Dil birliği bir ülke için din birliğinden daha önemlidir. Bu söz o kadar mühimdir ki serlevha yapılıp cümle alemin görebileceği yerlere asılsa yeridir. Konunun ciddiyetini tebellür ettirebilmek için bir misal verelim. “Bir ülkeyi idare etmeye çağırılsaydınız, ilk iş olarak ne yapardınız?” diye sorulduğunda, Çinli ünlü düşünür Konfüçyüs şöyle cevap vermiş:
“İşe dil ile başlar, önce dili düzeltirdim. Dil düzgün olmaz ise kelimeler düşünceyi düzgün anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılamaz ise yapılması gereken şeyler iyi yapılmaz. Gereken yapılmazsa ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulursa adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa halk güçsüzlük ve şaşkınlık içine düşer. Ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. Bu sebeple söylenen sözü doğru söylemeli ve doğru anlamalıdır.”
Dilimiz, dün olduğu gibi bugün de hayatını devam ettirmektedir; ancak gereken özeni göstermediğimizden büyük bir tehdit altına girmiştir. Özellikle okul çağındaki öğrencilerimizin kullandıkları dil o kadar bozulmuş ki bazen onları öz anne-babaları dahi anlamakta güçlük çekiyorlar.
Diğer taraftan dil mevzuu söz konusu olduğunda sokağın da okuldan pek farkının olmadığını gözlemliyoruz. Kaldırımlarda yürürken ya da bir alışveriş merkezinde veya bir toplu ulaşım aracında işittiğimiz kelimelerin bizim güzel Türkçemiz mi olduğuna dair ciddi tereddütler geçiriyoruz. Dejenere olmuş kısır bir dil her yeri kaplamış durumda.
Günlük hayatta kullandığımız dilimizi bozan nedenleri şöyle sıralayabiliriz:
1- İş yerleri ve ürün adlarında yabancı kelimelerin tercih edilmesi.
2- Kitle iletişim araçlarının bozuk dil kullanımını özendirmesi.
3- Türk alfabesinde olmayan birçok harfin Türkçe kelimelerde kullanılmaya başlanması.
4- Söz varlığımızın giderek kısırlaşması.
5- Kaba dil kullanımı.
6- Söyleyiş bozukluklar.
7- Kelimenin yanlış anlamda ve yanlış biçimde kullanılması.
8- İlim ve teknolojideki hızlı gelişmeler.
9- Basın ve yayın kuruluşlarının kullandığı doğru olmayan dil.
10- Ticari hayatın getirdiği yabancılaşma.
11- Bilişim dilindeki yabancılaşma.
12- Bilgisayar ve İnternet kullanımı.
13- Q klavyenin dayatılması.
14- Yabancı dil ile eğitim.
Yukarıda saydığımız unsurlar dilimizdeki bozulmalara yol açan sebepler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kötüye gidiş, dilimizin gücünü bilmemekten ve millî bilincimizin dil ile olan bağının giderek zayıflamasına sebep olmaktadır.