Dolar

34,9484

Euro

36,7215

Altın

2.991,43

Bist

10.125,46

CHP + MHP +Fethullah Gülen+ Ekmeleddin+...?

CHP ve MHP 'çatı adayı'nı belirledi. Ulusalcıların kendi adayları olarak görmediği Ekmeledin İhsanoğlu'nun adaylığıyla ilgili CHP ve MHP'nin ne yapmak istediğini TIMETURK yazarı Kazım Sağlam yazdı.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-06-25 14:05:26

CHP + MHP +Fethullah Gülen+ Ekmeleddin+...?
 
Türkiye için öngörülen durum tesbiti; içeride ve dışarıda ülkenin geldiği yer ile ülkeye biçilen konum arasında bir çelişki olduğu, kendine konulan tahditleri aştığı ve geri rayına oturtulması gerekir kanısı-na varılmış olmasıdır.

Son cumhurbaşkanı seçimi için güdülen siyaset bu hususta uç veriyor. Zaten olmakta olan siyasi değişim hamleleri bir vakıa üzerinden elle tutulur, gözle görülür hale gelir. Hiçbir olay oluşmakta olan siyasi dönüşümden azade olamaz.

Türkiye, ilk defa cumhurbaşkanını halk seçecek diye, siyasi bir değişikliğe gitti, türlü engellemeler işe yaramadı, sonunda bunun kanuni alt yapısı hazırlandı.Bundan böyle eğer başka müdahaleler olmasa halk cumhurbaşkanını seçecek.

Bu siyaseten yeni bir safha, yeni bir idare biçimi, halkı merkeze koyma işi olarak algılandı. Halk yıllarca siyasetten uzak tutuldu, bunun tarihi sergüzeştiyle ilgilenenler bilir. Cumhuriyetin ilanından bugüne halkın önüne nasıl barikatlar kurulduğu, devletin halka nasıl muamele ettiği malum.

Türkiye’de – halkı Müslüman bazı ülkelerde de benzeri şeyler yapılmaktadır- son yıllarda iki yönlü bir siyaset güdülüyor, gözle görünen ilk şekli, ülkenin Müslümanlarla ve Müslümanlıkla barışması, İslam’a önem verilmesi bunun için hukuki/kanuni alt yapının oluşturması… İHL’lerin açılması, katsayının ortadan kaldırılması, başörtüsü serbestliği, okullara Kur’an ve siyer derslerinin konulması, meclise başörtülü vekillerin girebilmesi, Türkiye’nin dış dünyada İslam ülkeleriyle daha yakından ilgilenmesi, İslam’a uluslararası arenada sahip çıkılması…

Bu işin ilk görünen veçhesi.İkinci kısmı biraz örtülü; İslam ile batıyı, İslâm değerleriyle batı değerleri-nin uyumlaştırılması, mezcedilmesi, ileriki zamanlarda bir yerde buluşturmalarıdır. Bu zaman alacak ve çok konuşulacak ve tartışılacak bir projedir.
İki ayrı dünyayı, iki farklı anlayışı birleştirmek, iki ayrı dünyanın niyetlerine varıncaya kadar değiştir-mekle mümkün hale gelebilir. Allah inancı, kainat telakkisi, olaya ve eşyaya bakışları birbirine zıt iki dünyayı birleştirmek için yapılan hamleler, nasıl bir ayrışma doğurur o, ileriki zamanlarda ortaya çıka-cak, kim görür onu bilemeyiz. Esas sıkıntı; dönüşümü sadece İslam dünyasından beklemektir. Batı kendi değer yargılarından asla ödün vermeden bizim değer yargılarımızı tebdil ve tağyire uğratmak istiyor. “Siz yanlış yoldasınız kendinizi değiştirin yoksa dünyada felaketler olur” diyor.

Değişmekte olan İslam dünyası, kendi ekseni, kendi plan ve programı doğrultusunda bir yerlere doğru zaten eviriliyor. Batılılar ve onların yerli işbirlikçileri, kendi kontrollerinden çıkma veya başka tarafa yönelme eğiliminden endişe ediyorlar. Bu endişe nedeniyledir ki; yeni yeni tedbirler almaya başladılar.

CHP, cumhuriyetin kurucu iradesidir diye bilinir. Cumhuriyeti kuran bir partinin, babası cumhuriyetin zulmünden kaçmış bir adamı Atatürk’ün makamına yani cumhurbaşkanı adaylığına öncülük ederek aday gösterme zorunda kalmışsa, bu üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir hadisedir. Demek ki CHP açısından bakılınca; olağanüstü bir durum var, bu olağanüstü durumda olağanüstü tedbirler ve ittifaklar kaçınılmazdır, Ekmelettinİhsanoğlunun adaylığı buna matuf bir hamledir. Varsayılan tehlike CHP ve ortaklarının kendi başlarına fark ettiği bir tehlike değildir, onlar bundan haberdar edilmişlerdir ve tehlikenin büyüklüğü kendilerine görev düşürmüş diye de onur duymaktadırlar.

Görev biter ortaklık da bozulur, çünkü bu geçici bir görevdir ve geçici ittifaklarla çözülebilir. Bu ana görev dışında hem CHP, hem MHP başka başka hesapları da vardır. Seçimden sonra her partiye seçim sonuçlarına göre yeni vazifeler verilecek ona göre işlerini yürütecekler.

CHP, kendi iç hesaplaşmasını seçim sonrasına bırakarak vargücüyle İhsanoğlunu destekleyecek, daha doğrusu AKP adayı Tayyip Erdoğan olacaksa onun önünü kesmeye çalışacak. CHP’nin tavrı ilk etapta biraz garip kaçıyor, lakin biraz yakından bakılınca, cumhuriyeti kuran irade eğer bugünkü şartlarda ülkeyi yeniden dizayn etseydi acaba nasıl davranırdı diye derin tefekkür ediyor, kendini yokluyor ve ona göre siyaset belirliyor. Cumhuriyetin kurucu iradesi – o günkü devlet ricali- bugün olsaydı, CHP’nin davrandığı gibi davranacaktı. Yani CHP’nin tavrı cumhuriyet ruhuna aykırı değildir. Cumhuriyet ruhu zaman ve zemine göre kendini yenilemek zorundadır, aksi halde tarih sahnesinden silinecek. Kurucu irade o ruhun ölmesini istemez, çünkü yarın gerekirse -1920li yılların şartları tahakkuk ederse- ilk kuruluş anında yaptıklarını aynen yapabilecektir.

CHP bu fırsatı kaçırmıyor, daha doğrusu ona verilen görev böyle davranmasını icbar ediyor.

MHP, CHP’nin hem rolünü kapmak istiyor hem de CHP’nin uluslararası siyaset sahnesinde elini güç-lendirmek istiyor. AKP/Tayyip Erdoğan’dan, memleketi ve dünyayı kurtarmasında yardımcı kuvvet olarak destek sağlayacak ve karşılığında yeni şekilde de devlette yerini almış olacak.Bugüne değin elde ettiği mevkileri muhafaza edecek. Ne olursa olsun her zaman DEVLET’tir.

Burada asıl sıkıntı çekecek olan AKP’dir. Tayyip Erdoğan, süregelen AKP siyasetini iki şık olarak yürü-tüyor; birinci şık; siyasetin ana gövdesini muhafaza ederek yoluna devam etmesi. Kalkınma, dış dün-yayla ilişkileri güçlendirme, halkı ekonomiye ve devlete bağlama, ferdiyetçiliği önemseme, liberal politikaları derinleştirme… bunda bir sıkıntı yok. İkinci şık; bunları yaparken referans aldığı dayanak-lardır. Osmanlı tarihine dönüş yapması ve bunu İslam’la bağdaştırarak fiiliyata dönüştürmek isteme-sidir. Eğer son anlayış olmasa idi, cumhurbaşkanlığına bu denli itiraz olmazdı. İlk bakışta AKP dışından itirazlar yükseliyor, fakat AKP içinde de yüksek sesle olmasa da itirazlar var ve bu itirazlar öyle geçici de değildir. Onlar da seçim sonrasına bırakıyorlar itiraz gerekçelerini. Henüz takip ettikleri bir yol haritaları da yoktur.

Seçim sonrasıEkmel Bey kaybederse –kuvvetle muhtemeldir- o zaman ikinci plan devreye girecek dünyaca ünlü bir bilim adamı etrafında yeni siyaset oluşturulmaya çalışılacak. Ekmel Bey ikinci hamle için daha fazla işe yarayabilir. İşte o zaman AKP içinde sıkıntılar baş gösterecek. Bakarsınız çatı partisi kurulmuş başına da Ekmel Bey getirilmiş olur. Belki beynelmilel zinde güçler Uluslararası Atom Ener-jisi Ajansı Başkanı (1997–2009) Baradey üzerinden yapamadıklarını Ekmel Bey üzerinden yapabilir-ler. Nasıl olsa batılılaşmada Türkiye öncülük etmeye alışık bir ülke.

Haber Ara