Dolar

32,2662

Euro

34,7214

Altın

2.400,58

Bist

10.336,50

29 polisin yargıladığı davanın görülmesine devam ediliyor

Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da görev yerine gitmedikleri ve halkın direncini kırdıkları iddia edilen 29 polisin yargıladığı davanın görülmesine devam ediliyor.

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-12-28 15:12:46

29 polisin yargıladığı davanın görülmesine devam ediliyor

İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun karşısında bulunan mahkeme salonunda görülmesine dün başlanan davanın ikinci günündeki duruşmaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı korumak üzere Tarabya'daki Huber Köşkü'ne gitmeleri yönündeki talimata uymayan polislerin de aralarında olduğu 24'ü tutuklu, 26 sanık ile avukatları katıldı.

Tutuklu sanıklardan, suçlamaları kabul etmeyen Adil Tiftik savunmasında, Sarıyer Koruma Büro Amirliğinde görev yaptığını, 15 Temmuz günü sabah çalıştığını, mesaisinin ardından eve gittiğini belirterek akşam saat 21.00 civarında televizyonda bir hareketlilik olduğunu gördüğünü anlattı.

Sanık Tiftik, televizyonda gördüklerine önce anlam veremediğini ifade ederek, savunmasına şöyle devam etti:

''Saat 22.00 civarında WhatsApp amirler grubumuzdan müdür yardımcımız 'Amirler beni arasın' diye mesaj attı. Aradım, 15 saniye görüştük. 'Galiba darbe oluyor, personeline sahip çık' dedi. Şok olduk, anlam veremedik. Televizyonlardan takibe başladık. Çocuğum engellidir benim, daha önce ateşi 40'a çıktığı için yoğun bakımda kaldı. Rahatsızlığı da devam ediyordu. Arayan büro amirlerine 'Duyarlı olun, çelik yeleklerinizi giyin' şeklinde talimatlar verdim. Gece boyunca tarafıma herhangi bir talimat verilmedi. Çocuğumun hastalığını bildikleri için. Sabah saat 05.00-06.00 gibi çocuğumun rahatsızlığı hafifledi. İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittim. Arkadaşlarla 2 saat durumu değerlendirdik, o gün izinli olmama rağmen kendim gittim. Sabah 08.00'de Huber Köşkü'ne görevlendirildim. Gittim, gece geç saatlere kadar kaldım. Hiçbir yere ayrılmadım, görevimi yaptım."

''Askerler gelirse, direnmeyin, silahlarınızı teslim edin'' şeklinde bir cümle kullandığı yönündeki iddialar için ise sanık Tiftik, "İfade sahipleri bunu benden duymadı. Herkes birbirinden duymuş." diyerek, iddiaları reddetti.

Duruşmada sanıklar savunmalarını yapmaya devam ediyor.

Bu arada davanın görüldüğü duruşma salonun çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındığı görüldü.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Evliya Çalışkan'ın hazırladığı 59 sayfalık iddianamede, çeşitli rütbelerde ve birimlerde görevli 29 sanık polis yer alırken, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi anlatılıyor.

Darbe teşebbüsünü durdurmak için başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne direnilmesi ve karşı konulması şeklindeki çağrı yaptığı belirtilen iddianamede, bu çağrılara ve tüm ilgili amirlerin talimatlarına rağmen, sanık polislerin ya göreve gelmedikleri ya da darbe girişimine direnen arkadaşlarını ve vatandaşları vazgeçirmeye çalıştıkları ifade ediliyor.

İddianamede, bazı emniyet mensuplarının örgüte yardım etmenin ötesinde, ülkenin geleceğine ve yaptığı göreve ihanet ettiğine vurgu yapılarak, "Doğru zamanda doğru yerde bulunan tek bir kişinin, dik bir duruşun, yerinde söylenen cesur bir sözün ve hepsinden önemlisi doğru ve yerinde kullanılan tek bir kurşunun ülkenin kaderini çizdiği, kadınların kucaklarında çocuklarıyla kendilerini tanklara, bombalara siper ettiği, erkeklerin kendini tankların önüne attığı, yaşlısı genci, kadını erkeği velhasıl toplumun her kesiminden vatandaşın yoksunluklar içinde adeta yalın el çıplak ayak terör örgütüne kahramanlık ve direniş dersi verdiği bir ortamda, TSK dışında devletin elindeki tek meşru silahlı güç olan emniyet teşkilatına mensup bir kısım personelin, çeşitli bahanelerle görev yerine gelmemek, terör örgütüne direnmemek, terör örgütüne direnen vatandaş ve kolluk görevlilerinin şevk ve cesaretini kırmak için mesaj, söz ve davranışlarıyla bozgunculuk yapmak türü eylemlerde bulunmuşlardır." ifadesine yer veriliyor.

Sanıkların, vatandaşların darbeci askerlere müdahale etmek için yardım isteklerine karşılık vermedikleri gibi, polis memurlarına içeride kalıp direnmeden teslim olmaları konusunda uyarıda bulundukları ifade edilen iddianamede, sanıkların bu şekilde terör örgütü lehine bozgunculuk yaptıkları belirtiliyor.

İddianamede, darbe girişimi gecesi Özel Harekat Müdürünün saat 22.30 sıralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere Huber Köşkü'ne tim sevk edilmesini istediği kaydedilerek, Havacılık Şube Müdürü Mehmet Kurt'un, sanık polis Ender Küçükağ ile pilot Mehmet Barış Aktaş'ı helikopterle Özel Harekat timini Huber Köşkü'ne götürmek üzere görevlendirdiği ancak sanıkların, "Özel Harekatçıları oraya götürürsek bu darbeciler bizi asar." diyerek talimata karşı çıktığı anlatılıyor.

İddianamede, sanıkların talimata uymamaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı korumak üzere çıkan ekiplerin, helikopter yerine neredeyse tamamı kapalı olan karayoluyla Huber Köşkü'ne gitmek zorunda kaldığı aktarılıyor.

Haber Ara