasal politikalar faslı sembolik bir değer taşıyor. Bu fasıl daha önce bloke edilmişti. Şimdi bunun açılmasının çok önemli, güzel bir sinyal değeri var. Aslında Türkiye'de tam üyelik müzakerelerinin bir yerde fiilen devam edeceği sinyali verilmiş oluyor" ifadelerini kullandı.

- Bankacılık karları

Başçı, bir soru üzerine bankacılık karlarının dünyanın her yerinde azaldığına işaret etti. Sermaye getirisinin bankacılıkta bütün dünyada azalma eğiliminde olduğunu kaydeden Başçı, "Bizde de şu anda yüzde 10'un hafif üzerinde bir orana geldi. Bu biraz dikkat çekti fakat şu anda stabilize olmuş durumda görülüyor. Oralarda devam edecek gibi görünüyor. Biz buna karşın nasıl bir tavır aldık? Nasıl iyi zamanlarda Merkez Bankası bankalara daha nispeten dengeleyici yönde önlemler aldıysa, şimdi nispeten daha zorlu zamanlarda destekleyici yönde tedbirler alıyor" değerlendirmesini yaptı.

Zorunlu karşılıklara ödenilen faiz oranlarında kademeli şekilde artırımlara gidildiğini hatırlatan Başçı, şunları kaydetti:

"Fed'in kararından sonra yabancı parada bunu hemen ertesi gün artırabilecek durumdayız. Yabancı para zorunlu karşılıklara 0,24 ödüyoruz şu anda. Fed 0,25 ödüyor. Kendi bankalarına, serbest mevduatlarına 0,25 ödüyor. Zorunlu karşılıklara da aynı miktarda. Fed eğer bir artış yaparsa biz de hemen ertesi gün bu uyumu sağlayabiliriz. Onların yaptığı artışa bağlı olarak diyelim ki 0,50'ye çıktılar, 0,50'nin biraz daha altında biz de vermeye devam edebiliriz. Böyle bir açıklanmış politikamız var, yol haritasında mevcut."

- "Rezervlerimiz azalmayacak, bilakis artabilir"

Türk lirası tarafından ise kademeli olarak 50'şer baz puanlık artışları arka arkaya yaptıklarını hatırlatan Başçı, "Orada da rezerv opsiyon mekanizmasının kullanım oranlarıyla bunun ilişkisini teknik dokümanda bulabilirsiniz. Buna devam edebiliriz. Yalnız buna devam ettiğimiz zaman rezerv opsiyon mekanizmasının kullanımında bir miktar düşüş olabilir. Oradaki rezervlerde herhangi bir azalma olursa da onu teminat döviz depo dediğimiz mekanizmayla takviye edeceğiz. Yani rezervlerimiz azalmayacak, belki bilakis artabilir. Teminata getirdikleri döviz depolar sayesinde orada rezervlerde bir artış olacak. Ondan sonra rezerv opsiyonlarını azaltıcı yönde, bankaları destekleyici yönde adım atılabilir" ifadelerini kullandı.

Başçı, bu adımların ne zaman ve nasıl atılacağına dair konuların Kurulda konuşulması gerektiğini belirterek, iyi çalıştıklarını ve hazırlandıklarını, her duruma karşı ellerindeki her türlü aracı kullanabildiklerini söyledi.

Bankaların da bu anlamda zor dönemlerde arkasında olduklarının altını çizen Başçı, "İyi dönemlerde biraz dikkatli gitmelerini tavsiye ediyoruz. Araçlarımızla bunu sağlamaya çalışıyoruz, zor dönemlerde destekliyoruz" dedi.

- Kredilerin büyüme hızı

Kredilerin büyüme hızına ilişkin bir soruya da Başçı, "Kredilerin büyüme hızı da bizim sürdürülebilir olarak düşündüğümüz yüzde 15 seviyesinin bir miktar altında. Belki yılı kapatacak gibi. Kur etkisinden arındırılmış yüzde 14'ler seviyesinde şu anda" yanıtını verdi.

(Sürecek)

Haber Ara