Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Darbe kültürü değişmedi ama ‘ortam’ yok!

TIMETURK’ün sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Ali Rıza Abay, “Ben Türkiye’de darbe kültürünün henüz değişmediği kanaatindeyim” dedi ve ekledi: “Bu hal ne zaman tezahür eder denilecek olursa, şu sıralar böyle bir ortamın olmadığını söyleyebilirim.'

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-08-07 09:59:43

Darbe kültürü değişmedi ama ‘ortam’ yok!

TIMETURK | 5 SORU

TIMETURK'ün bugün itibariyle başlattığı “5 SORU”nun ilk konuğu Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Ali Rıza Abay oldu. Türkiye'nin sosyolojik yapısına ilişkin sorularımızı cevaplayan Prof. Dr. Abay, gündemden düşmeyen “yeni darbe ihtimali” ve “ayaklanma” ihtimaline ilişkin iddialar içinse ‘ortam'ı olmadığını söyledi. TIMETURK'ün soruları ve Prof. Dr. Abay'ın cevapları:

1. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye sosyolojisini nasıl okuyorsunuz? Türkiye daha fazla ayrışıyor mu, birleşiyor mu?

Bir defa Türk halkı ilk defa bir toplumsal refleks ile darbe karşısında tek vücut olmuştur. Daha önceki darbelerde ya da darbe girişimlerinde böyle bir durum söz konusu değildi. Tabii ki burada iktidarın özellikle de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli duruşu ve toplumsal refleksi çok iyi yönetmesinin payı çok büyüktür. Bu darbe girişiminin bir özelliği de sözde “dini değerlere bağlı olduğu” varsayılan ancak gün geçtikçe yapısı ve niteliği Türk halkı tarafından daha iyi anlaşılan bir örgüt tarafından organize edilmiş olmasıdır. Bu örgütün yapısı ve gerçek niyeti anlaşıldıkça da marjinalleşmektedir. Bazı siyasi söylemleri ve yine bazı marjinal grupların eylemlerini bir tarafa bırakacak olursak, Türkiye'nin ayrışmak şöyle dursun iç ve dış tehditlere karşısında daha çok birlik ve beraberlik içinde olduğunu ve giderek de bu sürecin olumlu bir şekilde devam edeceğini düşünüyorum.

2. Türkiye siyasetindeki yeni cepheleşmelerin sosyolojiye yansımalarını nasıl okuyorsunuz?

Siyasetçilerin kafalarının arkasında ne var bilemeyiz ancak çıplak gözle de görüldüğü gibi Türkiye bir yandan kalkınma hamlelerini sürdürürken bir yandan da bir istiklal ve istikbal mücadelesi vermektedir. İç ve dış tehditlerin devam etmekte olduğu bu süreçte vatanı ve devleti koruyup bayrağı gönderde tutmaktan başka ne düşünülebilir ki? Türkiye'nin sosyolojisi daha çok birlik ve beraberlik içinde olmayı zorunlu kılıyor. Durum böyle olunca da CHP'nin özellikle de HDP'nin giderek marjinalleşeceğini düşünüyorum.

3. Son günlerde yaşanan “Kıyafetime dokunma” tarzı ve tarha ile Mustafa Kemal Atatürk büstüne saldırma eylemleri bazı yazarlarca yaşam biçimine saldırı olarak yorumlanırken, bazı yazarlarca da “28 Şubatvari bir eylem” olarak yorumlandı. Sizin fikriniz nedir?

Zaman zaman böyle projeler devreye alınabilir. Bu konuda da teyakkuzda olmak gerekir. Provokasyonlara dikkat etmek gerekir. Özellikle emniyet güçleri bu konuda teyakkuz halinde olmalıdır. Halkımızın da bu filmi daha önce birkaç kez izlemiş olmasından ötürü 28 Şubatvari eylemlere pirim vermeyeceğini düşünüyorum. En azından temenni ediyorum.

4. Son günlerde gerçekleşen eylemlerin medyaya “Büyükada tutuklamaları” olarak yansıyan ve çeşitli ülkelerden aktivistlerin tutuklandığı operasyonlarla bir bağlantısı kurulabilir mi? Yani yaşanan bu eylemlerin yabancı ülke istihbaratlarıyla irtibatı olabilir mi?

Türkiye'de yabancı ajanların zaman zaman ortaya çıktığını yetkili makamlar da söylemektedirler. Detaylar hakkında bir şey söylememiz mümkün değildir. Ancak Türkiye'nin düşmanlarının durmadıkları ve durmayacakları da tarihen sabittir.

5. Türkiye'de siyaset kurumunun ‘tehlike' olarak tanımladığı iki durum; yeni bir askerî darbe ya da halk ayaklanması… Yakın gelecekte bekliyor musunuz?

Türkiye tarihten tevarüs eden bir darbe kültürüne sahiptir. Kültürler zamanla değişir ancak Türkiye'de bu darbe kültürünün ben, henüz değişmediği kanaatindeyim. Darbe yapma gücünü kendinde bulanlarda bu hastalıklı hal potansiyel olarak her zaman vardır diye düşünüyorum. Bizde darbeler hep ülkeyi yönetme iddiasında olan kesimden ya da kesimlerden gelmektedir. Bu hal ne zaman tezahür eder denilecek olursa, şu sıralar böyle bir ortamın olmadığını söyleyebilirim. Halk ayaklanması ise bizim tarihimizde ve kültürümüzde çok rastlanılan bir durum değildir. Bugün için de yakın gelecekte de böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermiyorum.

KİMDİR?

1952'de Bolu Kıbrıscık'ta doğan Ali Rıza Abay, lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Yüksek İslam Enstitüsü'nde tamamladı. Yüksek Lisansını işletme alanında yaptıktan sonra doktora derecesini 1993 yılında sosyoloji alanında aldı.

Milli Türk Talebe Birliği, Önder, Ensar, Birlik Vakfı gibi çeşitli sivil toplum teşkilatlarında üyelik ve yöneticilik yapan Abay, 200 kadar yüksek lisans ve 40 kadar doktora çalışmasına danışmanlık yaptı. Üniversitelerde çeşitli idarî görevlerde de bulunan Prof. Dr. Abay, halen Yalova Üniversitesi'nde akademik çalışmalarına devam ediyor. Abay, evli ve 4 çocuk babası…

Haber Ara