Ölen kişi dinen yakılabilir mi?
Kremetoryum Nedir? Ölen kişinin yüksek sıcaklıklardaki yakıldığı yer.
Ölü yakma kültürü dışında toplum açısından yüksek risk taşıyan ölülerde bu tip yerlerde yakılarak çevreye zarar vermeleri önlenir.
Türkiye`de tam olarak ne kadar sayıda olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte Osmanlı`nın son dönemlerinde Anadolu Kavağı sınırları içinde bir adet krematoryum denebilecek yer vardı.
Cumhuriyet döneminde bu alanın askeri bölge ilan edilmesiyle unutulmuş ve harabeye dönmüş bina temelleri halen durmaktadır.
Krematoryum karşılığında Osmanlıca da Tahaffuzhane adı kullanılmaktaydı.Zincirlikuyu Mezarlığı`nda da bir krematoryum yapılmış,sonradan yıkılarak otoparka çevrilmiştir.
KÜLLERDEN “YÜZÜK” YAPILABİLİYOR
Ceset yakmada son moda, küllerden pırlanta yüzük yapılması.. Yakım işleminden sonra ortaya çıkan küller, laboratuvar ortamında 3 ay gibi birt sürede elmas ve pırlanta haline getirilip takı olarak kullanılabiliyor.
İşte Krematoryumda geçirilen evreler
* Kişi öldüğünde kanuni izinler için ceset yakılmadan 48 saat bekleniyor.
* Vasiyete göre kadavradan alınabilecek organlar transplantasyon için alınıyor
* Ceset kremasyon için vücudunda bulunan bütün protez ve metal cihazlardan arındırılıyor.
* Yakılacağı fırına uygun bir tabuta konuluyor.
* Yakmak için 3 şahit ile birlikte ailenin izni gerekiyor.
* Yakılma işlemi genelde 80-120 dakika arası sürüyor.
* Cenaze yakılırken herhangi bir koku duyulmuyor.
* Kremasyon işlemi tamamlandığında parçaların soğuması beklenir.
* Kremasyon fırınını çalıştırmak için sıcaklığın önce 872 derece, sonra 1092 dereceye yükselmesi sağlanır. Bu süreç sonunda sanıldığı gibi ceset kül haline gelmez, geride toplam 2.5-3 kilogram ağırlığında kemik kırıkları kalır. Kalan 2-3 Gr’lık kemikler mekanik özel öğütücüden geçirilerek tamamı toz halinde getirilir.
* Kremasyon fırınını çalıştırmak için sıcaklığın önce 872 derece, sonra 1092 dereceye yükselmesi sağlanır. Bu süreç sonunda sanıldığı gibi ceset kül haline gelmez, geride toplam 2.5-3 kilogram ağırlığında kemik kırıkları kalır. Kalan 2-3 Gr’lık kemikler mekanik özel öğütücüden geçirilerek tamamı toz halinde getirilir.
* Yabancı ülkelerdeki krematoryumlarda fırının yanı sıra morg, bekleme odası ve ayin odası da bulunuyor. Fırına tabutla konan cesedin yanma işlemi bitince, santrifüjle cesedin külü ve tabutun külleri ayrıştırılıyor
* Cesedin külleri özel küllüklere (vazo vb) konuyor. Yada isteğe uygun bir biçimde saklanabilir. Krematoryumun yüksek maliyeti filtrasyon sisteminin pahalılığından kaynaklanıyor.
TÜRKİYE`DE OLAĞANDIŞI ÖLÜM OLMASI GEREKİYOR... Türkiye’de yürürlükteki mevzuatta, “cenazeye kötü muamele yapılamaz” gerekçesi yer alıyor. Bu da, ölüyü yakmaya imkan vermiyor..
1930’da çıkan Umum Hıfzıssıhha Kanunu’nun 224. maddesine göre, ölü yakma işlemi ‘isteyen ve gerekli işlemleri tamamlayan belediyelerce yapılabiliyor.
225. maddeye göre ise cesedin yakılabilmesi için; ölünün olağan-dışı sebepten ölmediğine ilişkin bir rapor, ölünün hayatta iken cesedinin yakılmasını istediğine ilşikin bir vasiyet ya da üç tanık, ölümün bir cinayet sonucu gerçekleşmediğini kanıtlayan, Emniyet’ten alınmış bir belge gerek.
26. maddede ise yakım işleminden sonra kalan küllerin mezarlık idaresince korunması gerektiği belirtiliyor. Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun ardından Zincirlikuyu Mezarlığı girişine bir krematoryum yapıldı, ancak hiç kullanılmadığı için 4.5-5 yıl sonra yıkıldı.
ÖLÜLERİ YAKMA CEMİYETİ VARDI... Türkiye’de Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nda defin işlemleri düzenlendi. 1930 tarihli kanunun ölülerin yakılmasını düzenleyen hükümler içeriyordu.
Eski Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay zamanında DA 1975-1976 yıllarında bir krematoryum yapılması girişiminde bulunuldu, ancak yaşama geçmedi.
Umum Hıfzıssıhha Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1930 yılından bir yıl sonra İstanbul’da ‘Ölüleri Yakma Cemiyeti’ kurulmuş. Cemiyetin kuruluş ilanları, 1931 tarihli gazetelerde duyurulmuş. Hatta duyurularda, “Mısırlı bir hanım tarafından Şişli’deki likör fabrikasının arkasındaki arazinin cemiyete bağışlandığı” belirtilmiş.
TÜRKİYE’DE DURUM!.. Türkiye’nin turistik bölgelerinde yaşayan kimi yabancılardan bu yönde talep geliyor. Türkiye’de cenaze işleri yapan bazı firmalar bunu yapabiliyor! Ölen kişi hangi ülkenin vatandaşı ise oradaki krematoryumlara başvuruluyor. Cenazenin külleri geri geldiği zaman, denize atılacaksa atılıyor, gömülecekse gömülüyor.
‘İslam dininde ceset yakılır mı?’ tartışmalarına Hayrettin Karaman açıklık getirdi.
"İSLAM DİNİ NE DİYOR?" Daha çok Uzakdoğu dinlerinden görülen ‘ceset yakma’Müslüman toplumlarda görülen bir uygulama değil. Konuyla ilgili görüştüğümüz İslam Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, İslam dininde ölüye yapılacak muamelenin belli olduğunu söyledi.
"BAZI İNANIŞLARDA CESET YAKMA VAR" Dünyada değişik din ve inanışların bulunduğunu hatırlatan Karaman, “Bu inanışların bazılarında cesetlerin yakılması var” dedi.
Karaman, İslam dinin de ise böyle bir uygulamanın yerinin bulunmadığını kaydetti. İslam dinine inanan bir kişinin cesedinin yakılmasını isteyemeyeceğini söyleyen Karaman, “Herkesin dini kendine ama öyle görülüyor ki bu insanlar İslam’a inanmıyorlar. Ya bir başka dine inanıyorlar ya da hiçbir şeye inanmıyorlar” diye konuştu.
"KARARLARINI İSLAMA GÖRE DEĞERLENDİREMEYİZ" Sözkonusu kişilerin cesetlerinin yakılmasını değişik nedenlerden istediklerini ifade eden Karaman, verdikleri kararı İslam’a göre vermediklerinden dolayı, değerlendirmenin de İslam’a göre yapılmasının doğru olmayacağını kaydetti.
“Müslüman bir insan İslam’a göre cesedimin gömülmesini değil yakılmasını istiyorum derse bunu değerlendiririz” diyen Karaman, şunları söyledi:
“Yok yanlış. Böyle bir şey yok. Kural belli. Peygamberimizden beri ölülere nasıl muamele edileceği apaçık ortada. Dolayısıyla siz yanılıyorsunuz derdik. Ama onlar bu kararı İslam’a göre almış değiller ve onlar hakkında değerlendirme İslam’a göre yapılamaz.”
”SİNEK VIZILTISI KADAR ETKİ ETMEZ” Cesedin yakılması olayının özellikle medyada normal bir olaymış gibi yansıtılması, insanların bilinç altında ‘cesedin yakılması normaldir’ olgusunun oluşmasına yol açar mı?”şeklindeki sorumuza Karaman,
“Olabilir ama sinek vızıltısı kadar bile etkilemez. Sivri sinek vızıltısı bile insanı etkiler de rahatsız eder, korkarsınız sokar diye ama bu davranışlar Müslüman toplumunu sivri sinek vızıltısı kadar bile etkilemez” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan İslam Ansiklopedisi'ndeki bilgiye göre ise:
Dinimize göre cenazelerin yıkanıp kefenlenmesi ve toprağa gömülmesi gerekir. “Kur’ân-ı Kerim’de bu işlemin insanoğluna Allah tarafından öğretildiği, kardeşinin cesedini ne yapacağını, bir karganın hareketlerinden öğrenen Hz. Âdem’in oğlunun, “Yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten de mi aciz kaldım!” dediği anlatılır. (Maide, 5/31) Başka ayetlerde de ölünün gömülmesi gereğine dolaylı olarak işaret edilmiştir (Tâhâ 20/ 55, Mürselât 77/25-26; Abese 80/21-22) Ölünün toprağa tevdi edilmesi çevre temizliği, sağlık, insanın saygınlığının korunması ve ölümü hatırlatma türünden birçok hikmetler taşımaktadır.”
Bunun yanı sıra insan cesedi ile ilgili olarak Peygamberimizden şöyle bir hadis rivayet edilmiştir:
Aişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir.” (Muvatta, Cenâiz 15; Ebu Davud, Cenâiz 58-60; İbn Mâce, Cenâiz, 63)
Yani diri iken bir kimsenin kemiğini kırmak nasıl caiz değilse ölünün kemiğini kırmak da caiz değildir. Cesedi yakmak da bu kapsamda değerlendirilebilir.