Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Peki, Fehmi Koru ne demek istedi?

Medyada cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili oluşturulmak istenen yönlendirme köşe yazılarına Yeni Şafak yazarı Markar Eseyan'dan tepki geldi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-17 12:02:01

Peki, Fehmi Koru ne demek istedi?

Bugünün en dikkat çeken yazılarından birini kaleme alan Markar Eseyan, Köşk seçimleriyle ilgili medyada nasıl bir algı yönetimi oluşturulmaya çalışıldığının örneklerle köşesine taşıdı.

Gerçek niyetin gizlenerek kaleme alınan yazılara gönderme yapan Eseyan, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili kendisinin durduğu yeri de açık açık tarif etti.

Eseyan, medyanın bu zamanda yönlendirmeye soyunmasının manidar olduğunun altını çizdi.

İşte Markar Eseyan'ın Yeni Şafak'taki dikkat çeken köşe yazısı:

KARAR GÖRÜŞMEDEN SONRA


Abdullah Gül, adaylığı konusunda evvelki günkü Eyüp Can imzalı senaryoya tümüyle değil, ama 'Henüz Erdoğan'la görüşmedik' diyerek şerh düşmüştü. Eğer isteseydi, gayet ayrıntılı olan Can imzalı bu senaryoyu ayrıntılı şekilde reddedebilir veya teyit edebilirdi. Sonuçta bu şerhin anlamı, seçeneklerin masada olduğu ve Recep Tayyip Erdoğan ile yapılacak görüşmede nihai şekline kavuşacağına çıkıyor. Dünkü açıklamada Gül 'Halk karar verecek' dediğine göre, Çankaya adaylığından da vazgeçilmiş değil.

GÜL TARTIŞMANIN BAŞLAMASINI İSTEDİ

Gül, Kuveyt gezisinde basına verdiği mesajlı fotoğraflar eşliğinde bu tartışmanın başlamasını istedi. Bunu açıkça ifade etti. Dolayısıyla şimdi tüm ilgi bu tartışmanın üzerinde. Oldukça sağlıklı bir durum bu. Kamuoyunun tepkisini ölçmek önemli çünkü. Gül'ün makamı gereği bu konuda keskin kontürlerle konuşmak, tartışmak pek mümkün olmadı. Ama şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çok az bir süre kaldı. Halkın ve partinin eğilimleri bu tartışmaların etrafında kendisini belli edecek. Demokratik süreçlerde de olması gereken budur.

TÜRK HALKI KARAR VERECEK

Dün dikkatimi çeken 'ilginç' bir tevafuk vardı. Gül cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili bir soruya 'Başbakan ile konuşacağız dedim. Yakında konuşacağız. Tabii ki ikimizle ilgili bir konu, başka adaylar da söz konusu olacaktır. Neticede Türk halkı karar verecektir. Hiç kimse şimdiden bu benim cebimde de dememelidir' diyordu. Muhatabı kimdi, yorum okuyucunun.
ORTAK AKIL MI?
Dün konu hakkında bir başka 'açıklama' da Star gazetesinden Fehmi Koru'dan geldi. O da yazısını 'Ortak akla en uygun çözüm Gül'ün Cumhurbaşkanlığına devam etmesidir' önerisine oturturken aynı cümleyi kullanmıştı:

TARAFSIZMIŞ GİBİ GÖRÜNEN YAZILAR ÖYLE DEĞİL

'Demokratik süreçte halkın oyu kimsenin cebinde değildir.'

Demek aynı cümlelerle konuşan Gül ve Koru'ya göre bir hak ve halk gaspı söz konusu. İlginç...

Tarafsızmış gibi yazılan böyle yazıların hiç de öyle olmadığı aşikar. Sorun zaten taraf tutmakta değil, bu latant tavırda ve tarafsızlık adı altında algı yaratma iştiyakında. İnce ince Erdoğan'a göndermeler, konu hakkında istenildiği gibi yazmayanlara gözdağı verirken şöyle cümleler kurmakta mesela:

KAŞ YAPAYIM DERKEN GÖZ ÇIKARDILAR

'İki önemli siyasi figürden biri lehine olacağı düşünülen diğerini rahatsız edici sözler, belki muhatabından çok, ikili tabloyu önemseyen oyverenleri rencide edebilir... Kaş yapayım derken göz çıkartmak buna denir işte...'

Yani nerdeyse Gül ile aynı cümleleri kurup, 17-25 Aralık kalkışması hakkında tek bir cümle kurmayıp, sonra da tarafsızlık önerecek, bunu da gönlünüzdeki yatan aslanın önünü açmak için kullanacaksınız. İtirazım sadece bu steril ve aklımızla alay eden hallere, yanlış anlaşılmasın.

BU TAVIRLAR HALKI DA KÜÇÜMSEMEK

Sonra bu 'ikili tabloyu' önemsemek neden bir kural olsun ki! Veya Erdoğan ya da Gül'ü rahatsız edici cümleler kurmak neden umurumuzda olsun? Ülke kaderiyle ilgili bir seçim yapacak, şahıslar hakkında değil.
Medyadaki bu ikircikli tavır çok rahatsız edici. Artık daha cesur ve açık olmanın zamanı gelmedi mi? Neden hangi formülün en doğru olduğuna dair net görüşler argümanlarıyla birlikte serdedilmez de, sürekli denge kollanır? Neden gerçek düşünceler ince ince metin altlarına gizlenir? Bunda ne ayıp var? Üstelik bu yapılırken, neden başka şekilde düşünenlere aba altından sopa gösterilir? Kimse o veya bu formüle teslim olmak zorunda değil.

KÖŞE YAZARLARI KENDİLERİNİ ÇOK ÖNEMSİYOR


Bu noktada Erdoğan ve Gül ile halkı da küçümseyen bir tavır var. Halkın ne düşündüğünü tahmin etmek veya siyasi kişilere akıl öğretmek gibi... Köşe yazarları kendilerini çok önemsiyorlar. Erdoğan ve Gül kendi düşünceleri, memleketin menfaati ve daha birçok parametreye göre bir tercih yapacaklar. Belki hepimizi çok şaşırtacak bir sonuç çıkacak ortaya. Sonra bu tercihler halkın ve Kongre'de teşkilatın önüne gidecek. Evet son sözü de halk ve teşkilat söyleyecek ve en nihayetinde biz ancak o zaman ortak aklın ne olduğunu görebileceğiz.

BU ŞEYLER KİMSENİN CEBİNDE DEĞİL

Evet, bu şeyler kimsenin cebinde değil. En çok da köşe yazarlarının...

Benim sıradan bir vatandaş olarak önümüzdeki süreçten tek beklentim, Çözüm Süreci'nin, paralel yapıyla mücadelenin ve demokratikleşme hamlesinin arkasında cesaret ve kararlılıkla duracak bir siyasi fotoğrafın ortaya çıkmasıdır. Bu yönde tercihim hangi mevkide olursa olsun Erdoğan'ın dümenin başında olmasıdır ki, bunu zaten açıkça yazıyorum. Ama bu formülün ne olacağı Erdoğan'ın cebindedir. Yani aklında.

Belki, tam da Erdoğan bu açıklığı ve dolambaçsız yolları tercih ettiği için halka güven veriyor. Dolayısıyla, kendi üzerinde baskı kurmaya çalışan birçok mekanizma etkisiz kalıyor.

Rakibinize saygı duymadığınız müddetçe tarih hep tekerrür edecektir.

Haber Ara