Günlerdir yazıyorduk. Beklenen oldu. Bundan sonrasını İsrail düşünsün. ABD düşünsün.
Ülkemle gurur duyuyorum. Halkımız meydanlardaydı. Türkiye devlet olarak en öndeydi.
Olaylar devam ediyor. Şehit sayısı artıyor, yaralananlar da. Tüm dünyada giderek büyüyen bir öfke var. İslam dünyası ayakta.
3 gün “Milli yas” ilan ettik! ABD'deki ve İsrail'deki elçilerimizi geri çağırdık. Bu arada Güney Afrika da İsrail'deki elçisini geri çağırdı.
Türkiye “One minute” ve “Mavi Marmara”dan sonra 3. kez İsrail'i uyarıyor. Erdoğan mesajlarını Londra'dan verdi ve dedi ki; “Ben bu insanlık dramını, bu soykırımı, hangi taraftan olursa olsun, ister ABD, ister İsrail. Lanetliyorum! Ve buna sessiz kalanları da lanetliyorum. Şu anda, İsrail devlet terörü estirmektedir. İsrail bir terör devletidir. Ne yazık ki ABD, YPG/PYD ile DEAŞ'a karşı mücadele ettiğini söyleyerek nasıl işbirliği yapıyorsa, işte burada da İsrail'le acımasız bir şekilde işbirliğine girmiştir. İsrail'in yaptığı bir soykırımdır. Ve bu soykırımı ilk defa yapmıyor. Ta 1948'den itibaren bu işgal devam etmektedir. Küçüle küçüle, Filistin bir avuç yerde kaldı. Şimdi de buradan atma gayreti içindeler.”
BM Genel Kurulu'nu da acil olarak toplantıya çağırdık. Bu arada Kuveyt, İsrail'in Gazze'deki katliamı üzerine BM Güvenlik Konseyini acil toplantıya çağırdı.
TBMM dün, Kudüs özel gündemi ile toplandı..
Ayrıca, Filistinli kardeşlerimizle dayanışmamızı göstermek için Cuma günü İslam Konferans Zirvesi toplanacak, öğleden sonra da İstanbul'da Yenikapı'da büyük bir miting yapılacak. Ardından pazar günü benzer bir miting Diyarbakır'da yapılacak ve bu mitingler ülkemizin diğer bölgelerinde de gerçekleştirilecek.
Ramazan ayı boyunca Türkiye'de ve İslam ülkelerinde büyük bir yardım kampanyası düzenlenecek.
Kudüs ve Filistin konusunda Cumhurbaşkanı, devlet başkanlarını, başbakanları Başbakanımız, dışişleri bakanlarını da Dışişleri Bakanımız arayacak.
Kızılay'ımız, AFAD ve Genelkurmay Başkanlığımızın koordinasyonunda, her türlü yardım ve Gazze'deki yaralıların tahliyesi için gerekli çalışmalar başlatıldı.
Erdoğan, dün yaşananlarla ilgili olarak anında tepki gösterdi. Erdoğan şöyle dedi: “Bugün zulme ve haksızlığa karşı insanlığın dayanışma günüdür. Bugün sağduyu sahibi Hristiyan, Musevi ve diğer inanç mensuplarından herkesi bu haksızlığa karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Bugünün, İslam dünyası olarak Kudüs'ü kaybettiğimiz bir gün olmasına asla izin vermeyeceğiz. Tüm imkânlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Aslında bu olay, dünya devletlerinin nerede durduklarını görmek açısından önemli bir turnusol kâğıdı görevi yaptı. Bu olay ABD yönetimi ve İsrail yönetiminin yalnızlığını ortaya koydu. Bu yönü ile bu sonuç umut verici. Bu sonuç İsrail'in meşruiyetini, ABD yönetiminin meşruiyetini insanlığın vicdanında tartışmalı hale getirdi. Tüm dünyadan giderek artan bir öfke ve tepki var. Arap Birliği, İslam İşbirliği Konferansı, BM, Güvenlik Konseyi sürecinde bu sonuç daha da belirgin bir hale gelecek. Ramazan ayı boyunca İslam dünyasında anti Amerikan ve anti İsrail, anti Siyonizm çok daha ileri bir boyuta ulaşacak.
İsrail ipi kopardı. Sabır taşını çatlattı. Uyguladığı şiddet geri dönüp kendine zarar verecek boyuta ulaştı. O bu işi zafere açılan bir kapı olarak görüyordu, ama yok oluşa giden bir kapıyı araladı.
Avrupalılar bu politikanın geri tepeceğinin farkındaydı. Onun için İsrail'in bir an evvel sınırlarını daha fazla genişletmek, Kudüs'ü başkent ilan etmeden Abbas yönetimi ile anlaşmasını, bu şekilde varlık ve güvenliğini bugünkü hali ile hatta bir miktarda gerekirse taviz vererek garantiye almasını istiyordu. Ama İsrail yönetimi, Siyonistler, bölgenin içinde bulunduğu durumu bir fırsat olarak değerlendirmek istiyordu. İsrail ABD'yi yanına alınca, batıyı bir emrivaki ile karşı karşıya bırakarak bu işi bitirmek istiyordu. Bunun bir sonraki adımı ise, Mescid-i Aksa'yı yıkarak yerine 3. mabedi inşa etmek olacaktı. Ama olmadı.
İsrail, Abbas yönetimi ile bütün köprüleri attı. Gelinen nokta, İsrail'le ve ABD ile yakınlaşan Arap yöneticileri için de felaket oldu. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Şimdi bakalım, bu vahşet karşısında kim nerede duruyor. Kim dost, kim düşman bugün belli oluyor.
Bugün yaşanan olaylar inşallah İslam dünyasının uyanışına, dirilişine, kurtuluşuna vesile olacak. Şehidler ümmete hayat verecek.
ABD Büyükelçiliği'nin taşındığı Kudüs'te dün büyükelçilik binası çevresinde hem ABD'nin kararını protesto eden Filistinliler hem de büyükelçiliğin açılışını kutlayan İsrailliler vardı. İsraillilerin Filistinliler için attığı sloganlar ise vahşet çağrısı yapıyordu: ‘Onları yakın, dövün, öldürün'.
Middle East Monitor'un haberine göre Hristiyan ruhani lider Peder Manuel Musallam, Mısır ve Suriye'nin ilk yöneticisi olan Selahaddin Eyyübi'ye atıfta bulunarak, “Kudüs'ü işgalden kurtarmak için yeni bir Salahaddin'in doğması gerek” diye konuştu.
ABD'de eski Merkezi Haberalma Teşkilatı Başkanı CIA John Brennan, Gazze'deki ölümlerin, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilerin haklarına ve vatanlarına açıkça saygı göstermemelerinin sonucu olduğunu söyledi. Belçika Başbakanı ise İsrail'in tavrını rezalet olarak tanımladı. Batıdan da İsrail ve ABD'nin tavrını eleştiren sesler yükselmeye başladı. Amerika'da Demokratların önemli isimlerinden, eski başkan aday adayı Vermont Senatörü Bernie Sanders, İsrail'in silahsız göstericilere ateş açmasına tepki gösterdi.
ABD, BM Güvenlik Konseyinin konuyu soruşturmasını veto ederek bunu engellemeye çalışıyor.
ABD ve İsrail bu olayla birlikte suçüstü oldular. Sabır taşı çatladı. Kıyam sürüyor. Eğer İsrail ve ABD'nin bu tavrı devam edecekse teslimiyeti reddeden Filistin halkının Kıyam'ı batılıların korktukları kıyamet savaşının fitilini ateşleyebilir. O zaman İsrail için gelecek günler geçen günleri aratabilir.
Selam ve dua ile..