Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Türkiye vesayetten kurtulamayacak mı?'

Anayasa Mahkemesi'nin Twitter kararı ve sonrasında HSYK kanununa kısmi iptal getirmesi eleştirildi. AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner ise, zamanlamanın manidar olduğunu söyleyerek Türkiye'nin yargıçlar ülkesi olmayacağını ifade etti.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-12 10:59:46

'Türkiye vesayetten kurtulamayacak mı?'


"Türkiye vesayetten kurtulamayacak mı?" sorusuyla değerlendirme yapan AK Partili Mehmet Metiner, "AYM'nin alelacele verdiği twitter kararından sonra şimdi de gündeminde olmadığı halde HSYK kanununu iptal etmesi zamanlama bakımından hayli manidardır. Twitter kararında "yetki gaspı"nda bulunmaktan kaçınmayan AYM'nin HSYK meselesinde de bu kadar acele davranması aklımıza Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair başkaca senaryoları getirmiyor değil" dedi.

"AKLIMIZA BAŞKA SİYASİ PROJELERİ GETİRİYOR"

Konunun hayli düşündürücü olduğunu belirten Metiner, askeri vesayetten kurtulunduğunu ancak paralel vesayetin ortaya çıktığını söyledi.

Metiner, "Tam askeri vesayetten kurtulduk diye sevinirken ilkin HSYK üzerinden paralel vesayetin karşımıza dikilmesi, TBMM iradesiyle HSYK üzerinde kurulan bu paralel vesayeti etkisizleştirmeye çalıştığımızda bu kez karşımıza AYM'nin tekrar bu vesayetçi yapıya arka çıkan kararın çıkartılmış olması haliyle aklımıza başka siyasi projeleri getiriyor. Bunu aklımıza getiren sebepler sadece AYM'nin verdiği kararlar değildir elbette. AYM Başkanının bir siyasetçi gibi Başbakanımıza cevap yetiştirme ihtiyacı duyması, nihai karar organı olmasına rağmen YSK kararlarına da bakabileceklerini alenen duyurmuş olması, ayrıca AYM bünyesinde 5 kişilik üyeden oluşan bireysel başvuru komisyonu'nun yetki gaspında bulunmaktan kaçınmaması hem zamanlama itibariyle hem de AYM'nin kendini konumlandırma açısından hayli düşündürücü bir olgudur" diye konuştu.

ASLA KABUL EDİLEMEZ

AYM'nin kendisini yasa koyucu yerine koyduğunu söyleyen Metiner, "Anayasa Mahkemesi belli ki yeni dönemde kendini bir vesayet organı olarak konumlandırmak istiyor. Bu asla kabul edilemez. TBMM'de yaptığımız HSYK'ya dair yasal düzenleme Anayasa'ya uygun bir yasal faaliyettir. Burada HSYK'nın iç idari düzenlemesiyle ilgili bir kanun çıkartılmıştır. Anayasanın ilgili maddesinde açık bir biçimde TBMM'nin buna yetkili olduğu belirtilmiş olmasına rağmen AYM'nin kendini yasa koyucu yerine koyarak yorumlarla bu kanunu iptal etmeye yetkili görmesi TBMM iradesinin de yeni dönemde devre dışı bırakılmak istendiğinin ifadesidir. AYM'nin atanmış üyeleri yorumlarla veya içtihatlarla kendini ne yasamanın üstüne yerleştirebilir, ne de yürütmenin üstünde görebilir" dedi.

BU REJİMİN ADI DEMOKRATİK REJİM OLAMAZ

Türkiye'nin yargıçlar yönetiminde bir vesayet ülkesi olmayacağının altını çizen Metiner, "AYM'nin her konuda alacağı kararlarla bu ülke yönetilecekse veya AYM verdiği kararlarla ülke yönetiminin ortağı olacaksa o zaman bu rejimin adı demokratik bir rejim olmaz, yargıçların yönetimindeki bir rejim olur ki, bu zinhar kabul edilemez. Paralel yapıyla hükümetin kararlılıkla mücadele kararı verdiği ve paralel vesayetin odağı haline gelen HSYK'nın Anayasa'nın amir hükmü doğrultusunda iç değişikliğe uğratıldığı bir dönemde AYM'nin sergilediği bu tavır demokrasi ve hukuk devleti adına kaygı vericidir. AYM'nin iptal ettiği maddeler, HSYK'da paralel yapının çoğunluğuna dayalı vesayeti ortadan kaldırmaya yönelik iç idari düzenlemeleri içermektedir. AYM'nin iptal kararından sonra HSYK'daki vesayetçi yapıya tekrar dönülecek olması her bakımdan düşündürücüdür" dedi.

YENİ TÜRKİYE'DE YER YOK

Anayasa Mahkemesi'nin Paralel vesayete arka çıktığını söyleyen Metiner, konuşmasını şu sözlerle bitirdi:

AYM'nin HSYK'nin iç idari düzenlemesine dahi kendisinin karar verebileceğine inanıyor olması kesinlikle kabul edilemez. TBMM Anayasa'nın kendisine tanıdığı yetkiyi kullanarak kurum içi idari düzenlemeleri bile yapacak yetkiye sahip olmayacaksa o zaman TBMM'ye ne gerek vardır? AYM'nin HSYK'daki paralel vesayete bu iptal kararıyla arka çıktığı görüntüsü oluşturan tutumu yeni bir kırılmaya işaret etmektedir.

AYM'nin geçmişindeki 367 garabetini bu kez farklı versiyonlarıyla tekrar karşımıza çıkartıyor olması her bakımdan düşündürücü ve üzücüdür. Demokrasilerde hiçbir kurumun vesayet organı olarak kendini konumlandırmasına izin verilemez. AYM üyeleri kendilerini herkesin ve her kurumun üstünde görüyorlarsa bilsinler ki bu üstünlük ideolojisine demokratik siyaset izin vermeyecektir.

"Eski Türkiye"nin vesayet organlarından biri olan AYM'ye bu haliyle "Yeni Türkiye"de yer yok diye düşünüyorum. "Yeni Türkiye"nin AYM'si sadece hukukun üstünlüğünü kabul eden bir nötr organ olarak konumlandırılmadığı sürece anlaşılan hem TBMM, hem de yürütme organı olan meşru sivil Hükümet her türlü siyasi mülahazayla operasyonlara maruz kalabilir. Türkiye AYM üyelerinin yorumlarıyla ve içtihatlarıyla idare edilecekse o zaman TBMM'ye ve Hükümete ne gerek var ki! Gelsinler ülkeyi kendileri yönetsinler ve gidip halka da kendileri hesap versinler..."



SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara