Dolar

32,5839

Euro

35,0281

Altın

2.461,49

Bist

9.883,44

1864 soykırımını unutmadık!

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-05-27 18:14:05

1864 soykırımını unutmadık!

Kafkasya sıra dağları, Kuban ve Terek nehirleri boyunca uzanıp Karadenize ulaşan geniş Kafkasya toprakları, Rusya'nın daima iştahını kabartmıştır.

Özellikle Kuzey Kafkasya'ya egemen olmak, buradan İran ve Osmanlı topraklarına geçerek sıcak denizlere ulaşmak en büyük sevdasıydı Rusyanın.

Nitekim bu uğurda Kafkasya halkını ezip geçmeye kararlıydı..

19.Yüzyılın ortalarına gelindiğinde Rus ordularının Kuzey Kafkasyayı işgali, yerleşim yerleri ve koloniler kurması nedeni ile bu eşsiz topraklar önemli ölçüde azalmay başlamıştı.

Çarizim askeri yollarla Adigeleri Kafkasyadaki diğer tüm halkları sıkı çembere alıyor direnen halk geri çekilmek zorunda kalıncada onları boşalttığı yerlere Kazak Stanitsalarını(köy)kuruyordu.

Gece baskınları düzenleyen Çarizm askerleri köy ve kasabaları ateşe vererek boşlatıyor buralara Rus kazaklarını yerleştiriyor koloniler kuruyordu.

Kafkasyanın geniş toprakları bu kolonist uygulamalar sonucu aşama aşama Rusya topraklarına dâhil ediliyordu.

Kafkasya halkaları kendilerini köleleştirmek isteyen ve topraklarının tamamını ele geçirmeyi hedefleyen Rus Çarizminin tüm acımasız politikalarına karşı direniyor, mücadele ediyordu.

Ki,tarihin tüm dönemlerinde Kafkasya halkalarının destansı direnişlerinin örneklerine rastlamak mümkündür.

Şeyh Şamilin direnişi,destansı kahramanlığı Kafkasya topraklarının savunulmasında yüzlerce yıl Ruslara kök söktürmüştür.

Neredeyse yüz yıl süren kanlı Rus-Çerkez savaşları bu direnişin en şanlı ama aynı zamanda en trajik örneklerinden birisidir.

Ancak Kafkas halkları sürdürdükleri özgürlük savaşını ne yazık ki yüz yıl sonra kaybetmiş, Şamilin esir alınmasından sonra direnişte önemli ölçüde kırılma yaşanmıştır.

Kafkasyalılar ordusu ve silahi ile kendilerine saldıran Rus güçleri karşısında artık dayanma gücünü kaybetmişlerdi.

Yüzyıl savaşlarından zaferle çıkan Rusya Kafkas halklarına iki seçenek sunmuştu. Ya Kuban Çukurovaları veya Osmanlı Toprakları.

İkinci seçenek için her şey çoktan hazırdır..

Aç ve çıplak yığınlar başta Taman, Tuapse, Anapa, Novorossiysk, Tsemez, Soçi, Adler, Sohum, Poti, Batum, limanları olmak üzere sayısız liman, iskele ve koyda kendilerini yeni yurtlarına götürecek tekneleri, gemileri bekliyorlardı.

İrili ufaklı gemilere, teknelere koyun sayar gibi seçilerek tıkıştırılan insanlar geride aile ve akrabalarını bırakmanın kederi ile yalvarıyor gözyaşı döküyordu.

Ama bu kimin umurundaydı. Nihayet “dağlılardan” kurtuluyor ve geniş arazilere tamamen sahip olma arzularına kavuşuyorlardı.

Kafkasya nüfusunun neredeyse yüzde yetmişi Osmanlı topraklarına ve üstelik trajik bir şekilde sürülüyordu.

Bu Elbette birden bire başlatılmış bir sürgün değildi. Yıllar öncesinden planlanmış ve aşama aşama uygulanmaktaydı.

İlk olarak 1861'de Besleyenlerin yerleşimleri işgal edilerek Osmanlı topraklarına sürüldü. Ardından devam eden işgal ve kuşatmalar sonucu tüm Çerkezler Osmanlı topraklarına göçe zorlandı.
1864 Yılına gelindiğinde artık Kafkasya'da son silah'da susmuştu.

Binlerce Kafkasyalı Osmanlı Topraklarına göç ettirilmek üzere zorla limanlara yığılmıştı. Kadınlar, çocuklar perişan erkekler çaresizdi.

Gemilere tepeleme ve rast gele bindirilen tükenmiş Kafkasyalıların binlercesi daha karaya ayak basamadan, binlercesi de varılan yerde salgın hastalıklardan dolayı yaşamlarını yitirmişlerdir.

Osmanlı toprakları bu kadar yoğun bir göçü hemen kaldırabilecek kapasitede ve hazırlıkta değildir. Geride ana yurtlarını, sevdiklerini bırakmış, yolculukta ailelerini kaybetmiş binlerce kişi Ayak basığı bu topraklarda şaşkın, yorgun ve bezgindir.

Hayatta kalabilenleri ise şimdi başka zorluklar beklemektedir.

Havası,iklimi,,dili farklı bu yeni ülkeye alışabilmek, buraya tutunabilmek hiçte kolay değildir. Keza bin bir zahmetle kendilerine yeni düzenler kurabilenler tabiri caizse “iğnenin deliğinden” geçeceklerdir.

Karınlarını doyurmak için köle tacirlerinin eline düşenler, evlatlarını satmak zorunda kalanlar…

Tüm bunlar yaşanan trajedinin ne boyutta olduğunun bir göstergesiydi.

Büyük Kafkasya sürgünü tarihin en karanlık ve feci sayfalarında biridir.

Mayıs 1968 tarihindeki bu büyük sürgünle birlikte Kafkasya halkalarının direnişleri kırılmış ve toprakları “Çerkezlerden” arındırılmıştır”.

Neresinden bakarsanız bakın 1864 sürgünü bir soykırım ve jenosittir.

Bunu unutmamız veya unutturmamız ise mümkün değildir..

 

Haber Ara