Dolar

34,9538

Euro

36,6039

Altın

3.019,62

Bist

10.058,63

'Mehidilik iddiam yok'

Adnan Oktar kendisiyle ilgili merak edilen sorulara Savash PORGHAM'ın yaptığı röportajda verdi. Oktar, kendisiyle ilgili ortaya atılan Mehdilik iddialarından, Arınç'ın; Oktar hakkında söylediklerine kadar bir çok konuyla ilgili düşüncelerini anlattı. İşte Adnan Oktar röportajının tamamı...

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-28 13:15:03

'Mehidilik iddiam yok'

Adnan Oktar, söylemleri, eserleri ve özellikle televizyon yayınlarındaki üslubuyla gündemdeki yerini koruyan bir kişi. Materyalizm, ateizm ve anti darwinizm konuları başta olmak üzere, pek çok konuda değerlendirmeler yaptığı 300'e yakın eseri bulunuyor. 1979 yılından buyana, kitapları ve çalışmaları 73 farklı dile çevirildi. Söylemleriyle ilgili pek çok kez eleştirilen Adnan Oktar, bu konuda şunları söylüyor:

"İtiraz dediğiniz şeylerin hemen hepsi demagojiden ibaret. Bundan bir kaç yıl önce evrimcilere çağrı yaptım. Evrimin yaşandığını gösteren tek bir tane ara form fosili getirene 10 Milyon TL vereceğimi söyledim. Hala bir kişi bile çıkıp işte delilimiz budur demedi. Diyemezler, çünkü yok."

Adnan Oktar'ın talebeleri de en az kendisi kadar dikkat çekiyor ve çok konuşuluyorlar. Özellikle kadın talebelerinin giyim tarzı konusunda eleştiriler de sıkça yapılıyor. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın da bu minvalde bir eleştirisi olmuş, Oktar'ın kadın talebeleri bir bildiriyle bu eleştirilere sert bir yanıt vermişlerdi. Adnan Oktar'ın bu konudaki görüşleri ise şöyle:

"Biz bir cemaat veya tarikat değiliz. Birbirini seven, değer veren, koruyan, kollayan bir arkadaş grubu olarak düşünebilirsiniz. Benim hocalık, mürşidlik iddiam yok. Arkadaşlarım da mürit değil. Devlet makamında olan bir insanın hanımların kıyafetlerinin İslam’a uygun olup olmadığını değerlendirmek gibi bir sorumluluğu yoktur. Bülent Arınç bu sözleriyle sadece arkadaşlarımı değil, en başta kendi gelini olmak üzere, dekolte giyinen, denize giren, müzik dinleyip dans eden tüm hanımları, Türkiye’nin çok geniş bir kesimini hedef almış oldu."

Adnan Oktar'la ilgili en çok merak edilen ve eleştirilen konu şüphesiz Mehdiyet ile ilgili söylemleri ve kendini Mehdi olarak görüp görmediğidir. "Ben hiçbir zaman Mehdilik iddiasında bulunmadım, bulunmam da. Çünkü böyle bir iddiada bulunmak demek, dinden çıkmak demektir" diyen Adnan Oktar, Mehdi'nin fiziksel özelliklerinin kendisine benzemesinin onun Mehdi olabileceği anlamına gelmediğini de sözlerine ekliyor.

Sayın Adnan Oktar'la Mehdiyetten eserlerine, anti darwinizmden anti semitizme, PKK'dan AKP-Gülen Cemaati savaşına ve açtıkları davalara varıncaya kadar pek çok konuda konuştuk ve kendisinden samimi cevaplar aldım. Söyleşiye zarif tavrı ve desteğiyle katkı sunan kıymetli Meltem Arıkan'a da teşekkür etmeden geçmek istemiyorum. Gelin, Adnan Oktar'ın pek çok konuda merak edilen değerlendirmelerini kendisinden öğrenelim.

***

-Cemaatinizle ilgili merak edilen pek çok nokta var. Cemaatiniz tam olarak hangi mezhebe bağlı ve kendinizi tasavvufi bir tarikat olarak görüyor musunuz?

Adnan Oktar: Biz bir cemaat veya tarikat değiliz. Birbirini seven, değer veren, koruyan, kollayan bir arkadaş grubu olarak düşünebilirsiniz. Benim hocalık, mürşidlik iddiam yok. Arkadaşlarım da mürit değil. Kimseye beni örnek alın, benim gibi olun demiyorum. Kuran’a uyun, Peygamberimiz (sav) gibi olun diyorum. Ben Hanefiyim, ancak arkadaşlarım arasında farklı mezheplerden olanlar, ailesi Alevi olanlar var. Ben kendimi sadece Allah’ın bir kulu olarak görüyorum. Her türlü övgünün, iltifatın asıl sahibinin Allah olduğunu biliyorum. Allah’ı çok seviyorum, Allah’tan çok korkuyorum. İnsanların özgürce üzerlerinde ağır yükler olmadan, birbirlerine değer vererek, şefkat duyarak, merhamet ederek yaşamalarını istiyorum. Arkadaşlarım da bu ahlaka sahip insanlar. Dünyaya da bu güzel ahlak sahip olsun diye bir araya geldiği bir arkadaş grubuyuz biz. Aynı ahlaka sahip aynı değerleri koruyan insanların birlikte olmaktan zevk alması, beraber bir fikri çalışma içinde olması çok normal.

-Bir iddiaya göre 300’e yakın yayınlanmış eseriniz var. Yaradılış Atlası başta olmak üzere, eserlerinize yönelik eleştirilerden biri islamiyetten ziyade, daha çok köktendinci hristiyanlık yaradılışçılığına yakın oldukları noktasında. Bu eleştiriye yönelik değerlendirmeleriniz nelerdir?

Adnan Oktar: İddia değil bu, gerçek. 1979’dan bu yana devam eden bir fikri mücadelem var. Eserlerimin sayısı 300’e yaklaştı. Ve bu eserler 73 farklı dile tercüme edildi. Dünyanın bir çok ülkesinde ilgiyle okunuyor. Çin’e gitseniz benim eserlerim var. İran’da, Rusya’da, Belçika’da, Sudan’da, Nijerya’da benim eserlerimle karşılaşırsınız. Endonezya’da müfredata dahil edildi. Malezya’da üniversitelerde kullanılan temel kaynak eserlerden biri. Tabi bu, Allah’ın takdir ettiği güzel bir başarı. Ben samimiyetle yola çıktım, samimi olarak Darwinizmin materyalizmin geçersizliğini anlatmak amacıyla başladım. Allah da bu samimiyeti, eserlerimi tüm dünyaya duyurarak ödüllendirdi. Hamdolsun.

Söz konusu eleştiriyi yapan arkadaşlar, özellikle evrim konusunda pek bilgi sahibi olmayan kişiler. Biz Hristiyan Yaratılışçılardan değil, onlar benim eserlerimden faydalanıyorlar. Hristiyan Yaratılışçıların anlattıkları bilimle uyumlu değil. Dünyanın ömrü 6 bin yıldır diyorlar, yüz milyon yıllık fosiller var, bunları açıklamaları mümkün değil. Dolayısıyla onların öne sürdükleri bilgi, evrime karşı baştan yenilmiş bilgi. Benim eserlerimde, özellikle Yaratılış Atlasında ortaya konulan bilgiye karşı ise bilimsel olarak hiçbir cevabı yok evrimcilerin. Atlas’ta uzun uzun bir konuyu anlatmıyorum. Fosil örneklerini ortaya koyuyorum, yanlarında da o canlının günümüzde yaşayan hali var. Aralarında en ufak farklılık yok. 200 milyon yıllık örümcek fosiliyle bugün yaşayan örümcek tıpatıp aynıysa, canlılar evrim geçirerek bugünkü halini aldı masalı baştan aşağı çökmüş demektir. (Fosil örneklerini incelemek isteyenler www.yaratilisatlasi.com adresine bakabilirler.) Bundan sonra evrimci arkadaşlar istedikleri kadar detaylar üzerinde tartışmalara girsinler fark etmez, netice elde edemezler. Çünkü ne ilk proteinin nasıl olduğunu açıklayabiliyorlar, ne de canlıların yüz milyonlarca yıldır kusursuz yapılarıyla var olmalarını. Yenilgiyi kabul etmek gururlarına ağır geliyor olabilir, ancak evrim teorisi gibi tamamen içi boş bir teoriyi savunmak çok daha küçük düşürücü bir durum.

-Mehdilikle ilgili 200 hadisin size uyduğunu iddia etseniz de mehdilik iddiasında olmadığınızı da belirttiniz. Mehdinin adı ve çıkacağı yere dair de söylemleriniz var. Mehdiyet bağlamında, tam olarak düşünce ve perspektifiniz nedir, kendinizi Mesih olarak görüyor musunuz?

Adnan Oktar: Ben hiçbir zaman Mehdilik iddiasında bulunmadım, bulunmam da. Çünkü böyle bir iddiada bulunmak demek, dinden çıkmak demektir. Ben Allah’tan çok korkan bir insanım asla böyle bir şeye tevessül etmem. Yemin de ettim ömrüm boyunca Mehdilik iddia etmeyeceğim diye. Mehdi’nin fiziksel görünümünü de İstanbul’da çıkacağını da anlatan ben değilim, Peygamberimiz (sav).

Türkiye’de de İslam aleminde de bu geleneksel yaklaşım vardır: Bir kişi Mehdiyeti anlatıyorsa, “tamam bu Mehdilik iddiasında bulunuyor” denilir. Mesela Bediüzzaman Risale-i Nur’da yüzlerce sayfa Mehdiyeti anlatmıştır. Ona da aynısı söylenmiştir. Halbuki Üstad, ben Mehdi değilim, Mehdi Hicri 1400 (Miladi 1979)’de gelecek diyor. Darwinizmi ve materyalizmi tamamen yıkacak, İslam birliğini oluşturacak, samimi iman ahlakını dünyaya hakim kılacak diye yapacağı faaliyetleri tek tek anlatıyor.

Peygamberimiz (sav), o kadar çok detay vermiş ki Mehdi hakkında; Orta boylu olacak, geniş omuzlu olacak, alnı açık olacak, gözleri çekik ve yeşil olacak, karnı geniş olacak, tek kaş çatma çizgisi olacak, dişleri güzel olacak, kaşları hilal şeklinde olacak, cildi parlak olacak, yanağında inciyi andıran açık renkli ben olacak, sırtında nübüvvet mührü olan ben olacak, teni kırmızıyla karışık beyaz olacak gibi çok kapsamlı anlatıyor. Ve dediğiniz gibi bu detaylar bana benziyor. Ama bu benzerlik Mehdi olmak anlamına gelmez, böyle benzeyen onlarca insan bulursunuz. Mehdi kaderde takdir edilmiş kişidir. Çalışarak gayret ederek Mehdi olunmaz. İslam ahlakı dünyaya hakim olduğunda, Hz. İsa (as) “omuzlarından hafifçe öne itip” arkasında namaz kıldığında biz o zaman “bu kişi Allahualem Mehdi’dir” diyeceğiz.

Mehdi’yi anlatmak tüm Müslümanlara Peygamberimiz (sav)’in bir emridir. Taa sahabe döneminde dahi Mehdiyet sürekli anlatılıyor ve müjdeleniyordu. Sahabe günde 5 vakit Peygamberimiz (sav)’e Mehdi’yi soruyordu. Yakın zamana kadar da tüm alimler Mehdiyeti çok detaylı anlatırdı. Sonra nedense son 30 yılda yani Hicri 1400’ün başlamasıyla ve alametlerin ortaya çıktığının görülmesiyle birlikte birden bire alimler Mehdiyet’i anlatmaktan vazgeçtiler. Aslında bu da Resulullah (sav)’in söylediği alametlerden biri. Mehdi çıktığında, minberlerde deccaliyet mehdiyet anlatılmaz olur diyor. Gerçekten de artık nedense kimsenin ne alametleri ne ahir zamanı ne kıyametin yakın olduğunu anlattığını duymuyoruz. Bu konuda ısrarla anlatım yapan bir tek ben varım, çünkü bu konuya samimi yaklaşıyorum. “Mehdilik iddia ediyorsun” dediklerinde Mehdiyeti anlatmaktan vazgeçeceğimi sanıyorlar. Peygamberimiz (sav)’in bu kadar önemle üzerinde durduğu, dünyanın bu kadar ihtiyacı içinde olduğu bir konuyu anlatmaktan vazgeçmem.

RÖPORTAJIN TAMAMINI VİVAHİBA HABERDEN OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara