Dolar

32,4398

Euro

34,7333

Altın

2.440,94

Bist

9.926,44

Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz

Katar'ın Ankara Büyükelçisi Al-Şafi:- 'Bazı ülkelerin savunma harcamaları, Rusya gibi silah imalatı yapan nükleer güç sahibi ülkelerin harcamalarıyla neredeyse eşit olsa da güvenliklerini tehdit edecek bazı durumlarla tek başına baş edemezler. Müttefiki olan ülkelerden yardım talebinde bulunurlar bu da doğal bir şeydir. Fakat onlar (Söz konusu Arap ülkeleri) buna karşılık bizden Türkiye ile olan

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-07-03 03:13:06

Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz
Katar'ın Ankara Büyükelçisi Salim Mübarek Al Şafi, Katar'a abluka uygulayan ülkelerin taleplerinin mantıksız olduğunu söyledi.

Büyükelçi Al Şafi, AA muhabirine, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizle ilgili gelişmelerin yanı sıra Katar'da bulunan Türkiye'nin askeri üssü ve bölgesel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Abluka uygulayan ülkelerin Katar'daki Türk askeri üssünün kapatılmasını talep etmelerinin "mantıksız" olduğunu beliren Al Şafi, "Bazı ülkelerin savunma harcamaları, Rusya gibi silah imalatı yapan nükleer güç sahibi ülkelerin harcamalarıyla neredeyse eşit olsa da güvenliklerini tehdit edecek bazı durumlarla tek başına baş edemezler. Müttefiki olan ülkelerden yardım talebinde bulunurlar bu da doğal bir şeydir. Fakat onlar (Söz konusu Arap ülkeleri) buna karşılık bizden Türkiye ile olan savunma ilişkilerimizi kesmemizi talep ediyorlar. Doğal olarak da bu mantıksız bir durum." dedi.

- "Ortak savunma ilişkisi, iki ülkenin egemenliğiyle ilgili"

Katar ile Türkiye arasındaki ortak savunma ilişkisinde korkulacak hiçbir gerekçe olmadığını vurgulayan Al Şafi, buna ilişkin, "Bu, iki ülkenin egemenliğiyle ilgili bir durum. Bu konuda fırtına koparmaya gerek yok, yalnız kötü niyetli bazı bölge ülkeleri, Katar-Türkiye işbirliğini önlerinde engel olarak görüyorlarsa bilemeyiz, inşallah bu konuda yanılıyoruzdur." ifadesini kullandı.

Büyükelçi Al Şafi, Katar'ın hem bölgede hem de dünyadaki pek çok ülkeyle savunma alanında işbirliği yaptığını hatırlatarak, bu işbirliğinin Türkiye ile olmasında da bir sakınca görmediklerini, aksine bölgedeki koşulların bu konuda daha yoğun ve etkili bir işbirliğini zorunlu kıldığını bildirdi.

Türkiye ile ikili savunma işbirliğinin geçmiş senelere özelikle de 2014 yılında yapılan anlaşmaya dayandığına ve bunun ABD gibi diğer dost ülkelerle olan işbirliği kabilinden olduğuna işaret eden Al Şafi, Türkiye ile savunma alanında kurdukları işbirliğinin "çok iyi" olduğunu ancak daha büyük emelleri olan iki ülkenin işbirliğini geliştirmek ve pekiştirmek istediğini, bu amaçla da Katar'ın Savunmadan Sorumlu Devlet Bakanı Halid Bin El-Atiyye ile Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın yanı sıra resmi ve özel kurumların yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti.

- "ABD, abluka uygulayan ülkelerden uygulanabilir talepler istiyor"

ABD ile ilişkiler konusuna da değinen Al Şafi, krizin başında ABD yönetiminin tutumunda kafa karışıklığının olduğuna değinerek, "Şimdiki durum yavaş yavaş dengeli hale geldi. Şimdi de Washington yönetimi, abluka uygulayan ülkelerin prosedürlerine karşı çıkıyor, gerçekçi ve uygulanabilir talepte bulunulmasını istiyor ve krizin çözümü için Kuveyt'in arabuluculuğunun desteklenmesi ve müzakere çağrısı yapıyor." dedi.

Al Şafi, ABD'nin krize yönelik son tutumunun yanı sıra Fransa, Almanya, İngiltere, Japonya, Rusya, Pakistan ve Türkiye gibi büyük ülkelerin de Katar'la aynı tutumu sergilediğine dikkati çekerek, "Bu tutum, bize ablukayı dayatmaya çalışanların kendi kendilerini yavaş yavaş uluslararası toplumdan tecrit ettikleri anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Ülkesinin ABD ile ilişkilerinin güçlü ve sağlam olduğuna işaret eden Al Şafi, şu görüşlere yer verdi:

"Pek çok alanda köklü ortaklıklarımız var. Bunların en önemlisi terörle mücadele alanında. ABD yönetimindeki üst düzey yöneticiler, Katar'la olan stratejik ilişkileri ve ABD'nin Orta Doğu'daki en büyük askeri üssü konumundaki El-Udeyd Üssü kanalıyla DEAŞ'a karşı uluslararası koalisyona verdiğimiz desteği takdir ediyor.

Başka ülkeler vazgeçmiş ve ABD güçlerinden ülkelerini terk etmesini istemişken biz bu üsse sahip çıktık. Bu da bizim istenilen dürüstlükte ve istikrarlı bir ortak olduğumuzu gösterir. ABD yönetimi Katar'la ilişkileri övdü. ABD Savunma Bakanı James Mattis ve Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile görüşmelerinde de bu ifade edildi. Bundan dolayı ABD yakın bir zamanda bize gelişmiş silahlar verdi. İddia edildiği gibi teröre destek veriyor olsaydık böyle bir şey olmazdı. ABD ile olan ilişkilerimizin herhangi bir büyükelçi ya da lobi tarafından bozulması söz konusu değildir."

- Talep listesi çelişkili

Katar'a dayatılan ablukanın arkasındaki gerçek nedenenin ne olduğunu bilmediklerini belirten Al Şafi, "Bizde diğer dünya ülkeleri gibi abluka uygulayan ülkelerin bu krizi çıkarmalarının ardında yatan gerçek nedeni bilmiyoruz, şaşkınız. Basında çok fazla gerekçe üretiliyor. Tümü de birbiriyle çelişkili. Bazen teröre destek vermekle ilgili iddiaları, bazen de 20 yıl öncesine dayanan anlaşmazlıkları gündeme getiriyorlar." ifadesini kullandı.

Al Şafi, krize yönelik sözlerine şöyle devam etti:

"Ablukanın ulusal güvenlikle alakalı olduğunu iddia ediyorlar ancak, talep listesi denilen şeye bakınca şu internet sitesi bu haber kanalı kapatılsın gibi taleplerle karşılaşıyorsunuz. Hedefin İran ve milisleri olduğunu söylüyorlar ardından Türk askeri üssünün kapatılmasını ve ilişkilerin kesilmesini istiyorlar. Anlaşmazlıkların 20 yıl öncesine dayandığını öne sürüyorlar arkasından 20 gün önceki olayları listede zikrediyorlar. Bu olgun bir davranış değil ve bir bocalama durumuna işaret ediyor. Uluslararası toplum bu tür bir saçmalığa uzun süre tahammül edemez. Biz burada, abluka ve talep listesiyle Katar'ı hizaya getirmek vesayet altına almanın amaçlandığını net bir şekilde görüyoruz."

Bazı kişilerin, Katar'a abluka uygulanmadığı, ablukanın sadece Birleşmiş Milletler (BM) kararları doğrultusunda uygulanabileceği yönündeki sözlerini Al Şafi, "Bu söylemler elbetteki doğru değildir. Bunun en bariz örneği İsrail'in Gazze'ye uzun zamandan beri uyguladığı ve maalesef gücünü bazı Arap ülkelerinin tavrından alan ablukadır." şeklinde yorumladı.

- "Ablukaya dayanabilecek güçteyiz"

Kendilerine dayatılan ablukaya dayanabilecek güçte olduklarını vurgulayan Katarlı diplomat, "İnsan, kardeşi ve dostundan böyle bir şey beklemez. Bu nedenle başlangıçta şaşırdık. Ama şu anda durum iyi gidiyor. Nakliye hatları, lojistik ve ticaret merkezlerine alternatifler bulduk. Bunları zamanla daha fazla genişletmek ve kalıcı olmaları için çalışacağız." dedi.

Al Şafi, ablukanın Katar'a diğer ülkelerle ticari, ekonomik ve siyasi ilişkilerin çeşitlendirilmesinin önemini öğrettiğine işaret ederek, bu durumun hem kendileri hem de bu ülkelere faydası olacağını ve bunun daimi olması için çalışacaklarını bildirdi.

Al Şafi, "Bu yapmacık kriz, evvela yaptırım uygulayan devletlerin rolüne ve imajına çok zarar verdi. Bu kriz, bölgede terörle mücadele üzerinde yoğunlaşılmasına engel olarak bizi sadece hasımları ve düşmanları sevindirecek savaşlara sürükleyecek." ifadesini kullandı.

- Abluka uygulayan ülkeler çözüm istemiyor

Al Şafi, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Aleyhimizde tavır almaları için bazı ülkelere yönelik yapılan siyasi, diplomatik ve ekonomik şantaj girişimleri, Arap ve İslam dünyasında çatlaklar oluşmasına neden oldu. Ayrıca ülkelerin lehlerinde veya aleyhlerinde olacak şekilde iki seçenek arasında bırakılması, kendilerine bölgesel ve uluslararası güç sahibi bazı ülkeleri kaybettirmesinin yanı sıra geleceğe yönelik olumsuz bazı yansımaları olacak. Ahlaki ve diplomatik savaşı biz kazandık. Şu anda da uluslararası hukuka ve uluslararası ilişkilere aykırı şekilde tansiyon yükseltme ve tehditler için yeni araçlar bulmaya çalışıyorlar, bizler ise sonuç itibariyle bunun onların aleyhinde işleyeceğine inanıyoruz. Katar'dan talep edilen maddeler konusunda müzakere yapılmasının reddedilmesiyle Kuveyt arabuluculuğunu boşa çıkarma girişimleri, bu ülkelerin çözüm aramadığının diğer bir işaretidir. Dolayısıyla bunlar arabuluculuğun başarılı olmasını değil, sadece mesajı ulaştırmasını isterken, Türkiye, ABD, İngiltere ve Almanya gibi sorumluluk sahibi ülkeler ise Kuveyt'in arabuluculuğunun desteklenmesi ve başarıyla sonuçlanmasının gerektiği üzerinde duruyorlar."

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr'in, haziran ayında Hamas'ı terör örgütü olarak nitelendirmesine ilişkin de Al Şafi, şunları kaydetti:

"Bu gerçekten şaşırtıcı bir durum, direniş hareketini terör örgütü olarak görmek akıl ve mantık işi olmadığı gibi bunun kabul edilecek bir yönü de yok. Hamas'ı terör örgütü olarak sınıflandırarak, Filistinlilere yönelik işgal, saldırı ve ablukanın bekasında çıkarı olan bazı ülkeleri memnun etmeye çalışıyorlar. Bu ülkelerin böyle bir işte ne tür çıkarı olduğunu bilmiyoruz. Katar'a abluka uygulayan ülkeler, uzun yıllar boyunca Filistinlileri saldırılara maruz kaldıklarında savunmaktan, ablukaya maruz kaldıklarında yardım etmekten ve şuanda da onlara barış ve güven ortamı sağlamaktan acizdiler. Buna rağmen hala onlardan teslim olmalarını istiyor ve direnenleri terör örgütü olarak sınıflandırmaya çalışıyorlar. Bunu ne Arap ne İslam halkları ne de dünyanın özgür halkları kabul eder. Onlar bunu çok iyi biliyor ve bunun için insanları susturmaya çalışıyorlar ancak son yıllardaki tecrübelerimizden halklara baskı uygulama ve susturmanın ne gibi sonuçlar doğurduğunu biliyoruz. Onların da hem kendi hem de bölgenin çıkarı için bu sonuçtan kaçınacaklarını umut ediyoruz."


Haber Ara