Yusuf Kaplan'dan cemaate: İnsafsız bunlar, insafsız!
Yenişafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan bugünkü yazısında Fethullah Gülen'i sert sözlerle eleştirirken açılan tazminat davası için de çok yakındı...
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-31 05:06:26
Yusuf Kaplan, "Fütursuzca saldırılmasının nedeni 'paralel din' icadı mı acaba?" başlıklı yazısında cemaati ve Fethullah Gülen'i sert bir dille eleştirdi...
İşte Kaplan'ın o yazısı:
Önce, 'ayağını denk almazsan, büyük dilini koparmasını biliriz', denilerek tehdit edildim.
Ama bu meseleyi büyütmedim; çünkü telefonla tehdit eden kişi kimliğini gizlemişti: Birileri, benim üzerimden ülkedeki yangını büyütmek istiyor olabilirler, diye düşündüm ve meseleyi büyütecek basiretsizce adımlar atmadım.
(Sağolsunlar, emniyetteki arkadaşlar meseleye el koydular).
ŞİMDİ DE 50 BİN TL'LİK DAVA! İNSAFSIZ BUNLAR, İNSAFSIZ!
Ardından, bu tehdidin üzerinden çok geçmeden, Fethullah Gülen, avukatları aracılığıyla, 50 bin TL'lik 'küçük' (!) bir tazminat davası açtı bana karşı, o büyük hoşgörüsünün gereği olarak!
Davaya gerekçe olarak, 'Fethullah Gülen'i küçük düşürme, itibarsızlaştırma, Cemaat'e karşı husûmet tohumları ekme!' gibi gerçeklerle ilgisi olmayan iddialar öne sürülmüş!
Ayrıca dava, İstanbul'da değil de, Ankara'da açılmış!
Neden acaba?
İstanbul'daki mahkemelerin kökü mü kurudu?
İnsan, bu 'arkadaş'ların (!) Ankara'da 'mabeyn' mahkemeleri mi var; istedikleri cezayı oradan verdireceklerini mi düşünüyorlar, diye sormadan edemiyor!
Eğer durum gerçekten buysa, o zaman, Türkiye'de 'yargısız infaz yapan' bir hukuk krallığının hükümranlığını ilan ettiğinden sözedebiliriz!
BAŞKALARINI SUÇLAMAYIN! İTİBARINIZI KENDİNİZ YOK ETTİNİZ!
Dahası, Fethullah Gülen, önüne gelene dava açıyor!
Dokunan yanıyor, yani!
Bu 'engin hoşgörü'ye insan hayran kalıyor!
Açılan davaların gerekçeleri de, açılan yer de aynı!
Oysa benim, Fethullah Gülen'i küçük düşürmeme, itibarsızlaştırmama gerek yok! Kaldı ki, böyle bir şeyi yapacak biri değilim.
Fethullah Gülen, yaptığı ve gerilimi tırmandıran açıklamalarla, tuhaf telefon görüşmeleriyle, şer şebekelerinin yayın organlarına verdiği ve Türkiye'yi küresel şer güçlere şikâyet eden röportajlarla, kendisini; Cemaat medyası ise her fırsatta (bu kimsesiz halkın iradesini ve duyarlıklarını hiçe sayan, iç ve dış güç odaklarının çıkarlarını koruyan aktörlerle aynı kare içinde yer alarak) Erdoğan'ı vuran, Türkiye'yi kaosun eşiğine yuvarlayan fütursuz yayınlarla, kirli ittifaklarla ve saldırgan tavırlarla Cemaati yeteri kadar itibarsızlaştırmayı başardı zaten!
BANA DAVA AÇMAZLAR, DİYE DÜŞÜNÜYORDUM!
Fethullah Gülen'in, avukatı aracılığıyla, bana dava açmasına şaşırdım. Açıkçası, bana dava açmazlar, diye düşünüyordum.
Çünkü dershane sürecinden itibaren yazdığım bütün yazılarda, her şeye rağmen, dershanelerin kapatılmaması gerektiğini, Müslüman bir yazar olarak, en zor zamanında, Müslüman bir Cemaat'in hukukunu savundum.
Ve hükümeti, aldığı önlemlerde, Cemaat'in tabanını rencide etmemesi konusunda sürekli olarak uyardım.
SADECE BASİRETLERİNİ YİTİRMEDİLER! VİCDANLARINI DA YİTİRDİLER!
Ama 17 Aralık operasyonundan sonra, Cemaat'in, 'Erdoğan'sız Türkiye' projesinin bir uzantısı olarak, (5 yıl önce Cemaat'i oyuna gelmemesi konusunda uyardıkları) yolsuzluk bahanesiyle, iç ve dış şer şebekeleriyle tezgâhlanan operasyonu, Cemaat medyası aracılığıyla ölesiye savunduğunu görünce sabır taşım çatladı.
Bir Cemaat'in, tam da Türkiye'nin önünün açılmaya, Erdoğan'ın mazlum Müslüman halkların umudu olmaya başladığı bir zaman diliminde, Türkiye'nin önüne takoz gibi dikilmesine, Türkiye'yi kaosun eşiğine sürüklemekten çekinmemesine isyan ettim!
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara