Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

Aşk ve istismar

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-11-22 09:42:18

Aşk ve istismar

Yaklaşık 10 yıl önceydi.
Töre cinayetlerini araştırmak için Güneydoğu Anadolu Bölgesindeydim. 5 ayrı şehirde yüzden fazla insanla konuştum. Genç kızlar, anneler, yaşlılar, çocuklar, STK temsilcileri, kanaat önderleri, yazarlar… Konuyla ilgili ne varsa sormaya çalıştım.

Kimi ürküten, kimi şaşırtan cevaplarla sarsıldım defalarca.Çok merak ettiğim bir soru vardı zihnimde.Urfalı bir genç kıza yönelttim.

  • Bir genç kız öldürüleceğini bile bile neden kaçıyor peki?

El cevap...

  • Çünkü seviyor…

Cevap tatmin etmedi beni, devam ettim.

  • Ama ölecek…

Bu kez daha çarpıcıydı cevap.

  • Her gün öleceğine bir kez ölecek.

 

Ortadoğu kan gölü, dünyada dengeler değişiyor, uluslararası güçler bölgesel planlarını yeniliyor, yineliyor. Dünya hızla değişedursun yeryüzünün hiç değişmeyen konusu altüst etti gündemi…

“Cinsel istismar yasası” olarak bilinen “küçük yaşta kızlarla evlenen erkekleri cezaevinden kurtarma” düzenlemesinden bahsediyorum.

Madde çok açık olmakla birlikte herkes farklı açıdan bakıyor konuya.

Kimi cinsel istismara vize sayılacağını söylüyor düzenlemenin, kimi çocuk evliliklerin daha da yaygınlaşması endişesi taşıyor.

Bütün bu endişelerin haklı yönleri var.

Ben de yasa metninde “failin” tanımının yeterli olmadığını düşünenlerdenim.

Bu kadar hassas bir konunun böyle tek bir yasayla karara bağlanmasına da karşıyım zira sadece kişilere değil toplumsal yaşamın tamamına dokunan bir konu ve her bir vakanın tek olarak ele alınıp karar verilmesi gerektiğine inanıyorum.

Zira ülkemiz şartlarında böyle bir düzenlemeye gerçekten ve acilen ihtiyaç var.

İster fıtrat diyelim, ister içgüdü. Tarih boyunca insanlar büyüdüler, âşık oldular, sevdikleri ya da sevmedikleri insanlarla evlenerek insanlığın devamına katkıda bulundular.

Kimi toplumda 13'e indi bu yaş, kiminde 30'a çıktı ama hiç değişmedi.

Büyük şehirlerden, çekirdek ailenin esas olduğu bir perspektiften bakınca evlilik için alt sınırın 18 yaş olması gayet makul geliyor kulağa.

Hoş bu 18 yaş ne zaman ve kim tarafından zihinsel olgunluk yaşı olarak belirlenmiştir? 18 yaşına gelen kız ve erkeklerin bir anda evlilik/seçme/ehliyet sahibi olma/alkol alma gibi her türlü hakka kavuşması gerektiğine hangi toplumda nasıl karar verilmiştir onu bilmiyorum.

Şahit olduğum şey bu ülkenin “bütün” çocuklarının ileride “öğretmen, doktor, mühendis” olmayı hayal etmediği. Habercilik geçmişimde defalarca ve çoğunlukla hayret ederek izlediğim bir dünya daha var bu topraklarda.

14-15 yaşındayken evlilik üzerine planlar yapmaya başlayan, giyeceği gelinliğin hayalini kuran, kendi evinin hanımı olmak isteyen kız çocuklarından bahsediyorum. Zorla gittikleri okuldan ve can sıkıcı sınavlardan kurtulmak için evliliğe gün sayan Anadolu kızlarından…

Ve o çocukların önüne dizilerle hatta çizgi filmlerle koyulan gençlik argümanları.

Sen gençsin, tabii ki seveceksin…

Cinsellikten utanmamalısın.

Bir adım sonrası liseli çocukların hamile kaldığı, her türlü ilişkinin “hayatını altüst etmediği ve aileden gizli kaldığı sürece” meşru sayıldığı bir yaşam modeli.

Verilen mesaj özetle bu: “Her şeyi yapmalısın ama 18 yaşına kadar aynı zamanda çocuk kalmak zorundasın.Birlikte olabilirsiniz ama evlenemezsiniz…”

Çekirdek ailede büyümüş, büyük şehirde yaşayan ve önüne en büyük hedef olarak “üniversite sınavı” konulmuş gençler bu sisteme uyum sağlamakta zorlanmıyor genelde. Zaten yataklarını toplamaktan aciz bu çocukların evlenmek gibi bir düşünceleri/istekleri de yok.

Ama diğer tarafta daha çocuk yaştayken bir evin bütün fiziki yükünü omuzlamış, kardeşlerinin altını değiştirmekten ödevleriyle ilgilenmeye kadar her sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalmış genç kızlar var. Ve birçoğu için evlilik, âşık olduğu/sevdiği/sevdiğini sandığı erkekle beraber olmanın yanı sıra bu zorlu yaşamdan ‘daha nefes alınabilir bir yuvaya' geçiş yolu olarak görünüyor. Bir anlamda kurtuluşa açılan kapı…

Ne evlilik için gerekli yaş sınırından haberleri var, ne yasaların ileride önlerine çıkarabileceği sorunlardan…

Birlikte oldukları gençler de çoğunlukla yaşları 18'den büyük olmasına rağmen zihinsel olgunluk açısından bu kızlardan çok da farklı değil.

Şimdi 14-15 yaşında evlenmeyi aklına koymuş, -ölümü göze alacak kadar- gözünü karartmış bir kızı ya da erkeği birkaç yıl beklemeyenasıl ikna edeceğiz?

Birbirini seven bu gençleri, hele de “hamilelik” söz konusu ise “namusunu kanla temizlemeyi” normal hatta gerekli gören zihniyetten nasıl koruyup kollayacağız?

Zihniyeti değiştirmeden yapılacak düzenlemelerin yan etkileri olması kaçınılmaz ve bu evliliklerin önünün tamamen kapatılması halinde, yıllarca mücadele ettiğimiz töre cinayetlerinin bütün ağır yaptırımlara rağmen tırmanışa geçmesinden korkuyorum.

Hâsılı, düzenlemenin istismara kapı aralama ihtimali -tek bir vaka için bile olsa- çok korkunç ama insanları ailelerinden ayırıp demir parmaklıklar ardına mahkûm etmek de madalyonun bir başka korkunç yüzü olarak çözüm bekliyor.

Şu durumda bir genç kızın hayatının tek bir yasaya bağlanmaması, cinsel istismara kapı aralamamak için alınabilecek bütün önlemlerin alınması, hatta yargı aşamasında hâkimle birlikte “içinde psikolog, doktor ve eğitimcilerin de bulunduğu kadın ağırlıklı bir jüri” sistemi kurulması belki adaletin tesisini bir nebze daha kolaylaştırabilir.

Burada bir şerh düşmek zorunda hissediyorum gelecek eleştirileri de tahmin ederek.

Yazdığım her kelime, tamamen kendi rızası ile küçük yaşta evlenmek isteyen gençlerle ilgili.

Bu çocukların büyük çoğunluğunun “kendileri için doğru olana karar verebilecek olgunlukta” olmadıklarını görmek zor değil ama bu iradenin önünde durmanın imkânsızlığıve bu kördüğümü çözecek bir yasa ihtiyacı da gün gibi ortada.

Haber Ara