Dolar

32,5167

Euro

34,8858

Altın

2.451,84

Bist

9.885,26

Hicaz Demiryolunda terörizm

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-22 20:24:11

Hicaz Demiryolunda terörizm

“Hâricde vukuf memnu'dur”

Bir altın karşılığında Medine'yle İstanbul'u birbirine bağlayan rayların üstünde gidebilmekti Hicaz Demiryolu. Bir altın karşılığında… Bir altın kaç lira eder ki, kaç gün uzaklığa denktir bir altın, maşuka ulaşmanın kıymeti bir altının kaç katıdır?

Hicaz istasyonu… Zarif mimarisiyle öylece duruyordu ortasında Şam'ın. Gözlerimi yumduğumda kendimi  o istasyonun kapılarını ilk kez yolculara açtığı anda buldum. İnsanlar pırıltılı gözlerle bakıyordu istasyona. Medine'ye gidebilme ihtimaliydi insanların gözlerindeki sevinç, aldım biraz sevinçlerini, kem göz vardı istasyonun üstünde gösterdim ama kimse görmedi. Yol ve istasyon iç içe girdi, demir ağlar dolandı dilime gördüklerimi söylemek istedim defalarca şehadet parmağımı kaldırarak. Sımsıkı bağlanın birbirinize, raylar gibi sımsıkı bağlanın diyecektim. Vahdet bir demir ağda anlam bulmuştu benim için. En güvenilir yolculuk değildi sadece o ağır ağır giden tren, aynı zamanda müslümana atıyordu halatın ucunu, güvenilir ol, emin ol diyordu,tut şunun ucunu bir zahmet.

Tren vagonlarında İmparatorluğunun son demini özetleyen bir levha asılmıştı :“dışarıda durmak yasaktır” yasak olmasına yasak da sebeplendirilemeyen yasak olur mu, yanıcı madde taşıyan bir araca ateşle yaklaşmak neden yasaksa o yüzdendi yasak. Yasağın içine sıkıştırılmış tehlikenin farkında olmayanlar için kolay bir kelimeydi ‘yasak'…Bir arada durmak gerekirdi, dışarıda duran, merakına yenilen tehlikedeydi...

“Yok öyle yağma,sen Müslümansın!”

Medine'ye gidecektim izin verselerdi. Bir altın karşılığında İstanbul'dan sırtladığım toprağı katacaktım tahayyülümdeki medinetül fazilaya. Sonra mayalansın diye ordan alacaktım bir tutam toprak Müslümanları tam da islamdan bölen küffarın yüzüne savuracaktım, kör olasıcalar darul islama necaset bir  zihinle giremezsiniz diyecektim…

Ben yoldayken aramıza girmiş biri.  Diyorlar ki ecnebiymiş. Ben görmedim gözlerinin rengini, tenin güneşsizliğini, görenlerin yalancısıyım. Bir altınla  yüzlerce bedeviye kaç yüz defa nasihat etmiş diyorlar : Yağmala!

Hicaz Demiryolu yağmalandıkça bir altın karşılığında, Medine can çekişti, İstanbul hançerlendi.Eksildikçe raylar, eksildik bir bir. Bir altın karşılığında Medine düştü, Şam yağma Hasanın böreği, kutsal emanetlerin üstüne sıçradı kan. Bir altın karşılığında.

Lawrence fısıldadıkça sihirli sözlerini, vidaları gevşedi demiryolunun. Hey Gafil bedevi! hiç Lawrence'ten  El-Aurance  çıkar mı? Senin giydiğini giyen her beden, senin bayrağını taşıyan her “el” mukaddesine saygı gösterir mi…

Gözlerim yandı Hicaz Demiryolunun son seferini izlerken… Öyle kırgın yol alıyordu ki, içinde taşıdığı Kutsal Emanetler kutsal beldelerden uzaklaştıkça uzaklaşıyordu. Yağmalanmıştı bir genç kızın çeyizi. Gayba taş atan bir büyücünün bağladığı düğümler tek tek söküyordu rayların tüm demirlerini.

Gözlerimi açtım hala istasyondayım, çevreme baktım yine bedeviler yol ağzında, sokak başlarında. Bu kez bir-kaç- dolar karşılığında söküyorlar birliğimizi, kirletiyorlar kaynaklarımızı, zehirliyorlar sularımızı. Baktım yine bir beyaz adam fısıldıyor kulaklarına. Kan sıçramıştı yine kutsal topraklara, Medine düşsün istiyorlardı bir altın karşılığında. El- Aurance'ler yine giyinmiş tüm kıyafetleri bölüyorlar en sancılı yerimizden.

Yine yağma var, yine diyar-ı Şam'da…Gazi Antep'te…

Adına terörizm diyorlar yağmanın, cinnetlerine diyorlar “İslam”.  Oysa bu düpedüz yağma ve bunlar bildiğin eşkiya.

Çocukken de böyleydiler;  uçurtmalarına jilet bağlayıp diğerinin uçurtmasının ipini kestirip uçurtmanın düştüğü yere kadar "yağmaaaaaa" naralarıyla koşarlardı sevinçle.  Dün uçurtmaları vuranlar, demiryolunu yağmalamışlar bir altın karşılığında, havaalanlarını  tarumar etmişler bilmem kaç dolar karşılığında.Bembeyaz bir gelinlik kana bulamışlar, kol kola girmiş halay çeken insanların birliğine saldırmışlar.Düğün evini yas evine çevirmenin karşılığı, işte bunu bulamıyorum.

Haber Ara