Hangi düşünceyi paylaşırsanız paylaşın; solcu olun, sağcı olun, Kemalist olun, anti-Kemalist olun...
Kurnaz olmayın.
Hele “bağıran kurnazlık...”
O işlere hiç girmeyin.
Örneğimizdeki kurnazlardan ilki, Aydın Doğan'ın emanet alınmış bir gazeteci... Demirören medyasına postu sermiş, Muharrem İnce pazarlamacılığı yapıyor.
Eskiden Kemal Kılıçdaroğlu pazarlardı... “Kemal Bey'in genel kurul toplantısındaki konuşmasını izledim, avını gözetleyen bir boksöre benziyordu, vurduğu yerden ses getiriyordu...” türünden dalkavukluğun da ötesine geçen yazılar yazardı.
Baykal'ın yürürlükte olduğu dönemlerde de, Baykal güzellemeleri yapardı: “Baykal'ın konuşması hakikaten şahaneydi, hakikaten mükemmeldi, hakikaten ikna ediciydi...”
Şimdi Muharremcilik yapıyor...
Bütün derdi, Muharrem İnce'yi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yaptırmak.
Bu konuda öyle cevval ki, CHP'nin yayın organlarında bile böylesi bir pervasızlığa, böylesi bir rahatlığa rastlayamazsınız.
Hem “bağımsız ve bağlantısız gazeteci” rolü oynayacaksın ve bunun prestijini kimseyle paylaşmayacaksın, hem de Muharrem İnce pazarlamacılığı yapacaksın.
Demirören'den de eşek yüküyle para alacaksın...
Kurnaz herif...
Bu kurnaz, “Coşkun” soy ismini taşıyor... CHP'liliğini kamufle etmek için arada sırada “Sayın Cumhurbaşkanımız” diye iktidar sahiplerinin ağzına bir parmak bal çalsa da, “Erdoğan'dan nefret edenler” skalasında hatırlı bir yere sahip...
Örneğimizdeki ikinci kurnazın ismi Muharrem İnce...
Kendince çıtayı yüksek tutuyor... “Ön seçim yapılırsa, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığını kabul ederim” diyor. Bu talebini iletmek için de, Hürriyet'in kurnazını kullanıyor. Mesajlarını, onun kalemi aracılığıyla paylaşıyor.
Hürriyet'in kurnazı da, Kılıçdaroğlu'nu ön seçime ikna etmek için, “Muharrem İnce'yi aday gösterirseniz İstanbul'u kazanırsınız... İstanbul'u kazanırsanız, bütün Türkiye'yi kazanırsınız” gibilerden güya yol gösterici yazılar yazıyor.
Muharrem İnce'nin hesabı belli...
Ön seçimle (yani seçmen ve delege desteğiyle) aday olmak...
Kazanırsa, aynı zamanda CHP genel başkanlığını kazanmış olacak.
Kaybederse, yine CHP genel başkanlığını kazanmış olacak.
Çünkü, bir önceki CHP adayından daha yüksek oy alacak ve genel başkanlık yarışı için bunu kullanacak.
Şöyle diyecek: “Güçlü bir taban desteğiyle aday oldum ve partimden daha yüksek oy aldım... Şimdi değişim zamanı. Kemal Bey gitsin, ben geleyim.”
Kılıçdaroğlu'nun bu “kurnazlığa” karşı bir hamlesi olacak mı?
Mutlaka olacak...
Çünkü başına bela almak istemeyecek ve Muharrem İnce'yi daha da güçleneceği bir pozisyona getirmeyecek.
Kurnaz Muharrem İnce, geçenlerde, Demirören grubunun bir televizyon kanalında şöyle ağlıyordu: “Cumhurbaşkanlığı seçiminde bize kaybettiren, Sayın genel başkanımızın ‘gel bakalım buraya Muharrem' sözü oldu... Ama yapabileceğim bir şey yoktu benim. Seçimi orada kaybettik. Yani çift başlı görüntü yaramadı bize.”
İnce haklı mı?
Bu söz gerçekten de partide çift başlı görüntüye mi işaret ediyor?
Bunun tevilini kurnaz gazeteci yapsın.
Benim bildiğim, Kılıçdaroğlu'nun “Gel bakalım buraya Muharrem” sözü partide çift başlı görüntüye değil, bilakis “tek başlı” görüntüye işaret ediyor. Kılıçdaroğlu o sözü söylemeseydi de Muharrem İnce kaybedecekti.
Biz yine de şans verelim... Yapsınlar tevillerini.
Bakalım kurnazlıktan ekmek çıkarabilecekler mi?