Dolar

34,8720

Euro

36,6712

Altın

3.049,00

Bist

10.058,47

İşte Ekrem Dumanlı'nın yazısı!

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni bugünkü yazısında seçimleri değerlendirdi...

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-31 02:39:07

İşte Ekrem Dumanlı'nın yazısı!
  İşte Ekrem Dumanlı'nın "Daha çok demokrasi" başlıklı o yazısı:

Bu yazıyı seçim sonuçlarının ilk emaresini bile beklemeden kaleme alıyorum; zira sonuç ne çıkarsa çıksın seçim sonrası ile ilgili görüşüm değişmeyecek.

Kim kazanırsa kazansın netice bellidir: Türkiye demokrasiden geriye bir milim adım atamaz. “Bal gibi de atılır; bak, son birkaç yıldır temel hak ve özgürlük tarumar edildi de ne oldu?” diye düşünen varsa yanılıyor. 1950’den bu yana çok partili sistemi yaşayan ve bunu özümsemiş vatandaşlarla dolu bir ülke olan Türkiye, bir parti devletine katlanamaz, muhaberat devleti olmaya razı olamaz, baskıcı ve yasaklayıcı bir rejime kayamaz…

Bu son süreçte yaşanan baş döndürücü hadiseler gösteriyor ki ülkeyi yönetme sorumluluğunu bihakkın taşıması gerekenler, maalesef, antidemokratik metotlara başvurmakta ve evrensel hukuku ayaklar altına almaktadır. Tipik bir “eski Türkiye” faciasıyla karşı karşıyayız. Önce kitleler tek tek “devlet düşmanı”, “vatan haini” gibi aşağılık ithamlarla zan altında tutuluyor; sonra tetikçi medya eliyle iftira kampanyaları düzenleniyor. Aklını kaybetmiş, vicdanını yitirmiş kişilerin hak hukuk tanıdığına tarih şahit olmadı henüz. Güç zehirlenmesinin tedrici etkisiyle iktidar, en uzaktan en yakına kadar herkesi tehdit olarak algılıyor. Maalesef Türkiye’de birkaç yıldır böyle bir süreç yaşandı. Devlet imkânlarını dibine kadar kullanan bir zümre bir yandan kendi cephelerine yığınak üstüne yığınak yaparken diğer yandan da kendi dışındaki her zümreyi hain olarak niteledi ve ‘gereğini yapmak’ için ‘eylem planları’ hazırladı.

HORLANAN KESİMLER GERGİNLİK YAŞIYOR

Hal böyle olunca siyasetin dili zehir zemberek bir istifraya dönüşüverdi. Sözler kirlendi, kalpler zehirlendi, vicdanlar yaralandı. Şimdi bir tarafta çelik çekirdek bir partizan topluluk; diğer tarafta çok parçalı, çok kimlikli kitleler. O değişik kitleler uzun süre baskı altında tutulmanın gerginliğini yaşıyor. Gezi Parkı’nda ‘çapulcular’ diye defalarca alay edilen ve horlanan kişilerden, onlarca yıldır Diyanet’te temsil hakkı istediği ve her vatandaş gibi vergi ödediği halde temsil edilmeyen Alevilere kadar insanlar tedirgin.

Demokratlar, liberaller, solcular, sağcılar, milli görüşçüler… Toplumun neredeyse bütün kesimleri, kendisini iktidarın başındaki tarafından azarlanmış, aşağılanmış, dövülmüş, sövülmüş hissediyor.

Bu mağdur ve mazlum gruplara bir de ‘paralel yapı’ yalanı eşliğinde zan altında bırakılan Camia da eklendi. Gün geçmiyor ki ‘İslamcı’ olduğunu iddia eden siyasiler ve onların şövalyeleri Camia hakkında düzeysiz bir laf söylememiş, çirkin bir iftirada bulunmamış, bile bile yalan ortaya atmamış olsun. İnsafınız kurusun! Nasıl idrak edemiyorsunuz ki, iktidar şehvetiyle uydurduğunuz bu korkunç yalanlar bir gün tarih huzurunda yüzünüze çarpacak ve öbür âlemde masum insanların elleri yakanıza yapışacak!

ZEHİRLİ DİLLE SİYASET SÜRDÜRÜLEMEZ

Madem bir seçimden çıkıyorsunuz yüzlerce kere test edilmiş bir sosyal gerçeği haykırmaya mükellefsiniz. Zehirli bir dille yapılan siyaset sürdürülemez; tıpkı baskıyla ülke yönetilemeyeceği gibi, tıpkı yasaklarla insanların sindirilemeyeceği gibi, tıpkı devlet imkânlarıyla kitlelere zulüm yapılamayacağı gibi…
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!



SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara