Fakültede uğradığı tacize isyan eden ve şikayette bulunan yüksek lisans öğrencisi İrem aydemir, yaşadıkları karşısında hayal kırıklığına uğradı, ancak pes etmedi. Kendisi gibi tacize uğrayan öğrencilere seslenen İrem Aydemir, "Ben hâlâ tacize uğradığı üniversitede tezini henüz yazamamış yüksek lisans öğrencisiyim, çekincelerim var. Ama söylediğim gibi susmak konuşmaktan daha yıpratıcı. Yalnız olmadığınızı lütfen unutmayın” dedi.
Taciz mağduru İrem Aydemir yaşadıklarını, hukuk mücadelesini ve hayal kırıklıklarını Twitter'dan paylaştı.
Aydemir'in paylaşımları şöyle:
1-Susmak konuşmaktan daha çok yoruyor. Ekim 2017'den beri yaşadığım ve mücadelesini verdiğim akademide taciz vakası ile ilgili söyleyeceklerim var. Bunun faili yüksek lisans yaptığım üniversitede dersini aldığım ve az kalsın tez danışmanım olacak hocadır.
2-Heyecanımdan, zekamdan, yeteneğimden kaynaklandığını düşündüğüm ilginin ve teşvikin aslında cinsiyetimden, yaşımdan ve geldiğim ülkeden istifade etmek üzerine kurulduğunu idrak etmek ve bunu özümsemek; tahakküme ve güç ilişkilerine dair birçok şey anlatıyor.
3-Bana not veren hoca bana devamlı “Sen bu olgunlukla 25 yaşında olamazsın! Olsan bile, yaşıtlarınla olmamalısın. Onlar seni tatmin edemezler” diyor, ödevi göndermesem bile tanıdığı hocaya bana C notu verdirteceğini söylüyordu. Daha buraya sığmayacak çok şey var.
4-Çok rahatsız olmama rağmen yaşadığım manipülasyonu idrak edip aksiyon almaya karar vermek aylarımı aldı. Ben şanslı olanlardandım. Failin istismarını çok geç idrak edip büyük kayıp veren kadınlar olduğunu da sonradan öğrendim.
5-Anonim kaldığımda fakülte beni koruyamazdı. Bazı yakınlarım, "Kimse kendini ortaya atıp ses çıkarmamış, niye sen çıkarıyorsun? Tezini daha savunmadın, başlamayan kariyerini tehlikeye atma, sus." dedi.
6-Gözyaşıma şahit olan bir kadın hocam dedi ki: “10 yıl sonraki İrem hangi kararı vermiş olmayı dilerdi? Kendine hesap ver. Ben Kanada'da bunu yaşadığımda böyle yaptım.” Böylece ismimi açıklayarak tüm gücümle adalet aramaya karar verdim, çünkü aksini açıklayamazdım kendime.
7- Şu ana kadar duyduğumuz, gördüğümüz akademide taciz vakaları buzdağının görünen kısmıdır. Süreç oraya gelene kadar yaşanan şeyleri anlatmaya ne muktedir, ben bilmiyorum.
8-Üniversitenin bulunduğu şehirdeki karakola durumu bildirdikten sonra, Mart 2018'de fakülteye mektup ve kanıtlardan oluşan 30 sayfalık bir dosyayla şikayette bulundum. Haziran 2018'de soruşturma taciz kararı ile sonuçlanıp, faile bildirildi. Karar metninin bir kısmı şöyle:
9-Kabus gibi bir akademik yıldan sonra, her şeyi geride bırakmaya çalışarak üçüncü dönemde 5 aylık saha araştırmamı yapmak üzere Filistin'e gittim. Kasım 2018'de tacizcinin kendisini karaladığım iddiasıyla beni şikayet ettiğini, disiplin kuruluna gönderilebileceğimi öğrendim.
10- Bu hikayede, tacizciyi koruyan ve aramızda dolaşan sözde feministler var, bu kadarını söyleyebiliyorum. Çünkü çok güçlüler. Korunmanız için haklı değil, güçlü olmanız yeterliymiş.
11-Fakülte, durumu kamuda yaymamaya söz verirsem tacizciyi şikayetinden döndürmeye çalışacağını söyledi. Böyle bir sözün tacizciyi güçlendireceğini, yanlış bir şey yapmadığımı, disipline gitmeye hazır olduğumu söyledim –bursumun kesilmesinin zor ihtimal olduğunu öğrendikten sonra.
12-Fakülte benden zaman istedi. Ocak 2019'da kişisel avukattan resmi ihtar geldi. Eğer susmazsam tacizci beni dava edecekmiş. Fakülte bunun korkutma taktiği olduğunu söyleyip bana psikolojik danışmanlık desteği verdi. Tüm iletişim, ben Filistin'deyken internet üzerinden oluyor.
13-Filistin'de üzerine çalıştığım şiddetsiz mücadeleden güç alarak 2. şikayet mektubunu yazdım. #MeToo'ya cadı avı diyen tacizcinin inkarına karşılık (sanki daha fazlasını yapmamış gibi) ısrarlı takibin taciz demek olduğunu, sessizlik kültürüne boyun eğmeyeceğimi anlattım.
14- Haziran 2019'da aleyhime olan şikayet dosyasının düştüğünü öğrendim. O düşünce benim şikayetim de işleme alınmamış oldu. Tacizciye ilk karar hatırlatıldı. Hala beni karaladığını duyuyorum. Bu süreçte bilimsel yaklaşımımdan şüphe edip tez yazmayı ertelemek zorunda kaldım.
15-Bunları yazarken hafızamdan silinen tatsız anıları hatırladım. Bana final notu verecekti. Hasta olduğumu söyleyip ondan kaçarken bir etkinlikte önümü kesip, gözlerimin içine bakıp “Hiç hasta gözükmüyorsun” demesi gibi. Burada yazamayacağım birçok şey gibi.
16-Bunları niye mi anlatıyorum? Sesimizi çıkardıkça şeytanlaştırıldığımız için. #MeToo ilaç gibi çünkü. Doğru kullanıldığında iyileştirir, yanlış kullanıldığında hasar verir. Ama bu, çare olduğu gerçeğini değiştirmez. Çünkü bu bile şifayı, yani adaleti sağlamaya yetmeyebiliyor.
17-Yabancı, kadın öğrencinin; vatandaş, erkek akademisyene karşı mücadelesinde sistem muktedir tacizcinin yanındaymış. Bunun üzerime leke gibi yapışacağından da korktum. Kurban da değilim, kahraman da. Ben bir öğrenci, meslektaşım. Birileriyim. Bu yükü taşımayı da reddediyorum.
18-Tacize uğrayan öğrencilere, akademisyenlere ricamdır: Ben hala tacize uğradığı üniversitede tezini henüz yazamamış yüksek lisans öğrencisiyim, çekincelerim var.Ama söylediğim gibi susmak konuşmaktan daha yıpratıcı. Yalnız olmadığınızı lütfen unutmayın.
19-Diğer ricam herkese. Etrafınızdaki taciz vakalarına 6 duyunuzu birden açın. Bilerek kapatanlara tepki verin. Bu kolektif bir mücadeledir. Tacizcileri ve destekçilerini takibi, yüceltmeyi, işlerine atıf yapmayı, onlara acımayı -ne olursa olsun- bırakın.
20-Çaresizce eski hocalarıma soruşturmayı anlattığımda itibarlı bir hoca“Vicdanın rahat mı?”diye sormuştu.Yine yanıtlayıp üstüne soru sorayım:
Benim vicdanım çok rahat saygıdeğer hocam.Peki bana vicdanımı sorgulattığınız için sizin vicdanınız rahat mı?