Olmadı be GÜL'üm, olmadı.
Bu iş yanlış başladı, yanlış bitti.
“Eğer bir mutabakat olsa, aday olurmuş”. Mutabakat olmayacağı belli değil mi idi. Erdoğan'ın aday olacağı belli idi. MHP de Erdoğan'ı destekliyordu. Bu ittifakın seçimi kazanamaması diye bir ihtimali kimse konuşmuyor. Öyle bir ihtimal olsaydı Kılıçdaroğlu kendi aday olurdu be GÜL'üm.
Peki aranan toplumsal mutabakat hangi mutabakattı! Başında CHP'nin, peşinde HDP ve İyi Parti'nin olduğu bir mutabakat. SP'yi kim takar. Kim takar DP'yi, YTP'yi.
Fehmi Koru'nun adres gösterdiği mutabakat CHP; HDP, İyi Parti mutabakatı idi. Yani Kılıçdaroğlu'nun, Demirtaş'ın, Akşener'in umudu olan bir Gül!
Yakıştı mı şimdi bu sana.
Temel Karamollaoğlu da bu işin taşeronluğuna soyundu.
Birileri kendilerine bu işi yakıştırdı.
Bu işin, daha sandık kurulmadan iki kaybedeninin birincisi Gül, 2'ncisi Karamollaoğlu.
Bu iş, bu siyaset adamları için siyaseten bir intihardır.
Düşünsenize Akşener'in, CHP'nin umudu olan bir Karamollaoğlu!
Gül ve Karamollaoğlu Erdoğan'ı devirmek için kurulan ittifakın siyasi aktörü oldular. Bu iki siyasi Gülen'in umudu olmuştu. Şimdi Uslu; Gül, “barışçı yolda iktidar değişikliği için son çözümdü” diyor. Yani açık açık tehdit ediyor.
Birileri Gül'e büyük umut bağlamış anlaşılan. Gül, onlara umut veren açıklamaları ile bu çevreleri kendisi başına topladı. Şimdi onlardan şikayet ediyor.
“Karamollaoğlu bilgim olmadan adımı başkanlık için kullandı” diyor. Bu “herkesin bildiği bir sır” değil mi idi. Herhalde Kandilli'nin meteorolojik tahminlerini konuşmadınız Karamollaoğlu ile. Karamollaoğlu; Kılıçdaroğlu ve Akşener'in “kuryesi” olarak geldi size. Konu da belli idi. Koru'nun dediği gibi siz de bu daveti bekliyordunuz. Çevrenizdekiler de bu işe “kesin oldu” diye bakıyordu ve seçim için kollarını sıvamıştı bile. İçeriden ve dışarıdan “iyi çocuklar” ve “VIP personel” hazırlıklara başlamışlardı bile.
Gül'e inanmışlar ve güvenmişlerdi. Artık onlar da Gül'ü defterden silmişlerdir. Dilerim hesap sormaya, cezalandırmaya kalkışmalar. Beyefendiye yazık olur. O da artık susup köşesine çekilse iyi eder.
Gül “geniş bir mutabakat” derken neden söz ettiğini anlayamadım. Çevresi zatı devletlerini fazla şişirmiş demek ki. Kendini dev aynasında görmeye başlamış. Ya da Gül'ün kendisi için şiir yazmasını manevi bir işaret olarak kabul etmiş olabilir mi! Ama artık gerçekler apaçık ortada.
Şimdi Gül'e sormak lazım:
Soru:1-Beyefendi oy kullanmak için sandığa gidecek misiniz, gitmeyecek misiniz?
Soru:2-Oy kullanacaksanız hem başkanlık ve hem milletvekili seçimleri için oy kullanacak mısınız. Oy pusulasının konulacağı zarfın kalınlığından zarftaki pusula sayısı belli olur.
Soru:3-Milletvekili seçiminde oyunu hangi partiye verecek?
Soru:4-Başkanlık seçiminde tercihi ne olacak.
Bülent Arınç bu konuda daha ilk günden çok açık ve net bir şekilde tavrını ortaya koydu. Gül'e yakışan da buydu. Ama bunu yapmadı. Gül çatı'dan düştü. Bundan sonrası için de artık yeniden ortaya çıkması zor. Bu bir final.
Bakalım seçim sürecindeki tavrı ne olacak. Basının önüne çıkacak mı, meydanlara çıkacak mı?
Gül'ün geri çekilmesi, sadece kendisi için değil, CHP için de, İyi Parti için de, SP için de kötü bir son oldu.
Şimdi Gül'e umut bağlayanlar şimdi ne yapacak?. Kimi İyi Parti'ye gidecektir, kimi CHP'ye. Herhalde AK Parti'nin kapısını çalarlarsa “hoş geldiniz” diye kapıda karşılamayacaklardır.
Gül bugün yalnız bir adam. Artık arkasında fazla kimse kalmaz. Yerel yönetimler için herhalde kimse Gül üzerine hesap yapmaz.
Bu açıklaması kendisi için önemli bir miladdır. Keşke kendi kendini savunmak, mazeret beyanına gerek gösterecek bir tavır içinde olmasaydı.
Abdulhamit Gül, «Kardeşlik hukuku, vefa duygusu ve siyasi ahlak, ‹Kardeşim Gül› hitabına, ‹Kardeşim Erdoğan› mukabelesinde bulunmayı gerektirirdi» diye, AK Parti çevresinin şuuraltındaki beklentisini ifade etti ama Gül bunu demek yerine orta bir yol seçti. Müstağni kalmayı tercih etti.
CHP'liler tam anlamı ile zavallı duruma düştü. Sağdan oy alacak, soldan bir adam bulamadılar, sağdan birini bulup solun oy vermesini istiyorlar.
CHP'liler bir çatı adayı için İyi Parti'ye geçmişti. Onlar da şap'a oturdu. “Demokrasi şovu” tutmadı. Aslında istifa eden milletvekilleri CHP ile ilişkilerini aynen devam ettiriyor. İyi Parti'ye katılma kararı alan 15 milletvekilinden 9'unun Twitter hesabında CHP milletvekili yazıyormuş..Şimdi yeniden CHP'den milletvekilliği başvurusu yapacaklarmış.
Kılıçdaroğlu'na sormuşlar: «İlhan Kesici yanınızda, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı İlhan Bey mi? Ekonomiyi ancak onun gibi bir ekonomist düzeltebilir» sorusuna, tebessüm ederek karşılık vermiş. Sadece tebessüm ediyor. Beyefendi şimdi bu durumda ne yapacağını bilmiyor.
Gül, herkesin, ne diyeceğini bilmediğinde, her fırsatta tekrarlayıp durduğu “demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ve huzur ortamına” vurgu yapmış.
Gül'ün bundan sonra ne yapacağını bilmiyorum. Ama siyasetin zirvesine kadar yükselmiş birinden ben çok daha güzel bir final beklerdim.
Gelinen noktada farklı bir Necdet Sezer vakası ile karşı karşıyayız. Ne diyelim; kendi düşen ağlamaz. Olan oldu. İnşallah bundan sonra daha büyük hatalar yapıp bu yarayı daha fazla derinleştirmez. Kim bilir, belki zaman geçer, bazı olaylar unutulur..
Selâm ve dua ile.