Dolar

32,5825

Euro

35,0539

Altın

2.458,73

Bist

9.820,04

AB Bakani ve Basmuzakereci Bozkir:

AB Bakani ve Basmuzakereci Bozkir:

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-02-25 16:45:41

AB Bakani ve Basmuzakereci Bozkir:
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, AB ülkelerinin mültecilere yönelik ikazlarını dikkate almadığını ifade ederek, "AB ülkelerinde illegal göçün milyonu aşması üzerine alarm çanları çalmaya başladı. Ne yapacağını bilememek, sıkıntıları panik havası içinde çözmeye çalışmak, sağlıklı ortamda alınacak kararların alınmaması nedeniyle bugünlere gelindi" dedi.

Bozkır, Beykoz'daki Türk-Alman Üniversitesini ziyaret etti. Rektör Prof. Dr. Halil Akkanat ve Türk-Alman Üniversitesi Alman Koordinatörü Prof. Dr. İzzet Furgaç ile görüşen Bozkır, daha sonra Türkiye'nin, AB üyeliği için yapılan girişimleri, gelinen nokta ve yapılacak çalışmalar hakkında öğrencilere bilgi verdi.

AB üyeliğine başvuru tarihinden bugüne Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını ve önemli kazanımlar elde ettiğini anlatan Bozkır, bütün şartların yerine getirilmesi halinde Türkiye'nin üye yapılmamasının yanlış bir karar olacağını aktardı.

Suriye'de yaşanan terör ve savaş durumu nedeniyle mülteci konumuna düşen kişilere kucak açan Türkiye'nin, diğer ülkelere insanlık dersi verdiğini vurgulayan Bozkır, Türkiye'nin hudutlarını tarihi boyunca zor durumda olan insanlara açtığını söyledi.

AB ülkelerine 3,4 yıldır, "Biz insaniyet namına bunu yaptık ve bir süre sonra öyle bir noktaya gelecek ki, tablo farklı olacak. Her depremin artçı sarsıntıları, artçı depremleri vardır. Büyük depremden sonra tsunami tehlikesi vardır. İllegal göç adeta bir tsunami gibi olacaktır. Bir müddet sonra Avrupayı vuracaktır" şeklinde uyardıklarını ifade eden Bozkır, mülteci sorununu sadece belirli ülkelerin çözmesi veya mültecilere bazı ülkelerin kapılarını açmasını beklemenin sorunu daha büyük hale getireceğini kaydetti.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, mülteci sorunun birlikte çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İllegal göçün milyonları aşması halinde sadece bu sorunla Türkiye'deki kampları methederek, sadece Türkiye'nin, Ürdün'ün ve Lübnan'ın bu sorunun üstesinden geleceğini zannederek hareket edemezsiniz. Gelin bu sorunun köklerine kadar gidelim. Sorunu birlikte çözmeye çalışalım, sorunun büyümemesini sağlayalım. Sürekli yaptığımız ikazları AB dikkate almadı. AB ülkelerinde illegal göçün milyonu aşması üzerine alarm çanları çalmaya başladı. Ne yapacağını bilememek, sıkıntıları panik havası içinde çözmeye çalışmak, sağlıklı ortamda alınacak kararların alınmaması nedeniyle bu günlere gelindi. Sadece göç dalgasında değil, terör konusunda da haklı çıktık. Türkiye ne kadar terör varsa hepsiyle ayrı ayrı bir mücadele etmiş bir ülke. AB ülkelerinin 'şu terör örgütü bana zarar veremez, ona dokunmayayım', 'bu bana biraz zarar verir, ona azıcık dokunayım', 'bu hiç zarar vermez, ona dokunmayayım', 'bu zarar verir onunla mücadele edeyim' dediler. Terör öyle bir şey ki, aynı kaynaktan büyür, aynı organizasyon şemaları içinde çalışır, hemen hemen aynıdır ve silah kaynakları aynıdır. 'Bu ayrımı yaparsanız terör tsunamisi de Avrupa'yı vurur' dedik ve bunu da dikkate almadılar. Sonra bunda da haklı çıktık."

Volkan Bozkır, AB ülkelerinin yaşanan göç dalgalarının ardından panik havasına kapıldıklarını ifade etti. AB'nin "size bir miktar para verelim, göç sorunu bitsin gitsin" yaklaşımında olduğunu anlatan Bozkır, şunları kaydetti:

"Biz 'Burası Türkiye Cumhuriyeti, bizim paraya ihtiyacımız yok' dedik. 'Eğer sorunu çözeceksek birlikte çözelim. AB üye olmak için çaba sarf eden ülkeyiz, aile içinde olduğumuzu hissettirirseniz, çok daha kolay çözeriz, önce birbirimizi anlayalım.' Türkiye'nin bu tavrının ardından bakış açıları değişti. 11 yıldır çağırılmadığımız zirve toplantılarına çağrılmaya başlandık. Zirve toplantıların birincisi yapıldı, şimdi ikinci yapılacak. Bunlar önemli aşamalardır. Kıbrıs sorunu da çözülürse AB'de 13 fasıl daha açılabilir ve bütün fasılları iki ay içinde açacak konumdayız. AB müzakerelerinde önemli ilerleme var. Türkiye bakımından bu ilişkinin iki taraf için de yararlı olacağını bildiğimiz ve öyle olduğunu düşündüğümüz için üzerimize düşeni yapıyoruz. Karşılıklı olarak bu çerçevede yürüyoruz."

- Türkiye'nin AB üyeliği

AB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, bir öğrencinin "Peki yapılanlara rağmen Türkiye, AB'ye yine alınmazsa ne olur?" sorusuna şu karşılığı verdi:

"Türkiye Gümrük Birliği'ni güncellemiş, 300 milyar dolar ihracat hacmine ulaşmış. Vizeler kalkmış, Türkiye bütün fasılları Türkiye'de kapatmış ve AB'nin müktesebatına ulaşmış. Türkiye bugün 820 milyar dolarlık milli gelire sahip. İnşallah 2023'te 2 trilyon dolarlık milli gelire ulaşacak. Bugün 11 bin 500 dolar kişi başı gelire sahip, 2023'te 25 bin dolara ulaşacak kişi başı milli gelir. 500 milyar dolar ihracatımız olacak ve daha da güçlenecek. 186 üniversitemizdeki eğitimle daha yetenekli, daha iyi bir yetişmiş genç nüfusa sahip olacağız ve bütün bunları yaparken, AB bizi üye yapmayacak. Ben bunun mümkün olmayacağını düşünüyorum. Ben, AB'nin böyle bir lüksü olmadığını düşünüyorum. Biz hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Yeniden bir 50 yıl, 40 yıl bekleyecek bir durumumuzun olmadığını da ifade ediyoruz. Bunun aksine yanlış bir karar alınırsa Türkiye'nin bir kaybı olmayacağını düşünüyorum. Yanlış kararı alan tarafta bununla ilgili olarak sonuçlara katlanacaktır."

Bir öğrencinin, "Avrupa'da İslam karşıtlarının artması ve terör örgütlerinin Müslümanları kullanması veya İslam ile terör örgütlerinin bağdaştırılmak istenmesi Türkiye'nin AB'ye üyeliğine etkisini nasıl olur?" sorusu üzerine Bozkır, şunları söyledi:

"AB'nin Hristiyan kulübü olduğunu ifade eden bir çok insan vardır. Fakat günümüz şartlarında AB'nin Hristiyan kulübü olma lüksü bugünün şartlarında kalmamıştır, şayet varsa. Anayasa'ya konulan madde gereği zaten hukuken veya siyaseten böyle kulüp denilmesi mümkün değil. Ama ifade edenler olabilir. Günümüz şartlarında en büyük sorun, AB içinde öteki kavramının azaltılması ve tamamen yok edilmesi gerekiyor. Etnik, kültürel, kıyafet, din, dil ayrımı yapar, insanlar içinde ötekileştirme yaparsa AB, bugün karşı karşıya olunan sosyal sorunların üstesinden gelinmesi mümkün değildir. Terörün kaynağı da öteki kesimlerden oluşmakta. Yani siz toplumdaki kişileri ötekileştirirseniz sorun büyür. Ötekileştirme kaldırılırsa sorun çözülür. Biz Türkiye'de bunu büyük ölçüde kaldırdık. İnsanların dini, dili, ırkı, kıyafeti, kültürel yaşantısı ne olursa olsun ötekileştirmedik. Biz hiç bir zaman her denilene de 'evet' demedik. Biz bütün tarihimizden, kültürel birikimimizden, inançlarımızdan vazgeçelim ve üye olalım noktasında da olmadık. Müzakereleri de bu şekilde yürüttük. Türkiye gibi yürüttük. AB ilişkisi eşitlikler üstüne olmuştur. Bir öğretmen-öğrenci, amir-memur ilişkisi değildir. 'Rapor yazayım ve o rapor tamamen doğru sen al o raporu uygula' demek de mümkün değil. O raporda yazıldı diye olayların gerçek kabul edilmesi kabul edilemez. Ortak kağıdımızın olması gerektiğini dile getirdik."

Haber Ara