Bir CHP'li sandık müşahidinin itiraflarına dün kaldığımız yerden devam edelim..
Aslında daha yazacak çok şey var. Allah Tayyib Erdoğan'a (Ve tabii bize, nimet verdiklerine de, gazaba uğrayacak olan müstekbir, muhteris, fasıklara değil. Aksine dilerim Rabbim onların işlerini sarp dağlara sardırsın) sabır, güç, cesaret versin. Anlayışını kesin, sözlerini etkili, ömrünü bereketli kılsın.
Zor bir süreçten geçiyoruz. Dilerim bazı kararları verme konusunda aceleye getirilmez ve geç de kalınmaz.
Erdoğan Ankara'da Balkon konuşmasına çıkarken yalnızdı. İnşallah sağındaki, solundaki, önündeki, arkasındaki, çevresindeki, köşe başlarındakini yeniden gözden geçirir. Siyaset güven müessesesi değil, denetim müessesesidir. Babanıza da kontrol etmeden güvenmeyeceksiniz!
“Genel olarak tüm AK Parti kitlesi bu şekilde. Gençler kadın - erkek demeden kapı kapı geziyorlar. İnsanlarla nerede karşılaşsalar hal hatır soruyorlar, birbirlerinden haberdarlar, birbirlerini gözlüyorlar ve reislerinin etrafında kenetlenmişler. Bunu bir dava olarak görüyorlar. Ekonomik olarak onlar da hepimiz gibi zorluk yaşasalar da psikolojik ve ruhsal olarak yani ülkenin sosyolojisi içinde kendilerini güvende ve huzurlu hissediyorlar. İşte bu işin püf noktası bu, (…) bu. bu insanlar patates 20 lira da olsa mazot 40 lirayı da bulsa, açlarından geberseler de Tayyip Erdoğan›dan vaz - geç - mez - ler. CHP'lilerin anlamadığı şey bu. Aslında anlamaları gerekir ama anlayamıyorlar. Bu insanlar menkıbelerle, dini hikayelerle, kıssalarla büyümüş ve bunlardan beslenen insanlar. “Gerekirse taş kaynatıp yeriz, ağaçları bile kemiririz yeter ki İslam'ın Sancak- ı Şerifi yerlere düşmesin” gibi mit'sel ve epik bir hissiyatla siyasete sahip çıkıyorlar. O lüks saray da bunların gözüne batmıyor. İktidarlarının bir şiarı, abidesi olarak görüyorlar. Sarayı lüks ve debdebe olarak değil ihtişam ve görkem olarak görüyorlar. Sandık kurulundaki CHP'li kadın görevli arkadaşla arada konuşuyordum. “AKP'liler tamamen almış bu beldeyi, her yerdeler valla” dedim. “Ay evet ya” dedi. “O yüzden gitmek istiyorum buradan. her yer çarşaflı doldu, evimi satıp Çanakkale'den bir yazlık alacağım oraya göçeceğim, dayanamıyorum artık” dedi. İşte kafa bu, zihniyet bu, tavır bu, tutum bu. Bu kafa Türkiye'de bin yıl da geçse iktidar olamaz, başa geçemez. Gidelim hepimiz, gidelim (…)un yerinden. Gidip o seçim haritalarının en batısındaki, daracık kırmızı şeritlere doluşalım. Ama ne var biliyor musunuz? sizin gibi (…) aciz insanlarla bir arada yaşamak ayrı dert, dincilerle yaşamak ayrı dert. Şaşırdım kaldım (…) şaşırdım kaldım. Ne (…) yiyeceğiz bilmiyorum.
Bu seçimin arka bahçesinde neler dönüyor bilmiyorum. Derinlerde bizim göremediğimiz yerlerde rasyonel aklın ve zahiri gerçeklerin ötesinde bir şeyler mi oldu onu da bilmiyorum.
Ama koskoca bir partinin sözcülerinin yan yana dizilip boy göstererek; “Anadolu Ajansı'nın verileri gerçek değil, YSK'nın neticelerini bekliyoruz” demesi beni deli ediyor. Bu YSK'yı biz aylardır meydanlarda karalamadık mı? YSK'ya küfürler etmedik mi? Şimdi birden güvenilir ve bel bağladığımız kurum mu oldu?
Bakın şunu anlarım; Anadolu Ajansı'nın sandıklar açılır açılmaz AKP'nin oylarının yüksek olduğu yerlerin verilerini girip algılarımızla oynamasını, bizim moralimizi bozmak istemelerini, kendi kitlelerine zafer psikolojisi yaratmak istemelerini anlarım. Ama “aslolan Anadolu Ajansı değil YSK sonuçlarıdır ve YSK henüz sandıkların bilmem kaçını ancak açtı” vs gibi şeyler ancak zırvalıktır. “Torbaların başında bekleyin” demek zırvalıktır. YSK (…) “sonuç uydurmaz, talimatla seçim kazandırmaz” demiyorum bakın. Ama burada dönen tartışmalar o kadar geri zekalıca ve rasyoneliteden uzak ki. Ulan kaç sandık var atıyorum; 180 bin değil mi? senin 180 bin sandığın her birinde görevlin var mı var. Sandıklar saat 5'te açıldıktan sonra her partiden en az 10 kişi sandık başında oyların sayımını izliyor mu izliyor. Yaklaşık 2 saat sonra oylar herkesin gözü önünde sayılıp tutanaklara yazılıyor mu yazılıyor. İşte o tutanaklardan isteyen kişi, kurum, ajans alabiliyor mu? Evet! Yani sandık açıldığından aşağı yukarı iki saat sonra, haydi yerel saatler, doğu - batı farkı ve sandık kurulundakilerin mahareti falan filan, farklarını hesaba katarsak en geç ama en geç gece saat 10'da tüm partiler hangi sandıkta kaç oy almışlar net ve tartışmasız olarak bilirler. Bitti (…) bitti ya!
Daha ne kafa (…)sunuz. Yok YSK yok bilmem ne! Ulan “açılan sandık demek, o sandıktaki oyların sayıldığı anlamına gelmiyormuş” diye onlarca entry okudum, inanılır gibi değil. Oğlum harbiden salak mısınız ya siz? Ne yani “açılan sandık” demek; sandığın üzerindeki mühürlü ipin sökülmesi mi demek? Evet beyler şu anda sandığı açtık, bunu tutanağa yazalım ve Anadolu Ajansına bildirelim. Türkiye'de sandıkların % 60'ı açıldı, yani bu demek oluyor ki sandıkların kapağı açıldı henüz sayma falan yok (!) açılan sandık sayısından bunu mu anlıyorsunuz gerçekten?! Ulan böyle bir geri zekalılık nasıl olur, aklım hafsalam almıyor. Bunlar da sözde bu ülkenin genç, enerjik, zeki muhalif kitlesi. Sizin ben olmayan beyninizi (…). İnsanlar sizinle dalga geçiyor, bizi el aleme rezil ettiniz (…) dangalak sürüleri. “Sandıkların açılması” demek “o sandıktaki oyların sayılmış olması” demek geri zekalı sığır! Bir kere sadece bir kere “kaybettik” de ve üstüne düşün. Hatalarını, eksiklerini, yanlışlarını, ihmallerin, düşün.
Ulan korkunç derecede klişesiniz (…) (…) ya. Sizin yaptığınız yapacağınız muhalefeti (…) ben. Partilisi ayrı mal, “ekşi”cisi ayrı, özgürlükçüsü ayrı. Sizin gibi salaklar yüzünden hayatımız İmam Hatip mezunu kırpık bıyıklılar tarafından senelerdir (…) (…) yerinde.”
Kaynak: ekşisözlük/25.06.2018 08:35 ~ 09:02 diariamente
Bunların hali pür melali ortada. Ne hayaller kurmuşlardı. Sadece FETÖ'cüler değil, PKK'lısı, liberali, solcusu, hepsi aynı. Ve bir türlü gerçeği görmek, kabul etmek istemiyorlar.
“Demokrasi %52” demek değil”. Tamam, peki %48 demek mi? 48, 52'den büyük mü?.
Siyaset yeni sıcak, fırtınalı bir sürece giriyor. Hiç hesapta olmayacak işler devreye girecek. Bir başka hesaplaşma gündeme gelecek. İyi mi olur, bilmem. Bu süreci, kimin nasıl yöneteceğine bağlı. Belki de memleket ölçeğinde bir arınma için bir fırsata dönüşebilir.
Sonuçta imtihan oluyoruz. Haram yiyenlerin, havada, karada, denizde, memlekette, memleket dışında har vurup harman savuran, aileden, aile dışından haramzade, sinsi, ahlaksız, doymak bilmeyen, müstekbir birileri düşünsün. Haram yiyenlere yediklerinin kusturulacağı bir sürece doğru gidiyor ülke.
CHP'li sandık müşahidinin gördüğü, o çalışkan, dürüst, akıllı, cesur insanlara selam olsun. Birileri arı gibi çalışırken, onlar ötekileri kıskandırırken helale haram katan, içimizde köşe başlarını tutmuş ahmaklar, fasıklar, giderek münafıklaşan bu içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahım! İnşallah geceler aydınlanacak ve düze çıkacağız. Ve o içimizdeki birilerinden bazıları da, “kalpleri mühürlenmeden” belki tevbe eder de vazgeçerler. Selâm ve dua ile.