Kılıçdaroğlu, kendini CHP'nin başına oturtanlara minnet borcunu ödüyor.
Aslında bu zat, o makama “geçici” olarak getirilmişti ama kalıcı oldu.. Daha doğrusu “kalıcı olmak” için, kendini o makama getirenlerin güvenini kazanmaya, kendini ispatlamaya çalışıyor.
Kılıçdaroğlu'nu “kalıcı” yapan bir diğer gerçek ise, CHP'nin “yamalı bohça” olmasından kaynaklanıyor. CHP'de en az 7 hizip var. Partide bütünlüğü sağlamak için, sürekli olarak dışarıda kriz üreteceksiniz. Sonra hizipleri birbirine kışkırtıp nötralize edeceksiniz. Yani “parti içinde çatışma, dışında kavga”. CHP'lilerin en iyi bildikleri şey kavga..
CHP artık sol bir parti filan değil. Artık Laik, Kemalist filan da değil. Alevi'ci, FETÖ'cü, PYD'ci, Esed'çi bir parti. Yani 6 Ok'a da bağlı değil. Adında “Cumhuriyet” var ama “Cumhuriyetçi” değil. CHP azınlık partisi. CHP'nin adında “Halk” var ama “Halkçı da değil. “Milliyetçi” de değil. Böyle bir iddiaya kargalar biler güler. “İnkılapçı” da değil. Türkiye'nin en muhafazakâr partisi CHP'dir. CHP “Devletçi” de değil. Özel bir bankanın yönetimini tayin eden bu partinin Sosyal Demokrat Birlik ya da Sosyalist Enternasyonel'e değil “Kapitalist birlik”e üye olması gerek. Hatta bir de TÜSİAD'a üye olması gerek. Öyle ya bankası var!
Birilerinin CHP'ye yakınlığının tek sebebi bu imtiyazlı statüsü ve Türkiye'nin en büyük özel bankalarından birinin yönetimini elinde bulundurmasıdır. Yani bu ekonomik-politik RAND'ı elinde bulundurmasıdır.
Bizimkiler Osmanlı'yı kendi tekeline almaya çalışıyor. Oysa “Lale devri Osmanlıcılığı” da vardır. Mesela ANAP'ın Osmanlıcılığı “Lale devri Osmanlıcılığı” idi. AK Parti içindeki AKP'liler de öyle.
AK Parti'de Tanzimat kafalı, 2 Mahmud anlayışına sahip Osmanlıcılar da var. Erdoğan, Fatih, Yavuz, Abdülhamid anlayışında. CHP'lilerin Osmanlıcılığı tam İttihat Terakki'nin masonik kafalı siyasi kanadı Osmanlıcılığı var ya, o. Onların devamı..
Hani Osmanlı'nın son zamanında tartışılan 3 tarzı siyaset var ya, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak. Yani çağdaşlaşma, yani batılılaşma. CHP bir ara “kafatası ölçme” işine soyunarak nev-i şahsına münhasır bir Türkçülük davası da güttü. Moiz Kohen, Tekinalp adı ile Türkçülük yapmaya çalıştı. Bugünkü CHP, çağdaşlaşma / batılılaşma hareketinin devamıdır. Yani İttihat Terakki'nin siyasi kanadını oluşturmaktadır. Osmanlı'yı yıkan zihniyet de Osmanlı idi sonuçta.
Osmanlı 3 kıtaya yayılmış bir imparatorluk. Suriye kadar Yunanistan da Osmanlı'dır. Ermeni'si, Süryani'si, Rum Ortodoks Hristiyan'ı, hepsi Osmanlı'dır..
Osmanlı sultanları, Müslümanların Halifesi olduğu gibi, Türkîlerin hakanı, Arab'ın ve Acem'in padişahı, Roma / Bizans'ın imparatoru idi. Osmanlı sultanları Halife sıfatının yanında Rum Ortodoks kilisesinin başı idi mesela. Ermeni Patrikliğini kuran da Fatih değil mi idi.
Cumhuriyetle birlikte Müslümanlar halifesiz bırakılırken Ortodokslar da imparatorsuz başsız kaldılar. Kimi Katoliklerin, kimi Protestanların ocağına düştü.
Geçenlerde Gülerce bir yazısında “CHP Genel Başkanı, aslında silahlı kuvvetler içindeki cunta artıklarını tahrik etmektedir” diyordu ve devam ediyordu: “Kılıçdaroğlu ihanet kokan bir yalanla ABD ve AB'ye, Türkiye'nin ciddi bir zaaf taşıdığını, bir sivil-asker çatışması içinde olduğunu, silahlı kuvvetlerin inisiyatif aldığını jurnallemektedir. Türkiye'nin yönetilemez hale geldiği algısını oluşturmak, iç cepheyi sarsıntıya uğratmak ve milli direnci kırmaktır. Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği beşinci kol faaliyetini andıran manipülasyonlar: 1. Kılıçdaroğlu'nun ABD talepleri doğrultusunda “Afrin'in içine girilmesin” çıkışı. 2. Kılıçdaroğlu ve Akşener'in, askerin moralini bozma ve harekâtı itibarsızlaştırma adına “AK Parti siyasi rant peşinde koşuyor” söylemi. 3. Belli medyada askerimizin zaferi yerine şehit haberlerinin, acılı ailelerin öne çıkartılması. 4. “Askerimiz çarpışırken Suriyeliler yan gelip yatıyor, nargile fokurdatıyorlar” algısının oluşturulması. Böylelikle harekâtın asıl amacının, Türkiye'nin güvenliğini sağlamak ve ABD planlarını bozmak olduğunun dikkatlerden kaçırılması. 5. ABD'nin ve AB'nin düşmanca tavırlarının mümkün olduğu kadar tolere edilmesi. 6. Askerî harekâta, hükümetin / Erdoğan'ın yanlış dış politikasının sebep olduğunun tekrarlanması. Bütün kabahatin Erdoğan'da olduğunun vurgulanması. 7. İstikbalimiz ve istiklalimiz adına çok önemli bir çatışmanın içinde iken hükümet aleyhindeki haberlerin çoğaltılması ve büyütülmesi. 8. Kılıçdaroğlu ve Akşener'in, bir psikolojik harp saldırısı olarak Sayın Cumhurbaşkanına yönelik kin ve nefret söylemini inatla sürdürmeleri.”
Bu iddiaların hepsi birden düşünülünce Kılıçdaroğlu'nun hangi “kol”a hizmet ettiği daha kolay anlaşılacaktır.
Dikkat ederseniz bu seçimde AK Parti, MHP ve BBP'nin karşısında MHP'nin içinden çıkan İyi Parti ile Saadet temelinden gelen AK Parti karşı karşıyadır. % 20'lerde bir CHP ile % 7'lerde bir HDP dışındakiler aynı kökten geliyor.
Diyorlar ki, CHP kanadının medyası kalmadı. CHP kaldı mı ki. HDP medyası eskiden neyse şimdi de o. Zaten hepsi buharlaştı. Ne tiraj kaldı, ne de rating! 300.000 seviyesinde bir tek gazete var. O da sınırda. Varsa yoksa internet medyası, sosyal medya. Orada da yok yok. Herkes var..
İster misiniz bu seçimde İyi Parti ve HDP baraj altı kalsın. Böyle bir ihtimal var. Dünden bugüne köprülerin altından çok sular aktı. HDP de ne ciddi anlamda dini hassasiyetlerini koruyan kimse kaldı, ne liberal ve ne de solcu! Meral Akşener ise yeni bir Cem Uzan vakasından başka bir şey değil. Batı medyası üflüyor, bunların ayakları yerden kesiliyor.
Neyse, sabır. Şunun şurasında ne kaldı ki, bir aydan biraz daha fazla. Zaten önümüzdeki hafta Ramazan başlıyor.
Selam ve dua aile..