Dolar

32,6136

Euro

34,8107

Altın

2.493,99

Bist

9.524,59

Ordu siyasete mi dönüyor?

Al-monitor.com sitesinde yer alan 'Ordu siyasete mi dönüyor' adlı makalede, Türkiye'de ordunun siyasete müdahalesini ortaya çıkaracak şartların geliştiğinin bazı çevrelerce seslendirildiği ancak bu noktada ordunun nasıl bir tutum takındığını kaleme alınıyor.

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-02 17:10:55

Ordu siyasete mi dönüyor?

TİMETURK | HABER MERKEZİ

Türkiye'nin yakın tarihindeki siyasi akışa bakıldığında ordunun siyasete müdahalesi şartları hazırlayan üç temel gelişme ortaya çıkar: iç siyasetteki krizler, komşu ülkelerden kaynaklanan güvenlik tehditleri ve PKK ile askeri mücadele. Bütün bu gelişmeler günümüzde de yaşanıyor ve gerek ulusal gerekse yabancı medyada Türkiye'nin askeriyenin istediği bir duruma geldiği yazılmaya, konuşulmaya başladı.

Örneğin gazeteci ve akademisyen Halil Karaveli'ye göre ülkedeki kriz ortamı askerin yüzünü siyasete döndürdü ve AK Parti'nin Kürtlerle çözüm sürecine son vermesi ile silahlı kuvvetlere görev yüklenmiş oldu. Karaveli'ye göre hali hazırdaki ortamda ordu AK Parti'yi kontrol ediyor.

Yine bir gazeteci ve akademisyen olan Sezin Öney'e göre AK Parti ile ordu arasında karşılıklı faydaya dayanan bir ilişki bulunmakta. Öney'e göre siyaset üstü AK Parti-ordu koalisyonu şekillenmekte. Bu koalisyonun ortak düşmanı Kürt siyaseti ve sloganları da “Güçlü devlet, güçlü ulus ve güçlü ordu”.

Ordu gerçekten de iç siyasete başat aktör olarak dönecek mi ya da oluşmakta olan bir AK Parti-ordu koalisyonu var mı?

Bugüne kadar ordunun siyasete müdahalesine dair tarafsız ve akademik hiç bir çalışma bulunmamakta. Ekmekli General Oktay Bingöl'e göre ordunun siyasete dönüşü şu ana kadar ispatlanmamış bir algı. Bu algı ordusun siyaset dışında kalan en güçlü yapı olmasından ve halk nazarındaki prestijinin hiç olmadığı kadar güçlü olmasından kaynaklanıyor.

Emekli General Ahmet Yavuz Al Monitor'e yaptığı açıklamada önlerine gelen fırsatların ordunun geri döneceği anlamına gelemeyeceğini belirtti. Yavuz “Siyasete müdahale için fırsatların oluşmuş olması kadar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin buna ne kadar niyetli olduğu da önemlidir”dedi. Ona göre AK Parti'nin PKK ve Suriye siyaseti konularındaki yanlış politik duruşu askerin öne plana çıktığı söylentilerini beraberinde getirdi, çünkü ordu hâlâ liyakat sistemiyle çalışmakta.

Türkiye'deki sivil-ordu çalışmalarıyla bilinen Bilkent Üniversitesi öğretim görevlisi Zeki Sarıgil, ordunun siyasete müdahale etmek için çok sayıda şansı bulunmasına rağmen orduda bu yönde sistematik bir istek görmediğini söyledi. Sarıgil “İçinde bulunduğumuz ortamı askeriye sonrası vesayet olarak karakterize ediyorum. Gerek Kürtlerle çözüm sürecinde gerekse Suriye krizinde, sivil karar alıcılar ordunun uzmanlığına itibar etmediler. Ancak, ordu sivillerin hukuk ve demokratik normları nasıl kendi dilediklerince yorumladıklarını gördü. Bu durum da ordunun sivil siyasetine karşı güven sorunu oluşturdu. Ancak güven sorunu geçmişte olduğu gibi ordunun sivil siyasete doğrudan müdahalesine yol açaçak tabiatta değil” açıklamalarında bulundu.

Aslında, geçtiğimiz birkaç on yıla bakıldığında Türkiye'deki sivil-ordu ilişkilerinin demokratikleşmeye doğru değil de “sivil idarenin otoriterleşme”ye evrildiğini görülür. Bu otoriterleşme siyasi gücün askeriyeden sivil karar vericilerin eline geçmesi olarak tanımlanabilir. Bu otoriter eğilim yüzünden halkın savunma sanayindeki gelişmelerden ve savunma tedariki hakkında bilgilendirilmediğini ve meclis ve sivil toplum tarafından yeterince denetlenmediğini görüyoruz.

Sarıgil ayrıca asker sonrası vesayet döneminde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel faydacılığı ve askeri gerçekçiliğin sürekli çatışma haline olduğunu belirtti. 31 Ağustos 2014'te dönemin Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel'in sözleri unutulmamalı. Özel, AK Parti'nin Kürtlerle çözüm sürecine dair bomba etkisi yapan bir açıklama yapmıştı: Hükümetin yürüttüğü bir siyaset var. Çözüm sürecinin yol haritası hakkında bilgi sahibi değiliz. Bu konuya dahil değiliz.

Ordunun sahip olduğu gerçekçiliğinin AK Parti hükümetinin Suriye'ye askeri müdahalesi ve uçaşa yasak bölge yönündeki romantik idealizminin önündeki en etkili frenleme sistemi olduğunu biliyoruz.

AK Parti ile ordunun, silahlı kuvvetlere de sızdığı düşünülen Gülen cemaati taraftarlarının temizlenmesi noktasında da fikir birliği sergilemedikleri de billinmekte.

Son zamanlarda dikkat çekici olan ise yüksek rütbeli komutanların, siyasilerin taleplerine rağmen sivil yerleşimlerin bulunduğu bölgelere asker göndermeyi reddetmesi. Ordunun Erdoğan'a hayır diyeceği başka alanlar da mevcut: Ordu Suriye'deki gerçekçi duruşunu bozmadan siyasetin dışında kalmaya kararlı, ordu kademelerindeki Gülen taraftarlarını temizlemeyi reddetmesi ve NATO ve ABD ile yakın ilişkilerinin olması.

Sonuç olarak her ne kadar önüne sunulan imkanlar olsa da ordu şu anda sivil siyasete müdahale etmeye gönüllü değil. Peki bu gönülsüzlük ne kdar sürer? Bu Ankara siyasetçilerinin sağduyu ve mantığından çok orduya bağlı bir durum.

 

www.al-monitor.com sitesinde yer alan bu haber m Melahat Kemal tarafından TIMETURK için tercüme edilmiştir

Haber Ara