Ahmet Hakan, hükümetin başındaki en önemli altı ismi eleştirdi. Hakan, Başbakan Davutoğlu, Efkan Ala, Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan, Beşir Atalay ve Bülent Arınç'ı ele alırken bunlardan birçoğunu masaya yatırırarak gündemdeki son gelişmelerle ve görev süreleriyle değerlendirdi...
İşte Ahmet Hakan'ın "İktidarın konuşan altı atlısına dair" başlıklı o yazısı:
1 AHMET DAVUTOĞLU: Süvari birliğinin başında o var... Günde en az iki kere konuşuyor ve her konuşması "konferans" niteliğinde ve kavramsallaştırma çabalarıyla dolu... Yalnız bir kusurcuğu var: Konuşmaları uzun, yaptığı toplantılar ise konuşmalarından da uzun... CHP'ye hücumları etkili... Ancak Cumhurbaşkanı da CHP'ye hücuma katılınca... Onun hücumları bir parça etkisiz kalıyor... Bir süre sonra "Siz bırakın Sayın Cumhurbaşkanım, ben bu CHP'ye yeterim" falan diyebilir.
2 EFKAN ALA: O Efkan Ala ki... Diyarbakır'da valilik yaptığı sıralarda "Cana geleceğine cama gelsin" demiş ve yitip giden canların, kırılan ve dökülen kamu mallarından çok daha önemli olduğu gerçeğini tüm Türkiye'ye öğretmişti. Belki de bu yüzden bu kadar "sert" olacağını kimse tahmin etmiyordu... Ama tahmin edilmeyen geldi başa... Kendileri hükümetin neredeyse "sertlik yanlısı Tamil gerillası" kanadını temsil etmekte... Bakınız: Kobani olaylarının zirvede olduğu gün yaptığı "Misliyle mukabele ederiz" açıklaması...
3 YALÇIN AKDOĞAN: Bu zamana kadar görüşlerini gazetelerdeki köşe yazılarıyla ortaya koyuyordu ama artık sorulara cevap veriyor, televizyon programlarına çıkıyor. Yani konuşuyor. Sanırım "yazmak" ile "konuşmak" arasındaki farktan kaynaklanan sorunlarla baş başa... Ama hepsinden önemlisi: Sorunun farkında... Ayrıca aynı meseleler üzerine aynı partiden en az altı kişinin konuşmasının neden olduğu karmaşanın da farkında... Sanırım bu meseleye de el atacak.
*
4 NUMAN KURTULMUŞ: Yeni pozisyonuna alışmış gibi... Geçmişi çabuk unutmuşa benziyor... Sanki ta en başta AK Parti içinde yer almış gibi konuşuyor... Ama her şeye rağmen iktidar cephesinin en diyaloğa açık ismi... İçtenlikli bir tevazua sahip, kibirden de uzak duruyor gibi... Konuşurken dikkatli... Konuştuklarıyla yeni sorunlara yol açmamaya çalışıyor... Bu durum da onun diğer parti sözcüleri kadar etkili olamamasına neden oluyor. İhtiyacı olan şey: Cesaret, biraz daha cesaret...
5 BÜLENT ARINÇ: Kendine özgü fikirleri, kendine özgü yaklaşımları, kendine özgü vurguları olan bir siyasetçi, "Hükümet Sözcüsü" olduğunda... Kendine özgülüğünü toprağın altına gömmek, "hükümete özgü" olanı ortaya koymak durumunda kalır. Bülent Arınç'ın dramı bu... "Hükümet Sözcüsü" olmak ile "kendine özgü olmak" arasında gidip geliyor. Keşke "Hükümet Sözcüsü" olmanın getirdiği kısıtlayıcılıktan kurtulsa ve kendine özgülüğünü ortaya koyacak yeni bir pozisyon edinse... O zaman çok daha sahici bir Bülent Arınç'la karşılaşırız.
6 BEŞİR ATALAY: "AK Parti Sözcüsü" görevi Hüseyin Çelik'in idi... Şimdi o koltukta Beşir Hoca var... Beşir Hoca, Hüseyin Çelik gibi yapmıyor. Yani üç günde bir "parti" adına konuşmuyor, muhalefetle polemik yapmak için çabalamıyor, Bahçeli'ye ya da Kılıçdaroğlu'na laf çakmak için uğraşmıyor, gündemdeki konulara yalınkılıç dalmıyor... Göreve geldiği günden beri bir kere konuştu, o konuşması da aynı gün AK Parti adına yapılan altı ayrı konuşma nedeniyle güme gitti... Beşir Hoca'nın tarzını üç kelimeyle özetleyelim: Temkin, temkin, temkin... Ama dikkat etsin: Parti içinde "Neredesin ey Hüseyin" diye haykırışlar yükselebilir.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!