Türkiye’ye yönelik yeni bir menfi kampanya yaklaşmakta. Daha önce Kobani üzerinden Türkiye’nin kıskaca alınmaya çalışıldığını gördük. IŞİD’in Kobani’yi işgali sırasında Türkiye’yi IŞİD’le mücadelenin piyadesi yapma arzusu dünyanın dört bir tarafında baş gösteriverdi. Hatta Türkiye’de dört senedir “aman Suriye batağına batmayın” diyen sözde barış aktivistleri bile Türkiye neden kara operasyonu yapmıyor sorularını tutarsız bir şekilde sorup durdu. ABD basınının amiral gemileri yüzsüzlüklerini, Türkiye’yi Kobani’de kara harekatı yapmadığından dolayı eleştirecek noktaya kadar taşıdılar.
Allah’tan Türkiye attığı kritik adımlarla bu menfi kampanyayla belli ölçüde de olsa mücadele edebildi. Açık kapı politikasına devam etmesi ve 200,000 civarında Kobanili’yi çok kısa süre içerisinde ülke topraklarında ağırlamaya başlaması, attığı ilk kritik adımdı. Kobani’ye insani yardımların ulaştırılması ve son olarak “peşmerge koridoru” için topraklarını kullanıma açması, operasyoncuları açıkta bıraktı. Buna rağmen 6-8 Ekim olaylarını yaşadı ki bu da Türkiye’ye karşı Kobani operasyonunun önemli bir parçasıydı.
Şimdi ise konu, IŞİD’le mücadelenin devam ettiği Tikrit ve baharda bir operasyon başlatılması planlanan Musul. Özellikle Musul, IŞİD’in güçlü olduğu ve kendisine sosyolojik karşılık bulduğu bir yer. Zaten bu sebepten Musul’u bir çırpıda ve direniş görmeden ele geçirmişti. Yine bu sebepten Tikrit’e yönelik devam eden operasyonun akibeti hala belirsizliğini koruyor.
Amaç Türkiye’yi piyade yapmak
Meselenin Türkiye’ye bakan veya daha doğrusu Türkiye’nin kıskaca alınmaya çalışıldığı yönü şu: Türkiye bu iki şehrin IŞİD’den kurtarılması için ne yapıyor sorusu üzerinden Türkiye’nin IŞİD’le mücadeleye yeterince destek vermediği eleştirisi sinsice işleniyor. Bu eleştirinin iki yönü var. Birincisi, uzun süredir devam eden Türkiye’yi IŞİD’le mücadelede pasif kaldığı suçlaması. Oysa daha önce de yazdığım gibi IŞİD, Türkiye’nin bölgesel tüm çıkarlarına direk olarak zarar vermekte bu sebepten Türkiye belki de IŞİD’le mücadele etmeye başlayan ilk ülke oldu. IŞİD’in ürettiği istikrarsızlık, Türkiye’ye ekonomik ve siyasi problemler çıkardı. Türkiye’nin desteklediği Suriye muhalefeti IŞİD eliyle zayıflatıldı. Türkiye IŞİD yüzünden yüzbinlerce sığınmacı kabul etmek zorunda kaldı. Sınır güvenliğimiz zedelendi... Yine bu sebeptendir ki Türkiye IŞİD’e karşı top atışları suretiyle askeri adım atan ilk ülke oldu. Şah Fırat operasyonunu yaptı. YPG’nin kontrol ettiği Kobani’ye bile tüm çekincelere rağmen destek verdi. Son olarak Irak’a askeri teçhizat dolu iki uçak gönderdi. Ama yine de uluslararası koalisyonun piyadeliğini yapmadığı müddetçe Türkiye’ye yönelik eleştiriler ve operasyonlar devam edecek.
Meydan İran’a bırakılıyor
İkinci olarak ise özellikle Sünni Arap dünyasında Türkiye daha fazla insiyatif almayarak meydanı İran’a bırakmakla eleştiriliyor. Bir diğer kesim ise Türkiye’nin IŞİD’le mücadeleye verdiği desteğin İran’ın işine yarayacağını düşünüyor. Malum Tikrit operasyonunu neredeyse İran yönetiyor. Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da İran ordusu kolları sıvamış ve sahaya askeri gücüyle inmiş durumda. Bu durum IŞİD’le mücadele edilmesine destek verenler açısından bile soru işaretleriyle karşılanıyor. Zira mezhepsel hassasiyetin ve çatışmanın had safhada olduğu Irak’ta İran bir taraf ve yakın zamanda Şii milislerin yaptığı intikam saldırıları sonucu Sünni Iraklıların hayatını kaybetmesi, IŞİD’in temizlenmesinden sonra yeni bir mezhepsel çatışma dalgasının başlaması endişesini besliyor.
Türkiye bu noktada Kobani’de olduğu gibi belki de daha da dikkatli davranmak zorunda. Zira Türkiye ne ölçüde destek verirse versin eleştirilerden kurtulamayacak, herkesi memnun edemeyecek. Yine de Türkiye IŞİD’e karşı mücadelede Irak’a destek vereceğini açıkladı ve yardıma da başladı. Fakat bu yardımın boyutunu ve kullanım kapsamını dikkalti bir şekilde tayin etmek zorunda. Irak’ın en büyük sıkıntısı merkezi hükümetin de merkezi ordunun da güçlü olmaması. Bu Irak’ı İran ve Şii milislerin etki alanına sokuyor. Türkiye tabi ki yardımlarını merkezi hükümet üzerinden ulaştıracak. Israrla Irak tarafını uyarması gereken konu ise IŞİD’le mücadelenin Sünniler’e karşı bir intikam operasyonuna dönüşmemesi ve IŞİD’in sosyolojik olarak sömürdüğü sorunların daha da büyümemesi.