Zaman yazarı: Erdoğan’ın çok güçlü bir liderliği var
Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan'ın güçlü yönlerini sıralarken en zayıf yönünü de masaya yatırdı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-01 03:43:36
İşte Mümtazer Türköne'nin "Liderlik zaafı" başlıklı o yazısı:
Ciddiye almak yerine, derin ve rutin hale gelen dağınıklığın ve kontrol kaybının işaretlerinden biri olarak yorumlamak lâzım. Türkiye liderlik zaafı ile karşı karşıya.
Başbakan, Amerikan PBS kanalına verdiği röportajda Hocaefendi’nin iadesini, hiç olmazsa sınır dışı edilmesini beklediğini vurguluyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün basın toplantısında, bu konuda sorulan sorular karşısında o kadar fazla bocalaması şaşkınlığından olmalı. Türkiye’de bırakın mahkeme kararını, açılmış herhangi bir soruşturma ve resmî bir iade talebi ortada yokken Amerikalı sözcü ne desin?
Liderlik kurumsal bir yapıdır. Tek kişinin yeteneklerine indirgediğiniz zaman ortaya dünyayı güldürecek böyle tablolar çıkar. Abdülkadir Selvi, iade talebi için mahkeme kararına gerek olmadığını, savcılık soruşturması açılmasının bile yeterli olacağını söylerken Başbakan’ın cadı kazanına arkadan istimi getirmeye çalışıyor; ancak tersine onu açığa düşürüyor. Ortada soruşturma bile yokken iade isteyen bir Başbakan’ı ne ile tevil edeceksiniz? 17 ve 25 Aralık’ta başlayan ama bir türlü yürütülemeyen yolsuzluk soruşturmaları Hükümet’e karşı bir “sivil darbe” imiş. Erdoğan, iade için gerekçe olarak bu soruşturmaların başlamasını gösteriyor. ABD’de kuvvetler ayrılığı prensibi işlediğine göre iade veya sınır dışı için yargı kararı lâzım. Obama istese de “stratejik ortak” sıfatı ile Erdoğan Hükümeti’ne bu “iyiliği” yapamaz. ABD yargısı, önce bu soruşturmaların Hükümet’e yönelik bir darbe teşebbüsü olduğuna karar verecek, sonra da Hocaefendi ile bağını araştıracak ve iade talebine cevap verecek. Aslında fena fikir değil; ABD’den birkaç savcı ve yargıç ithal edip bu soruşturmaları sonuçlandırsak nasıl olur?
Liderliğin kurumsal dayanakları çökmüş durumda. Erdoğan tek kişilik bir oyun oynuyor. Neden AK Parti’de Başbakan’ın nefret söylemini, son zamanlarda yıldızı parlayan iki kişi dışında tekrarlayan kimse yok. Girdiği fuzulî polemikten sonra, Alman Cumhurbaşkanı için kendisinin “rahip”, medyasının ise “paralel” sıfatına el atması bir tükenmişlik ifadesi değil mi? Demokrasilerde kahramanlar yetişmez, siyasette büyük dehalar da pek görülmez. Demokrasiler sıradan insanların rejimidir. Sıradan birini lider haline getiren yegâne yetenek ise ortak akla dayanmasıdır. Başbakan’ın çevresindeki ortak akıl ona ulaşabilse, hiç “sınır dışı” veya “iade” lafları edip kendisini ve ülkesini dünyaya rezil eder mi?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara