Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ali Bulaç İslamcılık üzerinden bu sefer sert çıktı!

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç bugünkü yazısında Türkiye giderek tırmanışa geçen tartışmalara İslamcılık ve Laiklik üzerinden yeni bir tartışma daha ekledi...

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-02-20 02:20:26

Ali Bulaç İslamcılık üzerinden bu sefer sert çıktı!

İşte Ali Bulaç'ın "Hangi İslamcılık, hangi laiklik?" başlıklı o yazısı:

İlk baskısı 1992’de yayımlanan “Nuh’un Gemisine Binmek” adlı kitabımda modern dünyada Müslümanların dinlerini referans alarak giriştikleri varoluşsal mücadelede iki model takip ettiklerini yazmıştım: “Resmî İslam-Sivil İslam!” İki İslamî idrak ve yöntem arasındaki farkı şöyle belirliyordum:

“Geride bırakmakta olduğumuz 20. yüzyıl boyunca hep iki İslam’la karşı karşıya olduk… Resmî İslam’ın öncülüğünü Cemaleddin Efgani’ye, sivil İslam’ın öncülüğünü de Muhammed Abduh’a verebiliriz. İki İslamî bakış açısı arasındaki fark şudur:

1. Resmî İslam: Bir devlet projesine dayanan, siyasal iktidarı merkeze alan bir Tanzimat geleneğidir. Çözümü devlette görür. Buna göre devleti ele geçiren, toplumu ve kurumlarını da ele geçirir. Nasıl Gramsci, Doğu toplumlarıyla ilgili değişim projelerini politik toplumu kontrol etmekte görüyorsa, Resmî İslam da değişimi siyasal iktidarın gücünde ve etkili araçlarında görür.

Bu özelliği dolayısıyla yukarıdan aşağıya Müslümanlaşmayı esas alır. Doğası gereği Resmî İslam, “resmî din görüşü”ne dayanır, total eğilimleri baskındır; verili dünyayı kendi yöntemleriyle İslamileştirebileceğini varsayar.

2. Sivil İslam: İlk hareket noktasında bir toplum projesine dayanır, ‘ümmet’i devletin önüne geçirir. Çoğulcu olup farklılığa açık olduğundan, devleti değil toplumu önemser. Kültürel ve sosyal kimliği siyasal ve askeri kimliğine baskındır. Bu özelliği dolayısıyla değişimi aşağıdan yukarıya Müslümanlaşmada arar; vurgusu merkezden çok, çevreye ve değişimedir. Ancak politik olanı da dışlamaz.

Sivil İslam, verili dünyaya alternatif bir arayıştır. Genel ilkeler bağlamında İslam’ın içinde veya dışında dinî, kültürel ve hukukî özerklik temelinde çoğulcu bir toplumsal sözleşmenin çözüm olabileceğine inanır. Sivil İslam, resmî İslam’dan farklı olarak “hakimiyet”i değil, “katılım”ı öne çıkarır. Kanımca, Abbasiler’in orta zamanlarına kadar İslam’ın ana gövdesini bu sivil İslam teşkil etmiş olup tarihte de İslam’a sürekliliğini sağlayan bu İslam’dır.

Resmî İslam’ın dört versiyonundan söz etmek mümkün:

a. Devrimci versiyon: İran örneği ve bu örneği izleyen küçüklü büyüklü devrimci radikal gruplar.

b. İhtilalci versiyon: Pakistan’ın Ziyaü’l-Hak darbesi, Suriye İhvan’ı, Ürdün Hizbu’t-Tahrir Örgütü, Sudan İhvan’ı vb...

c. Demokratik versiyon: Pakistan Cemaat-i İslam Partisi, Türkiye Milli Görüş-RP, Cezayir İslamî Selamet Cephesi (FİS) vb...

d. Uzlaşmacı versiyon: Mısır ve Ürdün İhvan’ı, Senegal, Türkiye Örgütlü Din (Nurculuk, Süleymancılık, tarikatler) vb...

Tabii ki söz konusu değerlendirme üzerinden neredeyse çeyrek asır geçti, tümünde önemli değişiklikler oldu ve bu da doğaldır.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara