Mümtazer Türköne: 1 Mayıs’ta Taksim’den kaç oy çıkar?
Zaman Gazetesi yazarı Mümtazer Türköne bugünkü yazısında Taksim'de 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın kutlamasının yasaklı olmasını eleştirdi..
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-22 06:44:29
İşte Mümtazer Türköne'nin "1 Mayıs’ta Taksim’den kaç oy çıkar?" başlıklı o yazısı:
Allah korusun! 1 Mayıs’ta Taksim’in kana bulandığını düşünün. Sendikalar ve sol örgütler Taksim’de ısrar ediyorlar.
Başbakan, mutadı olduğu üzere sert ve tavizsiz tavrını sürdürüyor. Polis ve göstericiler karşı karşıya geliyor. Bir taraf sıkı talimat almış, diğer taraf ısrarlı. Gerginlik, biber gazı, kaldırım taşları ve çatışma. Ortalık savaş alanı ve canlar telef oluyor. Kan dökülünce öfke daha da kabarıyor; gerilim ve çatışmalar bütün ülkeye yayılıyor. Toplum yeniden keskin bir şekilde kutuplaşıyor. Ortada gezen kararsızlar çıkan seslere kulak kesiliyor. Sonuç? Taksim’de başlayan çatışmalar cumhurbaşkanlığı seçiminde kimin hanesine yazar?
Bu hesap bana ait değil. Sorduğum sorunun cevabı, 1 Mayıs günü muhtemel olayların sebebini oluşturacak. Kan dökülmesini istemiyorsanız bu hesabı yapanları takip etmelisiniz. Ortada çok fena ve tuhaf bir durum var. Taksim’i her yıl tekrarlanan tartışmalar yüzünden bir dereceye kadar anlayabiliyorsunuz. Peki ya Kadıköy? Taksim’de 1 Mayıs yasağı getiren Hükümet, büyük bir sürpriz yaparak her sene izin verdiği Kadıköy’ü de bu sefer kapattı. Türk-İş’in ılımlı kanadı, Taksim’e alternatif üretmekten mahrum kalmış oldu. Şimdi herkes elleri kolları bağlı aynı torbanın içinde. 1 Mayıs günü torbanın içine aç bir kedi konacak.
Sol örgütlerin 1 Mayıs’larda Taksim üzerindeki ısrarları duygusal ve sembolik. Ülkenin kaderinde rol oynayamayan Sol, nostaljilere sığınarak yaşam alanı arıyor. Hayatta karşılığı kalmayan inançlar, zamanı ve mekânı kutsallaştıran simgelerde varlığını sürdürür. 1 Mayıs, geçmişten bu günlere intikal eden kutsanmış bir zaman; Taksim ise uzun yıllardan beri Sol için Türkiye’nin en kutsal mekânı. İnançlar sorgulanamaz. Önemli olan 1 Mayıs’ın kutsanmış bir gün, Taksim’in de kutsal bir mekân olduğuna birilerinin inanması. Toplumsal barışın kırılgan dengesi, sorgulamadan herkesin inancına saygı göstermek ve kendisini ifade etmesine izin vermek. Ülkeye bir maliyeti veya zararı var mı? Kamu düzenini bozmadığı ve başkalarına zarar vermediği sürece neden olsun? Aslında birazcık da olabilir. Alternatifinin ağır maliyeti düşünüldüğünde ne beis var?
Peki o zaman bu inatlaşma neden?
Tablo çok net görünüyor. Hükümet’in Taksim’e izin vermemesi, üstelik Kadıköy’ü de yasağa dahil etmesi muhataplar için alenî bir tahrik niteliği taşıyor. 1 Mayıs’ın da Taksim’in de önemi artıyor; artık daha kutsal bir anlam kazanmış oluyor. Kutsallığın derecesi arttıkça uğruna katlanılması fedakârlıkların derecesi de yükseliyor.
Gezi eylemleri kendiliğinden gelişti. Hükümet önce yalpaladı sonra krizden el yordamı ile kocaman bir fırsat devşirdi. Gezi Parkı’nda başlangıçta ağaçları korumaktan başka amacı olmayan eylemcilerin çadırlarını yakıp-yıkan şafak baskınının doğrudan Başbakan’ın talimatıyla yapıldığı ortaya çıktı. Hükümetimiz gerginlikten beslenerek üzerindeki ölü toprağını attı. Bu yöntem çalışıyor ve işe yarıyorsa, 1 Mayıs’ta, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların yarıdan fazlasını peşin peşin Taksim’den almak neden mümkün olmasın?
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara