Devlete “seri katil” diyor... PKK'yı destekliyor... İnançlarla dalga geçiyor... İnanç sahiplerini “inandığınız Allah'ınız” diye aşağılayarak bir tür “ateizm” propagandası yapıyor... Şehitlerimize hakaret ediyor... Teröriste yüksek empatiyle bakıyor... Sık sık “Kobani güzellemesi” yapıyor.
Bir hanımefendi.
Evli...
Evli olduğu adam, “çeyrek domuzu mideye indirmekle” övünüyor...
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'ndan söz ediyorum...
Geçenlerde, bir televizyon kanalında, yukarıda sıraladığım marifetlerini sordular... “Bu ifadeler size mi ait?” dediler.
Hanımefendinin yüzü kızarmadı. Perva dahi göstermedi. “Evet, o ifadeler bana ait. Parti politikalarına uygun olduğu için bunları paylaşıyorum” dedi...
Burada söz Kemal Kılıçdaroğlu'na düşüyor.
Siz de böyle mi düşünüyorsunuz Kemal Bey? Canan Hanım'ın sabuklamaları gerçekten de “partinizin politikalarını” mı yansıtıyor?
Bu soruya, “hoşgörü maskeli” İmamoğlu da cevap verebilir.
Ekrem Efendi, beraber başarıdan başarıya koştuğunuz Canan Hanım, inanç ve değer tercihlerinizi aşağılıyor, hâşâ “Allah'ınızla” dalga geçiyor, şehitlere hakaret ediyor, buna bir cevabınız olmayacak mı?
Geçelim...
Her şey ve herkes hakkında bilgisi (paylaşımları) olan Canan Hanım'ın bazı konularda hiç bilgisi (paylaşımı) yok.
Daha önce de sormuş ama cevap alamamıştım.
Canan Hanım, bir “terör örgütü” olan DEAŞ'ı lanetliyor. Çok iyi ediyor.
Peki, PKK hakkında ne düşünüyor? Bu örgütün patlattığı bombaları lanetliyor mu?
PKK'dan neşet etmiş ve “emperyalist” Amerika'nın yolladığı 30 bin tır dolusu silahla bölgede “terör kuşağı” oluşturan (üstelik sağda solda Amerikan bayrağı dalgalandıran) PYD/YPG'yle ilgili bir itiraz cümlesi kurmuş mu ya da kuracak mı?
DHKP-C hakkında ne düşünüyor?
Bunları bilmiyoruz.
Çünkü Canan Hanım'ın “terör örgütleri” listesinde bu örgütler bulunmuyor.
Kobanici Canan, aynı zamanda bir Mustafa Kemal karşıtı.
Olabilir...
Mustafa Kemal'i sevmek, onun doğrularını temellük etmek zorunda değil.
Fakat CHP'de iş tutan bazı “endişeli modernler”, bu durumdan oldukça endişeli. Kemal Bey'e, “Nereden buldun bu Atatürk düşmanını?” diyorlar ama henüz bir cevap alabilmiş değiller. Mustafa Kemal'e “kefere” diyen milletvekilinin partide ne işi olduğu sorusuna da bir cevap alabilmiş değiller.
Mustafa Kemal'in askerleriyle, Canan Hanım ve Mehmet Bey arasındaki münakaşaya şimdilik duhul etmeyelim.
Çözsünler meselelerini.
Daha doğrusu, ne halleri varsa görsünler.
Bizi, şimdilik, Kobani'ci Canan'ın FETÖ karşısındaki soğukkanlılığı ve “tavırsızlığı” ilgilendiriyor.
Darbe gecesi şöyle bir paylaşımda bulunmuştu: “Tekbir getirerek, boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir? İnandığınız Allah'ınız sizin de belanızı versin.”
Sen FETÖ'nün darbe girişimini görme, 250 insanımızın katledilmesi karşısında kılını kıpırdatma, Meclis'in bombalanmasını sorun yapma, sonra kalk “tekbir”e laf et ve “Allah'ınız” diyerek, kendi “münkir” pozisyonun üzerinden insanlara (darbeyi bastıranlara) laf yolla...
Hazır konu açılmışken soralım hanımefendiye:
Kim boğaz kesti? Kaç kişinin boğazı kesildi? Köprüde ne oldu?
İsim ve vaka istiyorum.
FETÖ iddianamelerine baksaydı, köprüde 36 kişinin hayatını kaybettiğini, bunlardan 34'ünün sivil vatandaş, ikisinin güvenlik görevlisi olduğunu, ölenler arasında bir tek darbecinin bile bulunmadığını görecekti.
Darbeyi bastıranlara lanet okuyan Canan Hanım, neden bugüne kadar FETÖ hakkında şöyle oturaklı bir tel'in cümlesi kurmadı?
Bunu da “hususen” cevaplamasını istiyoruz!