15 Temmuz yaklaşırken gündem yine FETÖ.. Bir yandan operasyonlar devam ediyor, öte yandan ilginç, garip açıklamalar..
Yok efendim, FETÖ'nün bir ayağı siyasetmiş, diğer ayağı ticaret, 3 ayağı ibadet. 4. ayağı ise eğitim. Siyasete girmemeliymiş, Ticarette hadi neyse de, ibadet ayağına ve eğitim ayağına bir itirazları yokmuş.
Ne oluyoruz beyler. “Bu din benim dinim değil” hemen söyleyeyim. Öyle bir din İslam dini değil. O Amerikano İslam'dır. O “Dine karşı bir din”dir. Asıl fitne de o noktada gizlidir. O okullar deseniz bu dinin misyoner mektepleridir. Ayrıca Truva atları, ağuyu içine gizledikleri bal!
Soruları çal, Anadolu'dan zeki çocukları topla, oltaya yem olarak tak, “Altın nesil” filan de, soruları çal, onları biyonik robotlar haline getir, bunun adı da eğitim hizmeti olsun! Yok böyle bir şey.
AK Parti'yi fabrika ayarlarına döndürme iddiası, FETÖ kuşatması, BOP projesinin taşeronu yapma planlarının bir parçasıdır. Bunu söyleyenlerin dilinin altında yatan asıl gerçek de FETÖ siyasetten elini çeksin, AK Parti aynı idealin siyasi taşeronu olsun, kaldığımız yerde devam edelim. Hayır! Asla..
Bunların ticaretinin kaynağını biliyoruz: Gasb, vurgun, siyasi taşeronluk, manipülasyon, kamu kaynaklarının hortumlanması, hırsızlık vs..
FETÖ'nün ticareti de, ibadeti de, siyaseti de gayrimeşrudur. İşimizdeki cahiller, hainler, menfaatperestler 15 Temmuz'un yıldönümünde sanki iş üzerindeymişler gibi bir hava var. Öncelikle de AK Parti içindeki AKP'liler tasfiye edilmeden bu şebekenin sesi ve nefesi, hevesi kesilmeyecek. Durmayacaklar, Mor beyin, diyecekler, davaları sulandıracaklar, suçsuzları suçlu ilan edip, suçluları bunların arasına katıp kurtarmaya çalışacaklar. Her yolu deneyecekler.
“17/25'den sonra ben hareketten ayrıldım. Zaten ben işin ibadet boyutundaydım” diyenler de, “din büyüklerini İlah ve Rab edinmekten dolayı” eğer, bu Amerikano İslam'ın Kripto elemanı iseler “tecdidi iman”, yok, sempatizanı iseler “Tevbe-i Nasuha” etmedilerse hâlâ risk altındalar ve her zaman yeni bir fitnenin taşıyıcısı olmaya hazırdırlar demektir.
15 Temmuz direnişini övmek, hainleri lanetlemekten ibaret bir anma eksik kalır.. Şimdiden bu konuyu düşünelim. Anlamaya çalışalım. Ve bu vesile ile darbenin 2. Yılının sonuna geldiğimiz böyle bir zamanda, yargılamalar devam ederken, bütün bu zaman içinde olup bitenleri bir daha gözden geçirelim derim. Adamlar hâlâ içimizdeler ki operasyonlar devam ediyor. Siyaset, media, iş dünyası, belediyeler, bürokrasideki FETÖ'cülerin birçoğu hâlâ yerlerini koruyorlar.. Suçsuzları topluyorlar, suçlular yerlerinde! Öksüz'ü yakalama görevi bir başka FETÖ'cüye veriliyor! Yüzlerce operasyon yapıyor bu adam, sonuç fiyasko. Bütün bu işlerin bir oyalama olduğu yeni anlaşılıyor. Adamın eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil. Neyse, Beştepe'deki yeniden yapılanmayla ilgili FETÖ ile mücadele konusunda güzel bir haber geldi. Bu iş tek elden yönetilecek, yurtiçindeki ve yurtdışındaki çalışmalar tek elden oryante, senkronize ve optimize edilecekmiş. Çok geç kalındı ama, zararın neresinden dönülürse kârdır.
Ben tam bu satırları yazarken, şu haber düştü ekrana: Fetullahçı Terör Örgütü bünyesindeki mahrem imamlarla ankesörlü telefonlar üzerinden irtibat kurdukları belirlenen çoğu muvazzaf 271 askere yönelik 48 ilde operasyon başlatıldı. Dahası, OHAL bitmeden kapsamlı bir KHK çıkarılacak. Son KHK ile TSK, Emniyet ve diğer devlet kurumlarından sayısı 10 bini aşan FETÖ ihraçlarının olması bekleniyor.
Bu arada bakıyorum da sosyal mediada birileri, son seçimdeki AK Parti'nin oy kaybını, ittifak içinde “fark etmez” diye yanlışlıkla basılmış oylar gibi göstermeye çalışıyor. Yani derin milletin o açık uyarısını görmezden gelmeye, üstünü örtmeye çalışıyor. Erdoğan'ın ilk gün gördüğü ve anladığı, ferasetle ifade ettiği gerçeğin sulandırılmasına izin vermemek gerek. Sonra millet aynı uyarısını, işmardan anlamayanlar için daha açık yapar.
Önceki gün Başbağlar'ın yıldönümü idi. Saldırganlar yakalandı. CHP'li Seyfi Oktay tamamını bıraktırıyor. Şimdi de Kılıçdaroğlu kınama mesajı yayınlıyor. Bu işlerin gerçeği ne zaman ortaya çıkacak. Yapanın yanına kâr kalmayacak, suçlular cezalandırılacak.
Sahi, Bülent Arınç'a suikast iddiası neyin nesi idi. İki kamyon el bombası, kozmik oda hikayesi..
Eşref Bitlis'i kim öldürdü. Muhsin Yazıcıoğlu'nu, Bahriye Üçok'u, Hablemitoğlu'nu, Uğur Mumcu'yu, Hırant Dink'i, Cem Ersever'i kim vurdu!
Biz bu işleri konuşurken dün, Hilafetin Osmanoğullarına geçişinin 501.yıldönümü idi. 6 Temmuz 1517'de Emaneti Mukaddese Mısır'dan İstanbul'a getirildi. Emaneti Mukaddesenin son bölümü daha sonra Medine Müdafii Fahreddin Paşa İstanbul'a göndermişti, Filistin bozgunundan sonra. Gel gör, bizde sanatçı geçinen birileri Medine'ye dil uzatıyor ahlaksızca, dinden, tarihten, medeniyetten habersiz!.
Birileri yazmış: “Bir ülkede iç karışıklık ve kaos çıkarılmak isteniyorsa o ülkede çocuk kaçırma, öldürme ve çocuk tecavüzcü eylemleri, kadınlara tecavüz ve öldürme eylemleri yükselişe geçer”miş. Patates soğan, dolar fiyatları yükselir, terör eylemleri artar, grevler yaygınlaşır. Birçok şeyi yaşayarak öğrendik.
Sosyal mediada bütün gün şöyle bir mesaj döndü, dolaştı: Kilisede 4550 çocuğa tecavüz edildi Vatikan 835 milyon dolar tazminat ödedi, Almanya'da 10.000'e yakın çocuk kayıp. Peki bu haberlerden yola çıkarak bir tek Hristiyan Papaya, Vatikan'a, Rahiplere, Rahibelere, Katolikliğe hakaret etti mi? Hatırlarsanız Papa 16. Benekdikt bu iddialar sebebi ile istifa etmişti.
Görünen o ki, birileri iş üzerinde. Her taraftan birden saldırıyorlar.. Birileri seçimlerde umduğunu bulamayınca başka bir yola başvurdu. Bundan sonrası için de herkesin dikkatli olması gerekiyor.
Bir kısım insanımız hem “Müslümanım” der, hem şeriata karşıdır, dini irtica olarak görür. Ezan susmasın diye Kurtuluş savaşı verir, Hilafet merkezi düşmesin diye Cihad-ı Ekberi savunur ama sonra gelir ezan yasaklanır, makamı hilafet kaldırılır. Çanakkale'de, Kurtuluş savaşında “ezan susmasın” diye “gavur”la savaşıyorsun, memlekete dönüyorsun, deden şapka giymiyor diye asılıyor! Din kültürü dersinde hocan “İçki haramdır” diyor, başbakanın çıkıp bir şiir yazıyor, “Rakıyı içince anlarsın Yunanla kardeş olduğunu” diyor. Bir derste Sütçü İmam'ın Fransızlara karşı çarşafı nasıl müdafaa ettiğini dinliyorsun, öbür derste başörtüsünün irticanın bayrağı olduğunu anlatıyorlar sana. İmam hatipte “Men teşebbehe” hadisi öğretilir, Öğretmen okulunda, Çağdaş olmak için “Arabın gelenek ve yavelerinden kurtulmak” gerektiği anlatılır. Aklı karışık 68 kuşağı böyle bir kuşaktı. Onların eğittiği nesiller bugün hâlâ aramızdalar. İnşallah Cumhuriyetin 3. Evresinde bu kamburlardan kurtulur ülkem ve halkım. Selâm ve dua ile.