Medine Aslan'ı Fahrettin Paşa kim?
İngilizler’in büyük Arap krallığı vaadine inanan Şerif Hüseyin, Osmanlı’ya karşı milis kuvvetler toplamaya başlamıştı. O güzel beldelerde osmanlıya karşı bir isyanın içine düşmüşlerdi.
Suriye’de 4. Ordu kumandan vekili sıfatıyla bulunan Fahreddin Paşa’dan, Medine’ye gitmesi, olup bitenleri incelemesi istendi. Paşa’nın Medine’ye varmasından 5 gün sonra (5 Haziran 1916) isyan başladı.
Nihayet Medine kuşatıldı. Sıkıntı dolu günler başlamıştı. Halk tahliye edildiği için Ravza-i Mutahhara’yı asker temizliyor, ezanları okuyor, siperlerde nöbeti yine onlar bekliyordu.
Ravza-i Mutahhara’da asırlar boyu gelen hediyelerden birikmiş muazzam ‘emânet hazinesi’ni trene yükledi ve İngilizlerin eline düşmesin diye İstanbul’a gönderdi.
Fahreddin Paşa, açlık çeken askerlerine çekirge yemeleri için talimatlar yayınladı. Çekirge yemenin sünnet olduğunu, çekirgenin faydalarını, bunlardan yapılacak yemeklerin tariflerini anlattı.
Günler böyle devam ederken Mondros Antlaşması imzalandı. Bütün imparatorluk coğrafyasındaki Osmanlı askeri silahını düşmana teslim etti, bir kişi hariç; Fahrettin Paşa, restini çekti: “Bu asker Medine’nin enkazı ve nihayet Ravza-i Mutahhara’nın yeşil türbesi altında kan ve ateşten dokunmuş bir kefenle gömülmedikçe, Medine-i Münevvere kalesinin burçlarından ve nihayet Mescid-i Saadet minareleriyle yeşil kubbesinden al sancağı alınmayacaktır.
Paşa Medine’de teslim olmayı reddediyor. Aylar boyu Arap-İngiliz kuşatmasına direniyor Ama maalesef beklenen olmamıştı.Osmanlı yenilmiş mondros ateşkes anlaşması imzalanmıştı.Artık Medine ye elveda demenin zamanı gelmişti .Fakat o ne? Fahrettin
Medine yi terk etmesi için İstanbul dan haberler geliyordu.Allâh’ü Teâlâ bizimle beraberdir. Şefaatçimiz O’nun Resûlü Peygamberimiz Efendimiz’dir.”
Paşa, Sadrazamdan gelen emri, ‘padişah imzası yok’ diye dinlemedi. Padişahtan imza aldılar, “Hocam, sen ikna edersin.” deyip Adliye Nazırı Haydar Molla’yla gönderdiler; “Baskı altında imzalamıştır.” dedi, kabul etmedi.
Ortada devlet kalmadığı halde, İngilizlere, hatta bütün dünyaya meydan okuyordu. Bütün dünya da gözlerini dikmiş, bu inanılmaz mücadeleyi seyrediyordu.
Yapacak bir şey kalmadığında Fahreddin Paşa, yatağını-yorganını Peygamber’in (sas) kabri yanına serdirdi, içine girip oturdu; “O’nun şefaatine sığınıyoruz.” dedi. Fakat subayları kucaklayıp Paşa’yı otomobile koydular, teslim ettiler. 10 Ocak 1919 günü tarihin bu sayfasına
Evlatlarım! Bir söz verdik. ’Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz’ diyerek. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son kana dek… Bu azim, bu kararlılık bize dayanma gücü verecektir. Bunu hiç unutmayın! Ümitsiz olmayınız.
Bakın, bayrağımıza iyi bakın. Herhangi bir bayrak değildir o. Şu an devletimizin düşen birçok kalesi var. Ele geçirilen birçok şehri var. Ama burası son kaledir. Devletimizin son direnme noktasıdır. Belki bizim bu gayretimiz diğerlerine de örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız!” Fahrettin Paşa
Hayatının belli bir kısmını malta adasında sürgünde yaşadı.Sürgünden kurtulacak artık istiklal harbine katılacak orda savaşıp vatanını koruyacaktı. Paşa daha hayatta iken Onun için İngiliz Lawrence Çöl Aslanı Çöl Kaplanı gibi güzel sıfatlarla ondan bahsedecekti.
Ankara’da Mustafa Kemal Paşa, Fahrettin Paşa için "daha sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdırmış kumandanımızdır" dedi. "Medîne müdâfii", "Türk Kaplanı", "Çöl Kaplanı", "Medine Kahramanı" adlarıyla anılan büyük bir Osmanlı kahramanıdır