Başkanlık seçimi ile ilgili adaylar belli oldu. 100.000 imzayı bulamayanlar da belli oldu, kendi tabanını yetersiz kalınca, başkalarının yardım çağrısı ile dışarıdan destek alarak 100.000 sayısına ulaşan da. 100.000 barajını ilk geçen Meral Akşener olmuştu. Devlet Bahçeli'ye göre, FETÖ'nün uyuyan hücreleri, sempatizanları harekete geçirdi ve bu baraj aşıldı. Bahçeli, bu kişilerin FETÖ ile iltisaklı olduğunu düşünüyor.
Cumhurbaşkanı adayları artık kesinleşti: Erdoğan, İnce, Demirtaş, Akşener, Karamollaoğlu ve Perinçek. Bu konuda AK Parti MHP, BBP birlikte hareket ederken, karşı tarafta CHP, HDP, İyi Parti ve SP yer alıyor. Bu arada bazı partiler milletvekili adaylarını erken açıkladı. Açıklamayanlar da bugün açıklayacak. Ardından seçim beyannamelerini açıklayacaklar ve süreç başlayacak. AK Parti aday tanıtımını Perşembe günü yapacak.
Ben SP'nin nasıl bir listeyle çıkacağını merak ediyorum. Tabi bir de CHP listesini. Altan Tan ve Seyhan Soylu SP'den adaylık başvurusu yapmıştı. SP'nin ise bazı illerde CHP listesinden aday göstereceği söyleniyordu. Bir de Abdullatif Şener konusu var. Nereden aday olacağı belli değil. Cumhurbaşkanlığı için davet bekledi olmadı. Şimdi, CHP'den davet bekliyor, milletvekilliğine razı.
Süreç çok hızlı işletildi ve aday adayları kendilerini tanıtacak yeteri kadar zaman bulamadılar. Temayül ve mülakatlar adaylar için, kendilerini ifade edebilmeleri açısından tatmin edici değildi. Bu durumda bütün sorumluluk genel başkanlara kaldı. Adaylar da belli olduktan sonra, Ramazanın gölgesinde, Kudüs gündeminin ve 15 Temmuz dava ve tartışmalarının arasında bir seçim yaşayacağız.
FETÖ davaları ile ilgili bir takım dosyalar karar aşamasında, bir kısım davaların ise iddianameleri önümüzdeki günlerde açıklanacak. Ve o dava dosyalarında bir takım itirafçıların itiraflarının ciddi anlamda gündemi sarsacağı iddia ediliyor. Karşı cephe ise sosyal medya üzerinden saldıracak.
AK Parti'de en çok merak edilen konu aday profili. Seçimdeki başarısı sürpriz olmayacak ama başarısının oranı aday profiline bağlı görülüyor.. Eski milletvekillerinin kimi yarısı, kimi ise üçte ikisinin değişeceğini söylüyor. Daha genç ve yeni bir kadro bekleniyor.
İstanbul il kongresi büyük bir coşku ile gerçekleşmiş, Erdoğan'ın “yemin”i parti tabanını coşturmuştu.. Seçime yönelik toplantılar yapılıyor da, sanırım adaylar belli olduktan sonra seçim havası ülke geneline yayılacak.
Muhalefet kanadı, iktidara yönelik eleştiriler üzerine kurulu bir siyaset dili kullanıyor. İktidar kanadında elbette eleştiri var ama daha fazla geleceğe dönük bir söyleme sahipler. Muhalefet kanalı, bu defa din ve tarih konusunda bir takım hassasiyetler konusunda daha dikkatli olacak.
İktidar, CHP'yi “tek parti” dönemi üzerinden, kendi içindeki çelişki ve tutarsızlıklar üzerinden vuracak, MHP ise İyi Parti'yi FETÖ ile ilişkiler üzerinden köşeye sıkıştıracak.
CHP'de FETÖ de, BÇG de var, HDP ile de iç içeler. Bu anlamda en zor durumda olan partiler CHP ve SP. Bu birlikteliği hem içeriye, hem dışarıya izah etmek zorundalar.
Muhalefetin argümanları belli: Yolsuzluk, hukuksuzluk, ekonomik kriz, maceracı dış politika.. Döviz fiyatlarını konu edecekler. Karamollaoğlu'nun sözleri siyasi bir mizah konusu olmaya devam ediyor. CHP bu konuda daha dikkatli.
AK Partinin siyaset dili, kalkınmacı, özgürlükçü, pragmatik ve seküler çevreleri de kazanmaya dönük bir dil. Cumhurbaşkanı, din ve tarih vurgusu yapıyor. Kimseyi korkutmamaya çalışıyorlar. Geçmiş icraatları ve CHP dönemi vurgusu yapacaklar. 15 Temmuz vurgusu yapacaklar.
Muhalefet kalkınmacı söylemi yolsuzlukla karşılıyor. Özgürlükçü söylemi ise hukuksuzlukla karşılıyor. Din ve tarih vurgusunu ise cemaat ve Saadet Partisinin söylemi ile karşılamaya çalışıyorlar.
AK Partinin kalkınmacı söylemini “başa kakma” gibi göstermeye çalışacaklar.. CHP'ye yönelik söylem ise yenilik içermiyor ve tekrar şeklinde sunacaklar. “Tek Adam”, “Milli Şef”, “Ebedi Şef rejimi icat edenler, İstiklal Mahkemelerini kuranlar, Takrir-i Sükûnu icat edenler bugün ortaya çıkıp “Tek Adam” rejiminden, hukuksuzluktan, özgürlüklerin kısıtlanmasından söz edebiliyorlar.
Seçim güvenliğinden sözdenler, dün “açık oy, gizli tasnif” yönetimini icat eden “tek parti” zihniyeti değil sanki.. Tek Parti dönemi basının özgürlüğü, sivil özgürlüklerin tek parti dönemindeki, CHP'nin her zaman işbirliği içinde olduğu darbe dönemlerindeki hali bilinmiyor sanki!
AK Partinin fikirlerini savunan “parti elemanı” dışında “aydın/münevver”, atanmamış ve seçilmemiş sözcüsü ortada yok. Ekrandaki profesyoneller üzerinden bu işi götürmek zorunda kalmaları AK Partinin en zayıf yanı. Bu kişilerin çoğu daha önce yoktu, yarın da olmayacak karakterler. Sosyal medyadakiler de büyük ölçüde avatar/sanal tipler. Sosyal medyadaki “trol” tabir edilen tipler, bazen savundukları değerlere zarar verebiliyorlar. Bunu da bir kenara not etmek gerek. Muhalefet bu konuda Gezicilerin desteği ile daha başarılı gibi.
Siyasi partilerde genel olarak, toplum içindeki tabii aktörler siyasiler tarafından sürece çekilemiyor. Ucuz bir profesyonellik, popülizm havası hakim.
Parti adına öne çıkan şahısların şaibeli isimler olmaması gerek. Kimse nedense bu konuya fazla önem vermiyor. Adam teşkilatta ya da belediye meclisinde ne kadar şaibeli iş varsa bulaşmış. Konu şüyuu vukuundan daha vahim bir hal almış. Hatip, dünyanın en erdemli kişisi olsa, ağzı ile kuş tutsa bile o adam orada iken dinleyenlerin önemli bir kısmı o kişiye ve söze itibar etmeyecektir.
Bu arada, özeleştiri içermeyen bir müdafaa siyasette etkili olmaz. Hani “dost acı söyler” diye bir söz var ya, tabi hangi sözün nerede ve nasıl söyleneceğine dikkat ederek, başkalarının çarpıtma ve istismarına zemin hazırlamadan “İnni küntü minezzalimin” de demek gerek. Ve bunu derken o şaibeli kişilerin oradan uzaklaştırılması şart.
Medya artık bir kaç başlı. Öyle sadece radyo, TV, gazete yok. Dergiler de var, sosyal medya da var. İnternet medyasında yapay zekâlı avatarlar mesaj bombardımanı yapıyorlar. Subliminal mesajlar veriyorlar. Hipnoz metotları uyguluyorlar. Bu avatarlar her yaş, cinsiyet, gelir, kültür, ideoloji ve politik tercihe göre mesaj üretiyorlar.. Ve eylemi provoke ediyorlar. Artık sanal gerçeklik aşıldı, artırılmış gerçeklik diye bir şey var.. FETÖ'cüler bu konuda çok örgütlü. CHP'nin de gezici desteği var. PYD'liler de öyle. Hepsi batıdan destek alıyorlar.. Genç oylar için kesinlikle internet konusunun ciddi bir şekilde gündeme alınması gerek.
Neyse, artık olan oldu zaten. İnşallah hayrolur. Yeni mecliste bütün partilerden daha akıllı, daha dürüst, daha cesur, daha ahlaklı, vicdan sahibi, erdemli ve bilgili insanlar seçilir inşallah. Aslında bu biraz da toplumun haline bağlı. Önce bizim değişmemiz, daha iyisine layık olmamız gerek, aslında. Selam ve dua ile.