Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da… Başbakan Tayyip Erdoğan da… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de…
Sezai Karakoç: Anayasa Mahkemesi bir vesayet mahkemesi değildir
Hepsi yani ki cümlesi O'nu okuyarak gençliğini geçirdi..!
O'nu okuyarak, "medeniyet tasavvuru" kurdu..!
O'nun başyapıt niteliğindeki şiirleri kadar…
Medeniyet tasavvurumuzu oluşturan düşünceleri de bizlere ruh verdi!
Peki O bütün bu tartışmalara ne diyor?
"AYM SİYASİ BİR DENGELEME ELAMANI OLARAK KURULMAMIŞTIR"
"… Anayasa Mahkemesi, konusu politika olsa da, politik bir kurum değildir. Anayasa Mahkemesi bir ihtisas mahkemesidir,
özüyle, bir, jüri, bir referandum mahkemesi değildir. Millet Meclisi'nde ve Senato'da esasen zuhur etmiş bir ihtilafın çözümünde kanunun Anayasaya uygunluğu noktasından belirmiş ve bir uzlaşmaya varamamış iki hukuk görüşünü birleştirmek veya birinden birine ihtisas noktasından kesinlik kazandırmak için karar verir. Yoksa, Anayasa noktasından hiç ihtilaf konusu olmamış bir kanun konusunda, sırf o kanun belli bir sonucu vermesin diye, bir nevi, Meclis kararını engelleme kurumu değildir.
Anayasa Mahkemesi, siyasi bir dengeleme elemanı olarak kurulmamıştır. Siyasi bakımdan birbirini dengeleyecek olan, partilerdir. Anayasa Mahkemesi partiler üstü bir parti gibi siyaset ortamına karışan bir siyasi organ değildir.
…Anayasa Mahkemesi'nin ödevi, açık bir şekilde kanunun Anayasaya aykırılığı ihtimalini önlemektir. Yoksa hiç bir siyasi parti kendi zayıflığını kapatmak için bu özel mahkemeden bir yardım umamaz. Böyle bir kurumda, mahkeme, anayasanın değil, belli bir partinin kurumu haline gelir ki, beklenen faydayı sağlamaz.
Anayasa Mahkemesi'nin fayda ve gereğini kimse inkar edemez. Milletvekilleri, çoğunluklar hata etmez demek değildir.
Anayasa Mahkemesi'nden Meclis'in çalışmaz ve işlemez hale gelmesini istemek veya ummak boş bir hayaldir ve siyasi başarısızlıklardan doğma ilkel bir serap avcılığıdır.
Cumhuriyet esası hariç Anayasayı bile tamamen değiştirmeğe yetkili bir Meclis'i, her konuda Anayasa Mahkemesi'nin bağlayacağını sanmak, demokrasiyi inkar olur. Anayasa Mahkemesi demokrasilerde ne azınlık, ne çoğunluk adına ve hesabına çalışır. Anayasa adına ve hukuk tekniği açısından hareket ederek karar verir. Azınlık, Meclis'te kendini zayıf hissediyorsa, yapacağı iş, kolay değil zor yolu seçmektir. Zor yol, millete kendini sevdirmek yoludur.
Anayasa Mahkemesi, objektif bir mahkemedir, bir vesayet mahkemesi gibi sübjektif bir mahkeme değil. Öyle olsa, o zaman o demokrasi, güdümlü demokrasi haline gelir.
Hakimler, bir kanun konusunda oyunu verirken, o kanunun faydası veya zararı yolundaki kendi şahsi kanaatini bile işe karıştırmaz. Sadece Anayasa açışından bakar. Kendi şahsi kanaatini ise seçim sandığı başına gittiği zamanki oyunda kullanır.
Söylediklerimiz, bu yüksek mahkemenin üyelerinde çok, bu yüksek mahkemeden yetki sınırlarını aşan kararlar umanlar içindir. Kendisini demokrasinin vasisi sananlar için. Kendini böyle bir romantizme kaptıralar için. Kim, millete, kendini yönetme hakkını kendisinin verdiğini sanıyorsa, aldanmaktadır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bu hakkı, millet, bizzat almıştır."
(SEZAİ KARAKOÇ, SÜTUN, 237-238 DİRİLİŞ YAYINLARI)
Bundan tam 47 yıl önce, Anayasa Mahkemesi tartışmalarında söylenen sözler bugünümüzü aydınlatmıyor mu?
Üstat Sezai Karakoç bugünün tartışmalarına 47 yıl öteden, "Anayasa Mahkemesi, objektif bir mahkemedir, bir vesayet mahkemesi gibi sübjektif bir mahkeme değil" diyerek cevap vermiyor mu?
xxx
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın siyaseti ve özellikle de Başbakan Erdoğan'ı doğrudan hedef alan açıklamalarının yankıları devam ederken, bu konuda "söylenmedik ne var" diye düşünüyordum ki, telefonum çaldı.
Arayan Ankara'dan ağabeyim Özcan Öztürk'tü.
"Hayırdır" diyerek açtım telefonu.
Selam, hal hatırdan sonra şöyle dedi: "Elimde Sezai beyin Sütun isimli günlük yazılarını derlediği kitabı var. Bak o kitabın 237'nci sayfasında ne var: Anayasa Mahkemesi'ne dair!"
Kitap hemen kütüphanemin başköşesindeki Sezai Karakoç külliyatının ilk sırasındaydı.
Sezai beyin 4 Aralık 1967 ila 30 Eylül 1968 tarihleri arasında Babıali'de Sabah gazetesinde SÜTUN isimli köşesinde yazdığı yazılardan oluşuyordu.
Ve kitabın 237'nci sayfasında Sezai beyin, bu yıl 52'nci kuruluş yıldönümünde "siyasetçilere azar gösterisine sahne olan"
Anayasa Mahkemesi'nin henüz birkaç yıllıkken "vesayet mahkemesine" dönüşme ihtimaline yaptığı uyarısı vardı..!
Ne diyelim, Rabbimizden Sezai beye uzun ve bereketli bir ömür dileyelim…
Ve O'nun ikliminde yetişenlerin o iklimin gereği gibi davranmasını bekleyelim.!
Ne dersiniz?