Dolar

34,8656

Euro

36,6417

Altın

3.050,24

Bist

10.058,47

Keşmirli cemaat lideri Erdoğan’dan yardım istedi

İngilizlerin sömürdüğü, Hintlilerin işgal ettiği kadim İslam toprağı Keşmir’de 67 yıldır baskı, zulüm, kan akmaya devam ediyor.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-06-09 09:30:28

Keşmirli cemaat lideri Erdoğan’dan yardım istedi

TIMETURK / TUĞÇE KOSKA



67 yıldır kanayan yara Keşmir… Ne görebiliyor ne duyabiliyor ne de bilmek istiyoruz.Tam bir Sessiz çığlık onlarınki. Ümmetin yetim evlatlarının yaşadığı bu coğrafyada önce İngiliz sömürüsü sonra Hindistan’ın zulmü, kargaşa ortamı, bitmek bilmeyen katliamlar ve devam eden onurlu direniş mevcut. Tek istedikleri İslami bir ülkede yaşamak. Yüzyıllardır bunun savaşını veren Müslüman halk ciddi ölçüde kayıplar verdi. İslam dünyası gerek tarihte gerek şuanda Müslüman kardeşlerinin sesini duymuyor, duyurmuyor. Mücadelelerinde yalnız bırakılan Keşmirliler, bir çok konuda önder olan Türkiye’den yardım bekliyor.

Yüzbinlerce Müslümanın öldürüldüğü, milyonlarca Müslüman’ın yerinden yurdundan edildiği bu bölgede hala belirsizlik mevcut. Önemli İslami liderler ev hapsinde, temel hak ve özgürlükleri ellerinden alınmış durumda. Hindistan’ın kendince koyduğu kurallardan, yasaklardan dolayı Keşmir’de yardım kuruluşları, gazeteciler bölgeye giremiyor. Gelişmelerden sınırlı sayıda haberdar olunuyorsa da kaynak Hindistan Hükümetinin izin verdiği batılı medya…

Keşmir’de zulmün de mücadelenin de devam ettiğini belirten Azad Keşmir Cemaat-i İslami Başkanı Abdul Raşid Turabi, Keşmir’deki Müslümanların zorlu tarihini TIMETURK’e anlattı.


KEŞMİR’DE MÜSLÜMANLARIN ZORLU TARİHİ


Aslında bilinmeyen, konuşulmayan bir mevzudan bahsediyoruz. Tarihte İngilizlerden önceki yıllarda Keşmir yaklaşık 500 yıl ayrı bir devlet ve Müslüman bir memleket olarak ayrı bir ülkeydi.

İngilizler Hindistan’ı aldıktan sonra daha da ilerleyip Keşmir’i işgal etti. İngiliz hakimiyetine girdikten sonra Müslüman nüfusu ağırlıkta olmasına rağmen Keşmir’i İngilizler, Hindu raca Mihrace Hari Singh’e belli bir ücret karşılığında sattı. İlerleyen zamanlarda İngilizleri bölgeden çıkarmak için bir hareket başladı. Müslümanların isteği İslami bir ülkede yaşamaktı. Bu ayaklanma Keşmir’de de başladı. Keşmirliler de biz Müslüman olarak Hindularla değil, Müslümanların yaşadığı ayrı bir memlekette yaşamak istiyoruz dediler.

HİNDU RACANIN POLİTİKALARI KEŞMİR’İ KARIŞTIRDI

Hindistan ve Pakistan birbirinden ayrıldığı zaman Müslümanların yoğunlukta olduğu bölgeler bir tarafa, Hinduların yoğunlukta olduğu bölgeler bir tarafa ayrıldı. Böylece Pakistan kurulmuş oldu. Birincisi Keşmir ‘in de yüzde 85’i Müslüman, ikincisi de coğrafi yakınlığı itibariyle bugünkü Pakistan’a bağlı. Su kaynaklarının hepsi Pakistan’dan geliyor. Bugünkü Hindistan ile Keşmir arasında sadece bir yol var. Bu yolu kestiğinde Hindistan’ın Keşmir ile bağlantısı kalmıyor. Kısacası Keşmir coğrafi özellikleri bakımından da Pakistan’a bağımlı, Müslüman halk da Pakistan’ı istiyor. Racaya satıldığı için başında Hindu bulunuyordu. O da Hindistan ile işbirliği yaparak Pakistan ile birleşmesine engel olmaya çalıştı. İnsanlar ayaklandı. Bu ayaklanmayı bahane edip Hindistan askerlerini Keşmir’e soktu. O günden beri Hindistan askerleri Keşmir’de. Bu yüzden belirsizlik hala sürüyor.

MÜCAHİDLER AZAD KEŞMİR’İ ALDI, BM BÖLGEYE GELDİ

1947’de bu olay gerçekleşince Müslüman halk tepki gösterdi. Müslümanlar düzenli ordu olarak değil mücahid gruplar kurarak bölgeyi kurtarmaya kalktılar. Bu gruplar askerlerle savaşarak bölgenin 3’te 1’ni kurtardılar. Bugün Azad Keşmir olarak adlandırılan bölge orası. Pakistanlı mücahidlerin kurtarmış olduğu bölge… Mücahidlerin direnişe devam ettiğini gören Hindistan, bizzat kendisi Birleşmiş Milletler’e bu savaşı durdurup barışçıl bir şekilde sorunun halledilmesi için başvurdu.

HİNDİSTAN BM’NİN İSTEKLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ

BM’ye başvurulduktan sonra savaş durdu ve 1949 yılında BM tarafından pilebisit kararı alındı. Keşmir halkı kendi seçimini kendisi yapacaktı. BM gözlemciler gönderdi. Durum tespitlerini yaptılar. 1949’dan 1958’e kadar BM gözlemcileri Keşmir’de kaldı. Referandum için bir kural vardı. Her iki taraf da kendi askerlerini Keşmir’den çeksin ki vatandaş kendi hür iradesiyle oy kullanabilsin. Hindistan bunu yerine getirmedi. Hiçbir zaman askerini oradan çıkarmadı. Hatta son zamanlarda silahlı güçlerini arttırdı. Bu bahaneden dolayı referandum gerçekleştirelemedi. Yüzde 85’i Müslüman olan Keşmir’in demografisini bozmaya çalıştı. Öncelikle katliamlarla… 1947’den bu yana yaklaşık 500 bin insan şehid edildi ve Pakistan’ın farklı bölgelerinde yaşayan yaklaşık 2 milyon muhacir var. Bu çok ciddi bir rakam. Bu korkunç olaylar neticesinde insanlar göç etmeye başladı, kimileri de göçe zorlandı. Kimilerinin İslami kimliğini bozmaya çalıştı. Müslümanlarla bir arada yaşama isteklerinden vazgeçirmeye çalıştı. Hindistan Hükümeti ülkenin demografik yapısını bozarak, referandumun da iptalini fırsat bilip durumu kendi lehine çevirmeye çalıştı.



Son 25 sene içerisinde Keşmir’deki hareketler özellikle Rusya’nın Afganistan’dan savaşı kaybederek çıkmasıyla birlikte yeni bir boyut kazandı. 13 Ocak 1990’da Keşmir’in başkenti Sirinagar’da bir milyon insan BM’yi protesto etti. BM referandum sözü vermişti ve halk pilebisitin yapılmasını istiyordu. Fakat bu barışçıl gösteride asker göstericilere ateş açtı ve o gün 500 kişi şehid oldu. Sirinagar Katliamı olarak tarihe geçen bu faciada şehid olanlar her sene anılıyor.

ŞEHİDİN NAAŞINI DAHİ TARADILAR

Daha sonra 21 Mayıs 1990 tarihinde Keşmirli önemli Müslüman liderden Mir Vaiz Muhammed Faruk şehid edildi. Ertesi gün cenaze törenine yüzbinlerce katılım gerçekleşti. Bu törene de asker ateş açtı ve 350 kişi şehid edildi. Cenazede büyük bir kargaşa yaşandı ve askerler şehid edilen Muhammed Faruk’un naaşını da taradılar. Bu olaylardan sonra halk daha da organize oldu. Hindistan askerini bölgede arttırdı. Aynı zamanda Hindistan özel bir kanun çıkardı; Silahlı güçler şüphelendiği kişileri tutuklayabilir. Sorgusuz, sualsiz içeriye alıp mahkemeye çıkartmadan 1 seneye kadar tutuklu bırakabilir. Böylelikle insanların canları, namusları tehlikeye girdi. 1990’da çıkarılan bu kanun hala yürürlükte.

HİNDİSTAN, KEŞMİR’İ EYALET OLARAK GÖRÜYOR

Hindistan eyalet sistemi ile yönetilen bir ülke. Her eyaletin kendi meclisi var ama merkezi hükümet olarak Hindistan’a bağlı. Keşmir bağımsızlığı için sürekli mücadele içinde olduğu o bölgeye ait yeni kurallar çıkarıyor.

4500 KİŞİLİK TOPLU MEZAR

Önceki senelerde 10 bin tane genç kayboldu. Yakın zamanda 4.500 kişilik toplu mezar bulundu. Demek ki kayıp gençlerden öldürülenler olmuş.

BASINA VE YARDIM KURULUŞLARINA GİRİŞ YASAĞI

Hiçbir yardım kuruluşu ve basına giriş izni yoktur o bölgelerde. İçeriye girişe izin verilmiyor. Hindistan yasakladı ve kimseyi sokmuyor oraya. Bu sebepten bu katliamlar, yaşananlar duyurulamıyor, gündeme getirilemiyor.

Bütün siyasi liderler ev hapsinde ve gözlem altında yıllardır. Pasaport alamıyorlar. Alırlarsa ülke dışına çıkıp yapılanları anlatırlar diye. Örneğin; Seyyid Ali Geylani 85 yaşında. Son 4 seneden beri ev hapsinde. Cuma namazına da gidemez. Bayram namazına da gidemez hatta geçtiğimiz senelerde yeğeni şehid oldu. Cenaze törenine katılamadı. Liderlerin durumu bu! Kendileri bu şekildeyken oranın durumunu nasıl duyursunlar.

MODİ’NİN İLK İCRAATI: KEŞMİR’İN DEMOGRAFİK YAPISINI BOZMAK

Tartışmalı 370. Maddenin içeriği şu; Keşmir’in dışında yaşayanlar Keşmir’in vatandaşlığını alamaz, Keşmir’den toprak satın alamaz. Modi, bunu kaldırmak istiyor çünkü amacı demografik yapıyı bozmak. Bu madde kalkarsa rahatlıkla toprak satın alınabilecek. Keşmir halkı bunu kabul etmiyor. Modi seçildikten sonra ve bu maddenin kaldıralacağı duyulduktan sonra bölgede yine kargaşa mevcut.

OIC ÜLTÜMATON VERMELİ

Keşmir, ümmetin bir parçası. Keşmirlilerin isteği ümmetin kendilerine sahip çıkması. Kanayan yarayla ilgilensinler ve gündeme getirsinler. Türkiye bir sürü konularda lider konumunda. İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC) 
kuruluşlarından destek istiyoruz. Keşmir’e gelsinler. Mağdur olan bölgelere gidip çalışmalar yapsınlar. Gidemezlerse en azından gidilemediğini görmüş olurlar. Bunu gündeme getirsinler o zaman. Keşmir’de katliam var, mağduriyet var, bunu ortaya çıkarsınlar. Çünkü şehid olanların geride kalanların aileleri, 100 binlerce yetim var. Desteğe ihtiyaçları var.

OIC eğer bunu gündeme getirirse, Hindistan’a ‘Keşmir sorununu hallet yoksa seninle ilişkimizi kesiyoruz’ diye ultimatom verse Keşmir’i bir gün daha elinde tutamaz. Neden? Çünkü Hindistan’ın ticaret yaptığı ülkelerin yüzde 60’ı OİC’ye üye. OİC ülkelerinden hiçbirinin Keşmir ile ilgili sesinin çıkmaması büyük bir problem.

PAKİSTAN HALKI DUYARLI, HÜKMET YETERSİZ

Pakistan halkı Keşmir sorunu ile çok ilgili. Kendi sorunu olarak görüyor ama hükümet olarak yetersiz. Çünkü kendi sorunları ile boğuşuyor. Yalnız bu sorunu gündeme getiren yine Pakistan, belli kuruluşlar bir yere geldiyse Pakistan’ın sayesinde. Pakistan’ın elinin güçlendirilmesi gerekiyor bu konuda. Tek başına kaldığı zaman yeterli olamıyor.

Keşmir’den kaynaklanan Pakistan ve Hindistan arasında 3 büyük savaş oldu. 1948’de, 1965 ve 1971’de. Keşmir Azad Keşmir ve Keşmir olarak ayrılıyor ama sınır çizilmiş değil, kontrol çizgisi olarak geçiyor. Bu sınırda sürekli hararetli çatışmalar oluyor. Hindistan ve Pakistan nükleer güce sahip iki ülke arasındaki savaş tüm dünya için de tehlikeli olabilir.

TÜRKİYE’NİN TUTUMU İYİ FAKAT YETERLİ DEĞİL

Türkiye’ye geldiğimiz zaman siyasi kadrolarla, medyayla, insan hakları savunucuları ve kuruluşlarla görüşmeler yapıyoruz. Keşmir’in son durumunu onlara bildiriyoruz. Türkiye’de bu konuyla ilgili olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz. Erdoğan’ın OIC’de yaptığı Keşmir ile ilgili konuşmaları olumlu buluyoruz. Fakat yeterli gelmiyor. Oradaki zulmü durduracak bir hareket olması lazım. Orada yaşayan insanların temel hak ve özgürlüklerini kazanması lazım. Hür olabilmeleri lazım. Dini liderler olsun siyasi liderler olsun serbest kalmaları gerekiyor ki çalışmalarını sürdürebilsinler.



TÜRKİYE MEDYASINA ÇAĞRI

Medyadaki arkadaşlardan ricamız, Keşmir’i takip etsinler. Müslüman ülkelerin kendi ajansları bu konuda yeteriz kalıyor. Keşmir ile ilgili haberler hep dünyaca ünlü haber ajanslarından alınıyor ama batının medya ajanslarının geçtiği haberler yanlı, çarpıtarak veriliyor ya da Müslümanlar hiç haberdar etmiyor. Türkiye medyası kendi gözüyle bu olayları takip edebilsin istiyoruz.

NOT: Türkiye'de Pakistanlı fedakar doktor olarak tanınan Nedim Çavdari'ye röportaja katkısından dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum


SON VİDEO HABER

İstanbul'dan Halep'e giden Suriyeliler konuştu

Haber Ara