Ali Ünal'dan Başbakan'a şok suçlama
Zaman Gazetesi yazarı Ali Ünal bugünkü yazısında Soma'daki faciada Başbakan Erdoğan'ın suçlu olduğunu iddia ederken kendi suçuna da ortak arıyor diye belirtti..
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-21 05:06:56
İşte Ali Ünal'ın "Başbakan suçuna suçlu mu arıyor?" başlıklı o yazısı:
Başbakan, birkaç internet sitesinde okuduğuma göre, hakkımda şöyle konuşmuş: “Bir başka ahlâksız çıkmış, bunun bir musibet olduğunu, o madencilerin ve bu milletin bunu hak ettiğini söyleyecek kadar şerefini, insanlığını, haysiyetini ayaklar altına alıyor.
Niye? Çünkü Pensilvanya’daki örgüt liderini bir elebaşı gibi değil, haşa bir mehdi, mesih gibi görüyor. ‘Ocaklarına ateş düşsün’ dedi ya, zavallı, şükrediyor. Liderinin o bedduasının tuttuğunu, o bedduanın da Soma’da masum madencileri bulduğuna inanıyor. Yazıklar olsun, bırakın milleti, bu toprakları, bu dine yaptığınız ahlâksızca saldırıdan dolayı yazıklar olsun.” Elektronik posta adresime de benzer suçlamalar gelmişti; demek ki, Başbakan’ın sözlerinden kaynaklanıyormuş.
Hakkımda yazılanları takip edip, onlara cevap vererek, lüzumsuz ve fayda getireceğine inanmadığım tartışmalara girmek, hakikatleri tartıştırmak, âdetim değildir. Hakkımda yazılanları da başkalarından öğrenirim. Başbakan’ın yukarıdaki sözlerinden de aynı şekilde haberdar oldum. Ne var ki, Başbakan tamamen haksızca yüklendiği, Başbakan olduğu, suçlamaları bütünüyle çarpıtma olduğu ve en önemlisi, Hizmet hareketiyle münasebetim adına kamuoyunda bir algı bulunduğu ve dolayısıyla Başbakan’ın sözleri Hizmet hareketini ve muhterem Hocaefendi’yi de hedef aldığı için cevap yazmak mecburiyetindeyim.
Önce şunu söyleyeceğim: Üslûb-u beyan, aynıyla insandır.
İkinci olarak, Başbakan, fakire ahlâksız diyor. Ahlâksız kime denir? Dinimizde ahlâksız, hırsıza, soyguncuya, yolsuzluk yapana, rüşvet alana, karşı cinsle dinî kaideler dışında münasebeti olana, yalan söyleyene, sözünde durmayana, söyledikleri ile yaptıkları birbirine uymayana, iftira atana, aldatana, emanete ihanet edene, dürüst olmayana vb. denir. El-hamdü lillâh, doğumumdan bu yana fakirle münasebeti olan, fakiri tanıyan ve kaç değişik müessesede 37 yıldır birlikte çalıştığımız hiçbir kimse şimdiye kadar bunlardan biriyle fakiri suçlamadı, suçlayamadı; bırakın suçlamayı, hep tam tersiyle andılar. Evet, bütün bu ahlâksızlıkların biri, birkaçı veya tamamı kimde, kimlerde var ise ahlâksızlık, o ölçüde ona veya onlara aittir.
Evet, Soma’da 301 vatandaşımızın maden ocağında ölmesi, bütün ülkeyi ilgilendiren bir musibettir; musibet değilse nedir?
Başbakan, “O madenciler ve bu millet bunu hak etti” diye yazdığım iddiasında: Başbakan, ya yazımı okumamış ve eline verilen metni konuşuyor, veya okuduğunu anlamıyor, ya da işine geldiği şekilde çarpıtıyor: Böyle bir musibetin zahirî, bilinen sebeplerinin yanısıra, Kader açısından sebepleri vardır. Bilinen sebeplerine temas ettim: Sorumluların hataları, ihmalleri, yapılması gerekeni yapmamak, alınması gereken tedbiri almamak. Kader açısından sebepler: Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Musa-Hz. Hızır kıssası bize bunu anlatır. Bu sebepleri de şöyle sıralamışım: (1) Umumu ilgilendiren ceza ve musibetlerden millet çoğunluğu sorumludur (Bediüzzaman, 26. Lem’a, “Rüyada Bir Hitabe”). AKP’ye rey verenler çoğunluk değil; dolayısıyla bazı yandaşların iftira attığı gibi, bu musibet sadece “AKP’ye rey verenlerden dolayı geldi” dediğim, apaçık bir iftira. (2) Temsil makamındakilerin hataları (Kur’ân, 2:55; 7:155) (3) Sorumluların kanun nâmına kanunsuz hıyanetleri (Bediüzzaman, Emirdağ Lâhikası). Temsil makamındakilerin hataları konusunda da AKP iktidarının yaptıklarına misaller vermişim. Niye bu tenkitlerime bir cevap yok da, yazdıklarım tamamen çarpıtılıyor?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
Haber Ara