23 Nisan'da Başbakanlık'tan 1915'e yönelik bir açıklama yapıldı. Böyle bir açıklamayı birçok kişi beklemediğini söyledi. Siz bu mesajı nasıl değerlendiriyorsunuz? Beklenen bir açıklama mıydı, yoksa sürecin devamı mıydı?
Birileri tabii ki beklemiyordu ama hareket olarak Türkiye'nin resmi bir adımıdır. Neticede Başbakan'ın ağzından böyle bir şeyin ifade edilmesi resmidir ve ilk oluyor. Ama Başbakan'ın bu tür konuları ifade etmesi ilk değil. Hem Sayın Başbakan hem AK Parti içerisinden bir çok insanın genelde görüşleri bu istikamettedir. Yani orada söylenen şeylerin, dikkat ederseniz, daha önce söylenenlerden çok ciddi anlamda bir farklılığı yoktur. İlk defa resmi bir metne, dokümana bağlanmış oldu. Referans oluşturabilecek nitelikte bir manifestoya da bağlanmış oldu aslında. Tarih ve siyaset ilişkisine dair orada bir tür manifesto da bulabilirsiniz aslında. Bugünün problemlerini, çatışmalarını tarihin ışığında görmek… Bugünün farklı insanları arasında yaşanan hadiselerin ne kadarının tarihten geliyor olduğuna, ne kadarının bugünden üretilip tarihe yansıtılıyor olduğuna dair çok önemli bir referans metin oluşturdu.
Soykırım kelimesini kullanılmadı…
Bütün kelimeleri, bütün cümleleri dikkatli bir şekilde seçilmiş ve ifade edilmiş çok güzel bir metin ortaya çıkmıştır. Bu metin, dikkat ederseniz, soykırım olayını kesinlikle kabul ediyor değil. Sanki birileri böyle bir beklentiyi yetersiz buldu, çünkü nasıl olsa soykırım ifade edilmemiş olduğuna göre… Şimdiye kadar gelen başbakanlar, sanki tarihte hiç Ermeni ölmemiş gibi, sanki Ermenilerin başına hiçbir şey gelmemiş gibi veya bir şey gelmişse de sanki müstahaklarını bulmuşlar gibi resmi ağızla olaya bakmıştır.
Geçmiş ile hakkaniyetli bir yüzleşme oluyor mu?
Bu metin, dediğim gibi, tarihin tabiatına dair ve siyasi kine, kan davasına dair kendi felsefesini çok iyi ifade etmiş olan bir metindir. Çok daha önemlisi, 1915'te evet Ermeniler hayatlarını kaybetmişlerdir, bunların büyük bir kısmı haksız yere ölmüştür, öldürülmüştür ama kuşkusuz o olayın farklı bakış açıları da vardır. Bir bakış açısı, sanki Osmanlı Devleti Ermenileri yok etmeye çalıştı, gibi bir bakış açısıdır. Bu belki de olaydan kin nefret üretmeye çalışan başka tarafın bakış açısıdır.
1915 OLAYLARI OSMANLI İÇİN DE FELAKETTİ
Osmanlı farklı milletlerden oluşuyordu…
O günlerde Osmanlı Devleti'nin bir tedbir aldı fakat bu tedbire rağmen bir takım ihmaller yüzünden veya bir takım kastı aşan bir takım davranışlar yüzünden çok gayri insani sonuçlar ortaya çıkmıştır. İstenmeyen sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bu istenmeyen sonuçlar, gerçekten Ermeniler için felaket sayılabilecek ama sadece Ermeniler için değil, Osmanlı için de felaket sayılabilecek sorunlara yol açmıştır. Neticede Ermeniler de Osmanlıydı. Ermenilerin Osmanlı'nın bünyesinden çıkması Osmanlı için bir felakettir aslında. Çünkü Osmanlı nesiyle güçlüdür? Osmanlı 72 milyon insanı bir arada barındırabiliyor olması ve her ayrı bir unsurla farklı bir güç kazanıyor olmasıyla Osmanlı'dır. Ermeniler Osmanlı'yı en güçlü kılan yanlarından biridir.
TEHCİR OSMANLI TOPRAKLARINA YAPILMIŞTIR
O dönemde Ermeniler tenkil edilmişlerdi ama nereye tenkil edilmişlerdir? Bir coğrafyadan başka bir coğrafyaya nakledilmişlerdir. Yani bu nakledildikleri coğrafya da Osmanlı'nın bir coğrafyasıdır, Osmanlı'nın dışında bir yer değildir. Suriye, Şam, Halep taraflarına veya Lübnan taraflarına nakledilmişlerdir. Buralar o zamanlar Osmanlı'nın vilayetleridir zaten. Yani Ermeni'yi tamamen yok etmek, Ermeni'yi bu ülkenin dışına sürmek gibi bir amaçları yoktu. O gün bir tedbir vardı. O tedbirde olayın bağlamına bakıldığı zaman azımsanacak bir tedbir değil ya da göz ardı edilecek bir olay değildir.
Osmanlı içinde bir savaş hali mi vardı?
O gün Osmanlı toplumu içinde bir savaş vardı. Bu savaş içerisinde bugün sadece resmen tespit edilen 17 bin savaşçısı vardı. 17 bin savaşçının üretildiği bir ortamda bir Ermeni, Türk, Kürt, Müslüman iç savaşının oluşma ihtimali çok çok yüksekti. Bu da çok daha büyük bir felakete yol açar kaygısıyla o günkü şartlarda yapılan en kolay tedbir bu halkları birbirinden ayırmak şeklinde olmuştur. Eğer ayrılmasaydı çok daha büyük savaşlar, katliamlar olunabilirdi denilebilir. Bu tedbir alınmıştır, bugün onun değerlendirilmesini iyi mi olmuş kötü mü olmuş, yaftasını soykırım altında yapmak büyük bir haksızlıktır.
TARİH İLMİNE SAYGISIZLIK
Kaldı ki bugün bir mahkeme kararıymış gibi tarihsel tartışmaların akabinde tarihsel verilerin ortaya koyularak bu kesinlikle soykırımdır diye nitelenmesi tarihsel tartışmayı tüketmek ve bir anda bitirmek anlamına geliyor ki bu da tarih ilmine karşı bir saygısızlıktır. Neticede olanlar kimse mutlu etmiş olaylar değildir. Bugün en azından bunu artık herkes çok rahat söyleyebilmelidir.
Siz AK Parti'nin dış ilişkilerinden sorumlusunuz, bu açıklamadan sonra öncelikle dünya kamuoyundan, Amerika'dan, Avrupa'dan ve değişik bölgelerdeki Ermenilerden açıklamalar geldi. Bu açıklama sürpriz miydi?
BAŞBAKAN TERS KÖŞEYE YATIRIYOR
Tabii böyle bir şey Türkiye'den beklenmiyordu. Özellikle birilerinin son zamanlarda oluşturmaya çalıştığı bir manzara var, Türkiye hakkında üretilmeye çalışılan. Bu manzara çok şaşırtıyor. Sayın Başbakan'ın son zamanlarda vermiş olduğu bir tabir var. Ters köşeye yatırıyor insanları. Birçok konuda yapıyor bunu. Aslında başından beri baktığınız zaman Sayın Başbakan'ın siyaset tarzı biraz böyledir. İnsanlar beklemedikleri bir anda büyük bir şaşkınlıklara yol açacak şekilde bir hamle yapıyor.
SİYASET EZBER BOZMA SANATIDIR
Aslında insanların bunu beklemiyor olması siyasete çok alışkın olmamasından kaynaklanıyor. Siyaset biraz ezber bozabilme sanatıdır aynı zamanda. Mevcut ezberler bizi bir tıkanma noktasına getirmişse eğer, ezberleri bozmada fayda vardır. İnsana yakışan da budur. Hep aynı ezberlerle beraber giden insanlar, hele hele bir sorun alanı varsa ve ilişkilerin normal yürümesini engelleyen bir sorun alanı varsa onu kaldırabilmek için mutat alışkanlıkların, davranışlarınn biraz dışına çıkmalı. Bunu yapabilen başarır, bunu yapabilen bir adım öne geçmiş olur.
Ali Değermenci / Sabah