'Gülen gelmeyin diye haber yolladı'
Bediüzzaman’ın ilk talebelerinden Said Özdemir’le yaptığı 3 bölümlük röportaj çok konuşulacak!
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-04 11:02:58
“Risalelerde tahrifat” iddialarına ilişkin haberimiz hayırlara vesile oldu. Yanlış anlamalar nedeniyle ziyaret edip duasını aldığımız Bediüzzaman’ın ilk talebelerinden Said Özdemir’le 3 bölümlük ‘ses getirici’ bir röportaj yaptık. Said Ağabey, Risalelerde kesinlikle tahrifat yapılmadığını vurguladı.
Dikkat çektiğimiz bazı kelime hatalarının Abi’lerle gözden geçirilip düzeltileceğini belirtti.
Tahrifatın Gülen grubuna ait yayınevlerince yapıldığını söyledi. Oğlu Kemalettin Özdemir’in “Gülen grubu aleyhine MİT’e danışmanlık yaptığı” iddiasına verdiği cevabı ve diğer birtakım eleştirilerine “off the record” olduğu için röportajda yer vermiyoruz. Bu arada bazılarının Twitter üzerinden “Kanser olmuş, hafızasını kaybetti” dediği Prof. Dr. Kemalettin Özdemir’le de kısa süreliğine selamlaştık. Babasını “Misafirin var” diye çağırırken hafızası gayet yerindeydi!
İşte Bediüzzaman’ın has talebesi Said Özdemir’le yapılan o röportajın ilk bölümü:
RİSALELERDE TAHRİFAT YAPILMADI
Risalelerde tahrifat yapıldığı tartışmalarıyla neler söylemek istersiniz?
Risalelerde hiçbir tahrifat yapılmamıştır. Üstad bizzat kendisi tashih etti. Biz katiyen Risaleleri ellemedik. Üstad’ın kendi el yazısı var. Kendisi işaretledi. Üstad’ın düzelttiklerini, kendisi hayattayken bastık.
Kendisi mi burayı şöyle şöyle değiştirelim dedi, yoksa sadece size talimat mı verdi?
Yok kendi eliyle değiştirdi. ‘Biz Osmanlı zamanında bu Kürt kelimelerini koymuşuz. Fakat yanlış anlaşılır. Sanki bir kavmiyet ayrımı gibi olur’ dedi.
İlk tahsisattan herhangi bir düzeltme yapıldı mı?
Ondan sonra kimse ellemedi.
Cumhuriyetin ilanından sonra “Kürt”, “Kürdistan” kelimeleri değişti ya bir baskı mı oldu?
Osmanlı zamanında kimse sıkıntı yapmıyordu. Üstad, Kürdistan’ın bir elçisi gibi gelmiş Osmanlı’ya. O zaman Kürt kelimeleri vardı. Fakat Cumhuriyet kurulduktan sonra artık Kürt-Türk ayrımı bir menfi milliyetçiliğe gideceği için Üstad Hazretleri bizzat kendi eliyle o Kürt kelimelerini çizdi. ‘Vatandaşlarım, kardaşlarım’ diye onları değiştirdi. Kürtler bizim kardaşımızdır.
Sadece Kürtlerle ilgili şeyler yok. Mesela münafıklar meselesiyle ilgili İşaratül İcaz’da 70 sayfa çıkarıldı. Onları kim çıkarttı?
Üstad bizzat bana dedi ki: ‘Said kardeş, bu asır münafıklar asrıdır. Onların hücumunu şey etmeyelim. Onun için münafıklar bahsini İşaratül İcaz’da bastırmayacağım.’ Kendisi çıkarttı.
“ABİLERLE TOPLANIP DÜZELTECEĞİZ”
Şimdi Bediüzzaman, 1908’de Divanı Harbi Örfi’de Sultan Abdülhamit’ten bahsediyor. Ama Risalelerde Abdülhamit’ten ‘merhum’ diye bahsediliyor. Abdülhamit 1908’de hayattaydı. Burada bir hata mı var?
Yok o bir hata değil de belki bir baskı hatası olabilir.
Baskı hatası olabilir?
Evet.
Onu yeniden düzeltme imkanınız olabilir mi?
Düzeltilebilir o.
Şimdi yine Üstad Tarihçe-i Hayat’ın orijinalinde “Fahr olmasın, derim ki: Biz Kürdüz” diyor. Ancak Kürdüz kelimesi “Hakiki Müslümanız” diye değişmiş. Üstad ‘övünmek gibi anlaşılmasın, Müslümanız’ demiş gibi bir yanlış mana ortaya çıkmış. Oysa insan Müslümanlığıyla gurur duyar. Allah korusun farklı şekilde anlaşılabilir. Bunu tekrar gözden geçirebilir misiniz?
Tabii yapılabilir.
Yayınevlerine bu tavsiyede bulunur musunuz yeniden gözden geçirilsin diye?
Arkadaşlarla, Abi’lerle oturup belki yanlış bir kelime varsa düzeltilebilir.
Yani bu tahrifat tartışmalarını bitirmek için Risaleleri yeniden gözden geçirebilirsiniz?
Tabii olur. Şimdi biz elleyemeyiz ama belki matbaa hatası olabilir. Orada belki bir yanlış anlama var. Onlar düzeltilebilir. Bir kelimede herhangi bir baskı hatası varsa o kelime düzeltilebilir.
Bu baskı hatalarının düzeltilmesi için yakında abilerle bir araya gelir misiniz?
Tabii geliriz. İnşallah onlar düzeltilecek.
Sizin basmadığınız Risale-i Nur parçaları var mı?
Var. Üstad, “Sikke-i Tasdik-i Gaybi’nin bir kısmını basmayın. Ama eski yazıyı bilenler okusunlar” dedi.
Orijinalleri sizde duruyor ama yayınlamıyorsunuz?
Evet. Ulus’ta büyük bir arşiv yapıyoruz. 4 bin metrekarelik bir yer aldık. Burada muhafaza edeceğiz. Üstadın 4-5 bin kadar mektubu var. Neşrolmamış mesela.
Üstadın mektupları yayınlanabilir mi yeniden?
Bunlar yayınlanabilir mektuplar. Onları yayınlayacağız.
“GÜLEN GRUBU KORSAN BASIYOR”
Geçmişte Risale-i Nur’ları sadeleştirdiği gerekçesiyle Gülen grubuna tepki gösterdiğiniz biliniyor?
Onlara ‘Üstad Hazretleri’nin eserlerini değiştirmeyin’ dedik. Üstad ‘ben dahi değiştiremiyorum’ diyor.
Sadeleştirmeye neden karşısınız, sadeleştirme yapılınca ne olur?
Risale-i Nur’lar doğrudan doğruya tamamen değişmiş oluyor. Bakıyorsun ki o kelimeler kalkıyor, başka kelimeler…
Manası mı değişiyor?
Mana da değişiyor, sonra Üstad Hazretleri katiyen ellenmesini istemiyor.
Yani tahrifat mı olur?
Tahrifat tabii. Sen kelimeleri kaldırıp da başka kelime koyarsan, o kelimenin manası başka, o kelimenin manası başkadır.
Asıl tahrifatı Gülen grubuna ait yayınevleri mi yapıyor diyorsunuz?
Onlar muazzam bir tahrifat yapıyorlar. Biz ona karşıyız ve kendisine de bildirdik. Gazetelerde de yazıldı.
Uyarılarınızı neden dikkate almıyorlar?
Maalesef inat içindeler.
Nasıl bir inat bu?
Bir defa bakın eser kendilerinin değil. Korsan olarak basıyorlar. E senin olmayan bir esere sen nasıl kalem karıştırıyorsun? Senin değil ki bu ya? Sonra para kazanıyorsun. O paralar da gayrimeşru olur. Neden? Senin eserin değil.
Sizden izin almadılar mı basmak için?
Yok. Katiyen izin yok. Kendilerine de bildirdik, Abiler de beyanat verdiler. Katiyen karşıyız. Bunu kabul etmiyoruz diye. Halen maalesef…
Telif hakkı ücreti falan size vermiyorlar öyle mi?
Gülen grubunun telif hakkı yok. Telif hakkı bizim.
Yani onun için size para vermesi gerekiyor ama vermiyorlar?
Para da vermiyor. Batsın! Parasını da istemiyoruz, değiştirmesinler.
“GÜLEN GELMEYİN DİYE HABER YOLLADI”
Peki bu meseleyi doğrudan Fethullah Gülen’le konuştunuz mu?
Kendisiyle bizzat görüşmek için gidecektik. ‘Bu hususta gelmesinler’ diye bize haber gönderdi.
Sizinle görüşmeyi ret mi etti?
Dedi ben görüşmeyeceğim.
Amerika’ya mı gidecektiniz?
Amerika’ya ben gidecektim. Bu sadeleştirme hakkında. Alaattin Kaya’yla haber gönderdi. ‘Gelmesinler. Bu hususta görüşmeyeceğim’ diye.
Üstad’ın hatırı için sizi kabul etmesi gerekmiyor muydu?
İşte. Artık kendi bilir.
Niye görüşmek istememiş olabilir?
Sadeleştirme konusundaki fikrini değiştirmek istemiyor onun için. E biz ‘efendim yapmayın’ diyeceğiz, o da ‘hayır’ diyecek.
Görüşseydiniz Gülen’e ne diyecektiniz?
Katiyen bunu yapmayın. Üstad buna razı değil. Biz de değiştirilmesine razı değiliz. Tabii münakaşa olacak. O da olmasın diye... Kendisi de kabul etmeyecek. Onun için bizim gitmemizi kabul etmedi.
Kaç yıl önceydi?
2-3 sene oldu. Ben gidecektim. Pasaportum vardı. Bu tahrifatı yapmayın diye gidecektik.
Yalnız mı gidecektiniz?
Arkadaşlar sen git dediler.
Peki kırıldınız mı?
Tabii kırıldım. Kırgınız. Neden? Bu eserleri bu şekilde tahrifat yapmasından dolayı kırgınız.
“RİSALELERİ TEMEL ALMIYORLAR”
Risalelerle ilgili Gülen grubu neden sizden farklı bir yol izliyor?
Zaten onlar bakıyorsun ki esas Fethullah Hoca’nın eserlerini okuyorlar. İkinci şey olarak da ayrıca Risaleleri okuyorlar.
Talebeleri Risaleleri temel almıyor mu?
Zannetmiyorum. Risaleleri temel almıyorlar. Esas Hoca’nın kitapları temeldir. Ama ara sıra yine Risale-i Nur’ları okurlar.
Niye böyle davranılıyor?
Kendi görüşleri öyle.
Onlar da Nur cemaati sayılmıyor mu?
Şimdi Nur cemaati Üstad’ın eserlerine sadık kalıp da onları aynen neşredenlerdir. E sen onu değiştirirsen Nur cemaati olur mu yani?
Gülen cemaatini Nur cemaati olarak kabul etmiyor musunuz?
Tabii cemaat olarak kabul etmiyoruz. Neden? Risale-i Nur’u değiştiren Nur cemaati olarak kabul edilebilir mi?
Fethullah Gülen’in Said Nursi’yle bağı nasıldı?
Bediüzzaman’ın eserlerini okuyor ve okutuyordu. Ama son zamanlarda baktık ki kendisi 40-50 tane eser yazdı. Ve kendi eserlerini okutuyor. Risaleler ikincil planda kalıyor.
Giderek Said Nursi’nin çizgisinden uzaklaşmaya mı başladı demek istiyorsunuz?
Tabii uzaklaşma oldu ki eserleri tahrif etmeye başladı.
Peki bunu doğrudan Fethullah Gülen mi yapıyor yoksa başkaları mı?
Yok kendisinin fikri de öyle. Çünkü bir televizyon konuşmasında onu dinledim. Diyor ki: ‘Efendim insanlar bunu anlayamıyorlar. Onun için onları sadeleştirmek lazım.’
Fethullah Gülen’i ilk nasıl duydunuz?
Muhterem bir hoca olarak kendisine hürmetimiz vardı. Hatta onu ilk önce bizim Nur vakfına aldık. Sonrasında ‘ben burada çalışamayacağım’ dedi. Kendisi çıktı.
Ayrıldı mı sizden?
‘Ben yalnız çalışacağım’ dedi.
Sizin yanınızdayken nasıldı?
Risaleleri okuyor, okutuyordu. Biz ona hürmet ediyorduk. Şimdi de hürmetimiz var. Ama tabii onun bugünkü halini pek tasvip etmiyoruz.
Bugünkü hali nasıl ki?
Risaleleri değiştirmesine, sadeleştirmesine karşıyız. Katiyen onun bu halini tasvip etmiyoruz.
Buradan Fethullah Gülen’e bir tavsiyeniz var mı?
Tavsiyem Risale-i Nur’ları değiştirmemesidir. İkincisi de bugünkü hükümetle böyle bir taklaşma, bir kavgaya girilmemesini tavsiye ederim. Bir birlik ve beraberlik olsun. Memleket o vakit ayrılıklara, düşmanlıklara gidiliyor. Bilen bilmeyen konuşuyor. Birçok yaralar açılıyor. Dedikoduya, iftiraya sebep olunuyor. Hükümete olan muhalefetinden vazgeçip, müsalaha etsinler. Müsalaha olacak noktaları bulsunlar. Bu doğrudan doğruya bir fitne meselesidir.
Said Nursi bugün yaşasaydı Gülen’e nasıl bir tavsiyede bulunurdu?
Üstad daima birlik ve beraberlik taraftarıydı. Bu münakaşaların lüzumunun olmadığını söylerdi. Millet huzur ve saadet istiyor.
Erol Metin / Habervaktim.com
SON VİDEO HABER
Haber Ara