RÖP: TÜLAY GÖKÇİMEN-TİMETÜRK
Doğu Türkistan gerçeği, dünyanın ve Türkiye’nin görmezden geldiği, görmezden gelinmese de siyasi çıkarlar uğruna feda edilen bir gerçek. Dinî, millî ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren “Sincanlı” olduğuna inandırılmaya çalışılan bir tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan.
Doğu Türkistanlılar şimdi Kur’an okuduklarında dayak yiyor, Kur’an öğrenmek istediklerinde hapse giriyorlar. Daha doğmadan yasaklarla karşılaşıyor; eğer devlet tarafından “fazlalık” olarak addedilirlerse annelerinin karınlarından zorla çıkartılıp öldürülüyorlar. Kendi dillerini, tarihlerini öğrenme hakları yok. İstedikleri üniversiteye girmek, istedikleri işte çalışmak onlar için hayalden de öte. Hayatlarının her aşamasında kimlikleri soruluyor onlara; aidiyetleri sorgulanıyor. Üstelik sorgulanmakla da kalmıyor, kendilerinden çalınıp yerine bir başkası konmaya çalışılıyor.
Suçları bir hak talep etmekse bunun bedelini fazlasıyla ödüyorlar. Hesapsızca işkence görüyor, hapislerde ölüme terk ediliyorlar. Hapis hayatından ve dolayısıyla işkenceden evlerine dönenlerse normal hayatlarına bir daha asla dönemiyorlar. Çünkü artık ya psikolojik sorunlarla ya da fiziksel bir rahatsızlıkla yaşamak zorunda kalıyorlar…
YILLARDIR KORKUDAN KONUŞMADILAR!
Asya’nın Filistin’i olarak bilinen Doğu Türkistan yıllardır Çin’in baskı ve zulümlerine direniyor. İnancını özgürce yaşamak ve bu şekilde eğitim almak için Türkiye’ye gelen öğrenciler ailelerine bir şey olur korkusuyla yıllarca konuşmayı reddettiler. Artık susmayacağız bu zulümleri hayatımız pahasına tüm dünyaya anlatacağız diyen Doğu Türkistanlı Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi Merhaba Gaffur ile Çin vahşetini ve Doğu Türkistan’da Müslüman olarak yaşamanın zorluklarını hatta imkansızlığını, konuştuk.
DOĞU TÜRKİSTANDA SOKAKLARDA TESETTÜRLÜ GEZMEK YASAK!
Bizim memlekette Müslüman kadınların sokaklarda tesettürleri ile gezmeleri kesinlikle yasaktır. Ayrıca Müslümanlar taksiye binemezler, alış veriş merkezlerinde dolaşamazlar, lokantalarda kesinlikle yemek yemeleri yasaktır. Okullara başörtüsüyle girmek yasaktır, Kur’an kursu açmak ve Kur’anı açık mekanda okumak yasaktır.
Bu Ramazan’da kamu binalarında çalışanlara zorla su ve karpuz verdiler. Yemek istemeyenlere zorla yedirdiler. Psikolojik ve fiili işkenceleri bir arada yaşıyoruz. İslami sadece evimizde onu da gizlice yaşamak zorundayız.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA KADINLARIN CAMİLERE GİRMESİ YASAK!
Geçtiğimiz Ramazan ayında Kadir Gecesi ‘nde Yarkent kentinde bulunan bir camiye ibadet etmek için giden Müslümanların çoğu camiden sağ çıkamadı. Müslümanların camide toplandıklarını haber alan Çin rejimi hemen camiye baskın yaptı ve orada sadece namaz kılıp dua etmek için toplanan kardeşlerimizi, akrabalarımızı öldürdüler.
EZAN OKUNMASI KESİNLİKLE YASAK!
Biz hiç camiye giremeyiz, ezan sesi duyamayız. Namazın vaktinin geldiğini saatimize bakarak anlarız. Sizler çok şanslısınız günde beş vakit ezanı duyuyorsunuz. Türkiye’ye geldiğimde ezan sesi duydum. Çok ağladım onu ilk duyduğumda. Keşke ailemde bu duyguyu yaşayabilseydi. Sizler Türkler olarak çok şanslısınız. Okuduğum şehir Bursa’da çok güzel camiler var. İlk geldiğimde gitmeye korkardım. Sokakta yürürken takip edildiğimizi düşünüyoruz. Bize öylesine bakan birinin bile ajan olabileceğine inanıyoruz. Yıllarca kendi gölgemizden korkarak yaşadık. Üç kişi yan yana gelse bir kişi mutlaka ajandır diye düşünüyoruz biz memleketimizde. Türkiye’de özgürce namaz kıldığım için çok mutluyum. Bir gün Doğu Türkistan’da da ezan sesi duymayı hayal ediyorum.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOKAKTA “SELAMÜNALEYKÜM” DEMEK YASAK!
Babam bir gün yolda giderken çok sevdiği ve saygı duyduğu bir büyüğünü gördü ve elinden tutup “Esselamüaleyküm” dedi. O anı fotoğraflayan ajanlar hemen Çin polisine gitmişler. Çünkü onlar bu işten para kazanıyor. Çin yönetimi sokaklarda Müslümanları takip ederek onların inanışları gereği yaptıkları hareketleri kaydederek fotoğraflayanlara çok yüksek miktarda para ödüyor. Bir hafta sonra ellerinde uzun uzun silahlarla evimize Çinli askerler geldi. Evimizin çatısına bile çıkmışlardı.
Babama sokakta birine selam verdiğini ve neden böyle yaptığını, bunun yasak olduğunu bilip bilmediğini sordular. Babam da yolda gördüğü insanı çok sevdiğini ve o an yasak olduğunu unuttuğunu söyledi. Evimizi aradılar, babamın tüm dosyalarına baktılar. Biz ağlamaya başladık. Babamı alıp götürdüler. Onu çok dövmüşler. Bir ay kendisini hiç göremedik. Babamın siyasi suçlu olduğunu söylediler. Amcamın bir arkadaşı vardı babamı götürdükleri yerde. Yemek götürmüş babama. Tuzlu yemek götürmek yasakmış. Babamın suçu hafif olduğu için bir aydan fazla kalmadı cezaevinde. Cezaevlerine giren herkese virüs bulaştırıyorlar, babama yaptılar mı bilmiyoruz. Kendisi hatırlamıyor.
ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DA CEZAEVİNE GİREN ERKEKLERE AIDS VİRÜSÜ BULAŞTIRIYOR!
Cezaevine giren herkese ellerinin üzerine veya bileklerine barkod makinası gibi bir aletle virüs bulaştırıyorlar. Bu virüsle bulaşan hastalık onları uzun vadede hasta ederek öldürüyor. Bu güne kadar bu virüsten dolayı binlerce kişiyi öldürdüler Doğu Türkistan’da. Müslümanları hem toplu hem de teker teker öldürüyorlar. Ayrıca bizim memlekette ikiden fazla doğum yapmak yasaktır. Üçüncü çocuğuna hamile kadını görürler veya ajanslar bildirirse zorla kürtaj yaptırıyorlar. Bizim nüfusumuzun çoğalmasını istemiyorlar.
TÜRKİYE’YE OKUMAK İÇİN GELMEK İSTEYENLERİ TUTUKLUYORLAR!
Ağabeyim 2011 yılında Türkiye’ye İslami İlimler okumak için gelmek istiyordu. İnternetten Türkiyeli bir ağabeye mail atmıştı. Birkaç gün sonra polis geldi ağabeyimi alıp götürdüler. Neden Türkiye’ye gitmek istediğini, orada ne yapacağını kimlerle iletişimde olduğunu sormuşlar. Doğu Türkistan’da Çinliler bizim kimliğimize çip koyuyorlar. Benim kimliğimde de var. Bizi GPRS takip ediyorlar. Şu an burada sizinle konuştuğumu bile belki de biliyorlardır. Ben 2,5 yıldır memleketime gidemiyorum. Annemi babamı çok özledim. Burada İslami İlimler okuduğum için oraya gittiğim anda beni de tutuklayacaklarından korkuyorum. Ailem gözümde tütüyor, ağabeyimin çocukları oldu onları bile göremedim.
Artık ülkemdeki bu zulmün sona ermesini ve özgürce İslami yaşamayı istiyoruz. Türkiye’ye okumak için geldik ve çok memnunuz burada özgürce namaz kılıyor Kur’an okuyabiliyoruz. Bu ibadetlerin özgürce yapılması ne kadar büyük bir nimet bilemezsiniz. Bir gün bizim memleketimize gelirseniz daha havaalanından girişinizden itibaren ne demek istediğimi anlarsınız. Biz Müslüman olarak doğduk, öyle yaşamak ve Müslüman olarak ölmek istiyoruz. Dünya Doğu Türkistan’ı ne zaman görecek?