Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Salih Tuna: 'Eyvah PKK elden gidiyor!'

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında çözüm sürecindeki son gelişmeleri ele aldı...

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-10-29 04:47:49

Salih Tuna: 'Eyvah PKK elden gidiyor!'

İşte Salih Tuna'nın "'Eyvah PKK elden gidiyor!'" başlıklı o yazısı:

Çatışmalı ortam sürdükçe, yani cenazeler gelmeye devam ettikçe 'çözüm önerileri' için kırk dereden su getiriyorlardı.

Gitmedikleri, gezmedikleri yer kalmadı.

Afrika'dan Avrupa'ya kadar nerde hangi sorun hangi çatışma olmuş ve nasıl çözülmüşse 'incelediler' ve kurum kurum kurularak biteviye anlattılar.

Herkes bu 'efendilerin' ağızlarına bakıyordu; 'barış' çabaları minnetle anılıyor, ne barışsever adamlar, iyi ki varlar deniliyordu.

Ne ki, bu 'efendilerin' keyfini kaçıran bir şey oldu, çok büyük bir şey.

Türkiye 'Kürt meselesini' Oslo'dan Ankara'ya taşıdı. Evvela 'Paralelciler' 7 Şubat 2012'de (MİT krizi) devreye girdi.

Başaramadılar.

Türkiye yüz yıllık 'Şark meselesini' üçüncü taraflardan bağımsız bir şekilde bizzat çözme iradesi gösterdi ve 'barış sürecini' resmen başlattı.

Haliyle mahut 'efendilerin' canı çok sıkıldı.

İçlerinden biri hatta önde gideni hayıflanıyordu. Öyle ya daha Jonathan Powell dostundan Kolombiya'daki çözüm sürecini bile ağız tadıyla aktaramadan olacak iş miydi bu?

Yol göstericilikleri olmadan 'barış süreci' nasıl yapılırdı?

O kadar öfkelendiler ki, sanki dersin 'üçüncü taraf' bunları hesaba çekmiş de, Yeşilçam Sineması'nın klişe 'kötü adam' repliğinde olduğu gibi, 'Bir işi bile beceremediniz sersemler… Yıkılın karşımdan. Barış sürecini bitirmeden de gelmeyin. Defolun!...' demişti.

Müthiş bir panikle doğuya gittiler.

Doğuda kimi görmüşlerse, 'Ne oluyor ya, AKP istediklerinizi vermedi, niye barışıyorsunuz…' dediler.

Olmadı.

Bu sefer kendilerini dağlara vurdular. Henüz yirmi yaşına gelmemiş gencecik çocuklara, 'Silah bırakmak ağırınıza gitmiyor mu' diye sordular.

'Çatışmalı ortamını' geri getiremediler. Yani, 'barış süreci' inadına sürüyor, cenazeler gelmiyordu.

Huysuzlukları daha da arttı.

Kolay değil tabii, ayaklarının altından adeta zemin çekilmişti. Oyuncağı elinden alınmış yaramaz veletler gibi şapşalca tepkiler vermeye başladılar.

Baldıran zehri içmek (veya siyasi hayatının bitmesi) pahasına 'barış sürecini' başlatan Sayın Erdoğan'ı 'otoriter', 'diktatör' ilan ettiler. (E tabii bu 'efendileri' de anlamak lazım. Seçimleri AK Parti kazanacak ama bunların 'kurduğu ülküde gösterdiği amaçta hiç durmadan' yürüyecekti. Öyle vehmediyorlardı.)

,
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara