Gazeteler haberi böyle duyurdu: Ve Trump savaşı resmen başlattı! İlk ayrışma AB ile ABD arasında yaşandı.
Biliyorsunuz dünyanın en büyük ekonomisine sahip yedi ülkenin grubu olarak biliniyor G7 bloku… Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD'den oluşuyor. Eskiden G8'ler olarak anılıyordu, ancak Kırım'ın ilhakından sonra birlik Rusya'yı dışladı. Macron gelecek yıl dönem başkanı olacak. Macron sorulan bir soru üzerine, Rusya'nın Minsk protokolüne sadık kalması durumunda birliğe davet edilebileceğini söyledi.
Dikkat ettiğiniz gibi, G7'de Çin, Hindistan gibi ülkeler yok. Hadi Hindistan yok, Avustralya yok, Japonya varsa Çin niye yok! Bunun tabii sonucu olarak Şangay 5'lisi diye bir grub oluşacak. Ama zaten G7 daha şimdiden kendi içinde sorunlu hale gelmeye başladı.
G7 diyoruz da, aslında Kanada, İngiliz ve Fransızların denetiminde. Almanya; İngiltere, Fransa ve ABD'nin işgali altında, Japonya da öyle. Yani bu üç ülke kamil bir ülke statüsünde değil. Geriye kaldı 4 ülke! 1'i üçü ile ihtilaflı. İhtilaf ABD ile İngiltere, Fransa, İtalya arasında. İtalya dünyanın en güçlü 7 ekonomisinden biri deniyor da, sallanan çürük diş gibi. “Kendisi himmete muhtaç bir dede, nerdeki gayrıya himmet ede.”
Bakın bu durum, dünyanın tepesindeki 7 holdingin patronu için de geçerli.
Şimdi, G7 kendi krizini Dünya Ticaret Örgütü üzerinden çözmek istiyor. DTÖ yetmez, Dünya Bankası, IMF, OECD, Dolar, LIBOR konusunu da konuşmanız gerek.
6 Bir'den büyük, tamam da, dünya da 5'ten büyük.
G7 zirvesinde patlak veren kriz, aslında dipten gelen bir dalgaya işaret ediyor. Sorun Trump'ın “akılsızlığı ve öfke krizi” ile açıklanamayacak kadar derin.
G7 krizle başladı ve bitti. Trump, Kanada Başbakanı Trudeau'nun çelik ve alüminyuma gümrük uygulamasından rahatsızdı ve bu uygulamayı “Kanada halkına hakaret, itilip-kalkılma” olarak görüyordu ve bunu yüksek sesle dile getiriyordu. Bu sözleri, diğer üyelerin ek vergiler ve korumacılık yasalarını eleştirmeleri ve hatta tehdit edercesine misilleme yapacakları şeklindeki sözler Trump'ı sinirlendirdi ve olan oldu. Trump da Kanada'nın ABD'den giden süt ürünlerine uyguladığı vergiyi eleştiriyordu.
Kanada ABD'nin Suudi Arabistan, diğer bazı Arap ülkeleri ve Mısır'a karşı kaba ve aşağılayıcı tavrına muhatap olmayacaklarını gösterdi bu tepkisi ile aslında.
Fransa Cumhurbaşkanlığı ofisinden yapılan açıklama krizin tuzu biberi oldu. Açıklamada, “Uluslararası işbirliği öfke krizleri ve düşüncesizce açıklamalarla dikte edilemez” denildi. Rusya'yı birliğe davet etmekten söz eden Macron daha da ileri giderek, ABD'yi G7'den çıkarmakla tehdit ediyor. Aslında Trump da Rusya'nın birliğe geri dönmesi gerektiğini söylüyordu. Yani Rusya'nın dışarıda tutulması değil, içeri alınması gerektiği fikrindeydi.
Trump batılı liderler tarafından ‘kurallara dayalı uluslararası düzene meydan okumakla' suçlanıyor. Bu durum Trump için iç politikada olduğu kadar dış politikada da yalnız kaldığını gösteriyor. Mesela ABD, “Ortadoğu” politikasında da batılı ülkelerle ortak görüşte değil. Birçok konuda kendi aralarında derin görüş ayrılıklarına sahipler. Sadece ticaret, iklim değişimi, İran'ın nükleer konularındaki görüş ayrılıkları değil. Zaten toplantı bu çerçevede gergin bir ortamda başlamıştı ve korkulduğu gibi de oldu! Herkes kriz çıkmasın diye nazik davranıyordu ama, bir gerçek de vardı, liderlerin öfkeleri ağızlarından taşıyor, burunlarından soluyorlardı. Bu durum fotoğraf karelerine de yansıdı. Mini lobi faaliyetleri de zaten fırtına öncesi sessizliğe benziyordu. Sonuçta olan oldu!
Toplantının günah keçisi, tartışmayı başlatan Kanada başbakanı oldu. Trump Trudeau'yu suçladı ve ipler koptu.
Zaten daha işin başında ABD iklim değişikliği ve okyanusların durumu hakkındaki oturumlara katılmadı. Uzlaşma ihtimali az ihtilaflı konulara girilmemeye çalışıldı ama, aktüel, acil sorunlar çerçevesinde bile ortak bir anlayış zemini oluşturulamadı. Sonuçta zevahiri kurtarmaya yönelik bir ortak bildiri, geç saatlerde yayınlandı. “Bildiride, herkesi kapsayan büyümeye yatırım yapılmasının benimsendiği, gelecekte etkili olacak iş ve meslek alanlarına hazırlık yapılacağı, cinsiyet eşitliğinin ve kadınların güçlendirilmesinin geliştirilmesine katkı verileceği duyuruldu. Daha huzurlu, barış dolu ve güvenli bir dünya inşa etmek için işbirliği vurgulanan bildiride, iklim değişikliği ve temiz enerji konularında birlikte çalışma kararı alındığı açıklandı.”
Trump kendinden önceki yöneticileri de suçlarken, dünyada oluşan genel kanaate ve gerçeklere inat, diğer ülkelerin ABD'nin çıkarlarının aksine işler yaptıklarını ve bundan sonra bu dengesiz ticarete izin vermeyeceğini söylüyordu.
Macron'un, Tayyib Erdoğan'ın “dünya 5'ten büyüktür” sözünü hatırlatan sözleri, ABD ile AB arasındaki derin krizin manşeti olarak hep hatırlanacak..
Bu kriz sadece ABD-AB krizi değil, Kapitalizmin krizidir. Bu kriz, 2. Dünya savaşı sonrası oluşturulan “Uluslararası düzen”in krizidir. Bu kriz dünya derin devletinin krizidir.
Bu kriz daha da derinleşecek olursa, bu aslında G7'lerin içindeki Kanada, Almanya ve Japonya için “Bağımsız bir devlet olma” fırsatı da sunabilir. Bu denklemde, en rahat ülke İtalya gibi gözükse de, İtalya ekonomik ve siyasi açıdan bir krizin içinde. Yine de krizin anahtarı İngiltere, Fransa ve İtalya'da. Tabii burada da sormak gerek 1 İki'den mi, İki 1'den mi büyük!
Ben de derim ki, dünya 5'ten büyüktür. Allahuekber! Selâm ve dua ile.