Şenocak: IŞİD'le İstanbul'u çökertmek istiyorlar!
Dr. İhsan Şenocak, 'Türkiye’de bir umut oldu ve IŞİD ile bunu çökertmek istiyorlar. Osmanlı’yı, Abdülhamid’i çökerttiler. Kudüs’ü aldılar ve şimdi de aynı hareketi yeniden coğrafyamızda aktif hale getirdiler. Mesele İstanbul’u çökertmektir.' dedi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-08-25 09:44:22
İlmi ve Fikri Araştırmalar Merkezi (İFAM) Kurucusu ve Hüküm Dergisi Yayın Danışmanı Dr. İhsan Şenocak , Fetullah Gülen grubunun Müslümanlara zararını, İmam Hatip Okulları’nın önemini, Türkiye’nin İslam dünyasındaki ümidini ve günümüzdeki meseleleri değerlendirdi.
• Fetullah Gülen grubunun son dönemlerde darbelerle, gizli kayıtlarla ve beddualarla ön planda olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Cemaatler hizmet etmek için vardır. Bir cemaat siyasi harekete, ticari harekete dönerse orada millette bir nefret oluşuyor. Çünkü insanlar; fitre, sadaka ve zekât paralarını onlara çocuklarını okusunlar diye vermiştir. Siz bir işadamları grubu oluşturup, bunları bizzat idare ederseniz orada hem bir nefret oluşabilir hem de bu ümmetin diğer vaatlerde hizmet yapan kuruluşlarıyla karşı karşıya gelirsiniz. Orada bir kırılma olur, çözülme olur. İşte bahsettiğiniz cemaati de bu bağlamda değerlendirmek gerekir.
• Peki, şu anda Fetullah Gülen grubu ne yapıyor?
- Bu grup önceden milletin karşısına talebi ve hizmeti ile çıktı. Dışarılarda okullar yaptı fakat bu okulları yaparken, “Bu hizmet Kur’an’a, Peygamberimizin sünnetine ne kadar uygun?” diye millete, ulemaya sorulmalıydı. Peygamberimizin siyasetine, hareketine bakıyorsunuz Mekke müşrikleri ile Peygamberimiz bir pazarlığa girmiyor. Müşrikler; “Birlikte hareket edelim, bir parça bizim dinimiz, bir parça senin dinin olsun” diye dayatıyorlar ama Peygamberimiz onlarla beraber bir harekete, beraberliğe girmiyor. Bugün de, küresel sistemin Müslümanlara bir dayatması var.
Şimdi bir cemaat İslam adına hareket ediyor ve küresel güçlerle belli noktalarda birlikte yürüyorsa o zaman bunun meşruiyetini anlatması gerekir. Yani kitap bağlamında, sünneti seniyye bağlamında anlatması gerekir. 15 yaşındaki kızlar sahneye çıkıp, dans ediyorlar. Bunları açıklamaları gerekiyor.
• Bu zamana kadar Fetullah Gülen grubu, Türkçe olimpiyatları ve dinler arası diyalog çalışmaları nedeniyle eleştiriliyordu ama şimdi biraz pozisyonu değişti. Şimdi ise küresel güçlerle beraber Türkiye’de hükümet değiştirmek gibi bir durumla anılmasına nasıl bakıyorsunuz?
- Peygamberimiz döneminde Mekke’deki yapı, Efendimizi kabul etmedi. İçeriden kendilerine müttefik arıyorlardı. Efendimize o hareketi yaptıkları gibi şimdi de Türkiye’deki Gezi olaylarında o yapıldı. Mısır’da Mursi’ye yapılan ihtilal da aynı merkezden idare ediliyor. Çünkü Mursi de milletin arasından gelmiştir. Şimdi küresel güçler Müslümanları dışarıdan yıkmak isterler. Eğer bunda muvaffak olamazlarsa içeriden aldatabilirler birilerini. Aldatıp, yanlarına çekebilirler. Bunlarla içeriden bir başkaldırı olabilir. Şimdi Gezi olaylarına baktığınız zaman Batı, küresel güçler, kendi kimlikleri ile ortaya çıktılar.
Kendi kimlikleri ile bunu yapamayınca o zaman sizin kardeşinizi, arkadaşınızı, dostunuzu birtakım ifadelerle yanlarına çekebilirler. Yani şöyle bir şey olabilir: Siz şimdi çıkıyorsunuz dışarıda okullarınız var, müesseseleriniz var. “Kardeşim bunları yapacaksan Türkiye’de şunları yapman gerekir. Eğer şunları yapmazsan işte bunların devamında problem olabilir” noktasına gelirler. Sizin ülkeniz, sizin milletiniz onların menfaatlerini tehdit eder noktaya gelirse sizi orada kullanabilirler.
Eğer 17 Aralık darbe girişimi başarılı olsaydı İmam Hatipler çökecekti
• Bunları günümüze nasıl yorumlayacağız?
- İslam âleminin umudu Türkiye... Bu yüzden bu olaylar Türkiye üzerinde oynanıyor. Mursi’ye yapılan bu darbe esasında Türkiye’ye yapılmıştır. Yani Mısır’dan, Türkiye’ye geleceklerdi. Türkiye, kimlerin yanında olduysa onların üzerine yürüdüler. Suriye’deki bu olayların arkasında aslında küresel güçler vardır. Suriye’de mücadele edenler, Türkiye ile birlikte olmak istiyor. Esad küresel güçlerin yanında. İşte orada bir lobi var. Esad var, İran var. İslam dünyasındaki bütün hamlelerin arkasında Türkiye’yi çökertmek var. Çünkü bu ümmet İstanbul düşünce düştü, Abdülhamid düşünce düştü, İstanbul ayağa kalkınca ayağa kalkacak. İstanbul’da/Türkiye’de diriliş hamleleri var. Eğer 17 Aralık başarılı olsaydı İmam Hatipler çökecekti. Bu müesseseler çökünce millet, cumhuriyet tarihinde İslam adına yaptığı en büyük hamlesini kaybetmiş olacaktı. 28 Şubat’ta bizlere yönelik yapılan baskınlar yeniden olacaktı. Türkiye’de Müslümanlar kazanımlarını büyük oranda kaybedeceklerdi. 17 Aralık başarılı olsaydı Gazze kaybedecekti, Şam kaybedecekti, Kahire kaybedecekti. Anneler kaybedecekti. Şam’da annelerin bir umudu var.
Namaz kılan adamı getirir size rakip gösterirler
• Şu anda 17 Aralık’ta bu mu oldu?
- Türkiye’deki olan olayları bu zaviyeden değerlendirmek lazım... Biz Peygamberimizin hayatını doğru okuduğumuz zaman bu problemleri çözmüş olacağız. Mekke müşrikleri Efendimizi siyaseten durduramayacaklarını anlayınca içerden birtakım kırılmalar oluşturmanın faaliyetine giriyor. Siyaseten sizi durduramazlar. Namaz kılan adamı getirir size rakip gösterirler. Müslümanlar; Peygamberimizin fikri, siyasi, ictimai, itikadi hayatını okumalılar. Bunları doğru okuduğumuz zaman problemleri çözmüş olacağız.
Mesele İstanbul’u çökertmektir
• Irak ve Şam Devleti (IŞİD) hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
- Türkiye’de bir umut oldu ve IŞİD ile bunu çökertmek istiyorlar. Emperyalizm İslam dünyasını yaktı. Burada IŞİD’e insan sevk ediliyor. İngilizlerin kurduğu bir Vahabilik hareketi var. Bununla Osmanlı’yı, Abdülhamid’i çökerttiler. Kudüs’ü aldılar ve şimdi de aynı hareketi yeniden coğrafyamızda aktif hale getirdiler. Mesele İstanbul’u çökertmektir. Şimdi dünyaya şunu söylüyorlar: “İslam bu haliyle sizin için umut olabilir mi?” Elde bayrak var, La İlahe İllallah Muhammed’en Resulullah yazıyor ama yerde insan başları var. Burada, IŞİD’in varlığı Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak için. Peygamberin ümmeti yerde insan başları olduğu halde böyle bir poz verebilir mi?
• İslam’ın kalkınmasını İstanbul/Türkiye merkezli olarak vurgulamanızın sebebi nedir?
- Çünkü bu ümmet burada düştü. Abdülhamid düşünce Yahudi Emanuel Karasu ile Ermeni Aram Efendi, “Milletin kararı; seni iktidardan düşürdüler” diyor. Abdülhamit ise, “Bu milletin kararı ise, bu kararı bana milletim getirirdi. Yahudi ile Ermeni getirmezdi. Abdülhamid düşmedi ümmet düştü.” Dolayısıyla bu ümmet Abdülhamid düşünce düştü. Ümmet buradan düştüğü için buradan kalkacak.
• Bu noktada Türkiye’nin model ülke olarak görülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye’nin modellikten ziyade tarihi bir tecrübesi var. Belki Türkiye’nin kadroları şu an buna çok hazır mıdır, değil midir ama dava sanki bir adam etrafında daha çok teşekkül ediyor. Dolayısıyla da o bir adamı devirme mücadelesi var. Dava bazen birileri etrafında teşekkül eder. O birileri de çökünce de çok şeyi kaybedebilir insanlar. Siz şimdi Abdülhamid’i buraya koyun, Abdülhamid düşünce nereyi kaybettiğini bu ümmet gördü. Bazen böyle yüreği, cesareti, sabrı, metaneti, belalara tahammül edebilecek insanları Allah gönderir. O insanlar düşünce Müslümanlar neleri kaybettiğini anlarlar.
• Bugün dava Tayyip Erdoğan etrafında mı teşekkül ediyor?
- Siyasi olayları, etrafınızı, mücadeleyi gördüğünüz zaman, dışarıdan baktığınız zaman sizi işte belli bir adresi götürüyordur. Gidiyorsunuz Afrika’da bir köyde, Çad’da insanlar birisini soruyor. Türkiye’yi sormuyor aslında o, beni sormuyor, kendini soruyor. Çünkü sende birisi var, o adamı duymuş, o adam onu müdafaa ediyor. Kudüs’ü, Gazze’yi, Mısır’ı, Mursi’yi krallar bir tarafta, melikler bir tarafta bütün bunların sustuğu anda birisi kalkıyor onu müdafaa ediyor. Yani kendini görüyor burada.
• Günümüzde Gezi Parkı olayları ve 17 Aralık darbe girişimleriyle Erdoğan düşerse ümmet düşmüş mü olur?
- Allah ne takdir ederse o olur. Bütün güçler, kuvvetler Cenab-ı Hakk’ın elindedir ama ben şunu söylemeye çalışıyorum. Bazen Cenab-ı Hakk birilerini belli işlere istihdam eder. Onlar onları yaparlar. Memur kılan Allah azze ve celledir. Memuriyeti veren odur. Nereye kadar verir, nereye kadar devam eder yani biz davaları belli insanlara endeksleyip bu çökünce bu çöker demeyiz ama zahirde baktığımız zaman, saldırılara baktığımız zaman, hücumlara baktığımız zaman ben şöyle politik hareketle bu işlerin çok neticeye ulaşacağına yönelik böyle bir iddiam yok. Ama şunu söylüyorum belli siyaset hareket bir adam çıkarır bazen, o adam yüzlerce insanın yapamadığını yapabilir.
Erbakan Hoca ile başlayan siyasi hareket bugün Başbakanla ilerliyor
• O adam kim?
- Abdülhamid zamanında, Osmanlı’ya baktığımız zaman bunu görüyorsunuz. Bugün için ise işte ortada, zahirdir. Bugün Türkiye’yi, İmam Hatip Okulları’nı açan, köylere kadar yayılmasına öncülük yapan tabii ki bu devletin başında olan isimdir. Türkiye’de Erbakan Hoca ile başlayan siyasi hareket bugün daha çok bir şahıs üzerinde işte madem istiyorsunuz söyleyelim; Başbakan üzerinde; şimdi Cumhurbaşkanı oldu. Ben bunu politik hareket olarak söylemiyorum. Bunu İmam Hatip Hareketi’nin başarısı olarak görmek lazım…
‘Hayvanla insanı birbirinden ayıran akıldır, edeptir’
• Türkiye’de gençliğin Bonzai gibi uçucu, uyuşturucu maddelerle karşı karşıya kalmasının sebebi nedir?
- Biz bazı şeyleri küçük görüyoruz, küçük gördüğümüzden dolayı Allah Teâla sonra onları büyük belalar olarak, bizim önümüze çıkarıyor. Hayvanla insanı birbirinden ayıran akıldır, hayâdır, edeptir, örtünmedir. Şimdi burada böyle bir soyunma hali var. İşte sokaklar, deniz kenarları… İnsanla, hayvanı birbirinden ayıran örtünmedir. Siz bunu orada görebilir misiniz? Ne hale gelmiş. Modern namus makbelleri haline gelmiş deniz kenarları…
“İnsan örtünerek, hayvandan ayrılacak”
• Deniz kenarlarındaki insan ile hayvan birbirinden ayrılmıyor derken yanlış anlaşılma olmasın…
- Allah semadan insanla, örtüyü indiriyor. Ayeti kerimede diyor ki; “Örtüyü ben indirdim. İnsan örtünerek, hayvandan ayrılacak.” Yani bir insanın medeniyetini, insanlık içerisindeki seviyesini nereden anlayacağız biz? İnsan gibi yaşayarak… Kadın, erkek soyunarak bir yerde… Şöyle hayvanlar örtünmezler. Hayvanlar örtünme ihtiyacı hissetmezler. Eğer insanlar da örtünme ihtiyacını hissetmiyorsa o zaman insaniyetten hayvanileşmeye doğru bir evrilme vardır. Hayvanlaşma temayülü vardır. Dolayısıyla siz bu temayüllere belli noktalarda müdahil olmazsanız hayvan böyle yer. Temayülün de en gözüken hali sahillerdir.
• Uyuşturucu madde Bonzai konusuna gelirsek
Şimdi buralardan böyle girerler, yıkarlar yıkarlar bir hayvanileşme başlar. Efendimiz şöyle iki örnek veriyor. Bir hayvan var diyor yer, sonra süt verir. Yer süt verir. Bu Müslümanla dünya malının münasebetini anlatıyor. Başkaları için de yaşıyorsunuz. Başkalarına faydanız oluyor. Yetimleri, biçareleri düşünüyorsunuz. Bir tane de hayvan var. Yer yer hiç durmaz, kendisi yer ve onun saatler sonra patladığını görürsünüz. Yani bu bir hayvanileşmedir. Hayvan sürekli zevk almak ister. Zanneder ki bu zevkin nihayeti yok. Bir noktada o zevk onun ölümü olur. Şimdi siz eğer aklı, imanı, vicdanı, irfanı insanların yüreğinden alırsanız, sökerseniz onlarda bir hayvanileşme başlar. İşte o hayvan gibi zevkin dibine gitmek isterken, bakarsınız ki bir kenarda o uyuşturucuyu almış, orada hayatını kaybetmiş. Bir kadın için bakın o da hayvanileşmenin dibine gider, soyunur soyunur, itibar kazanmak, şöhret kazanmak için podyumda iffetini verir ve o nihayetinde onu, bir kenarda, otel odasında yapılan ihanetlerin neticesinde intihar etmiş halde bulursunuz.
Hüseyin Kulaoğlu / Yeni Akit
SON VİDEO HABER
Haber Ara