İşte Ali Karahasanoğlu bugünkü “Din adamı” dedik “dünya adamı” çıktı! başlıklı yazısı;
“Siz de öyle yapın… Twitleri katlayın.”
“Mahrem bir şey söyleyeceğim..”
“Farkettirmeden..”
“Bildirmeden..”
“Sıkı tutun yani..”
“Sadece bize ait mesele gibi görünmesin yani..”
..
“Allah afiyet versin..”
“Çok bereketli oldu..”
..
“Artık milletvekili adayı göstermeyecekler yani..
Çok önemli değil yani..”
“İdris Bal gibi yapsınlar yani..”
…
Sonrası daha vahim..
Ali Sabancı..
Mustafa Koç..
Nazif Günal eksenli sohbetler.
..
“Tesbih hediye ettik.. Çok beğendi yani..”
vs.
Nedir bunlar, söyler misiniz?
Kendisini emekli vaiz olarak tanıtan..
Sevenlerine tefsir dersi verdiğini açıklayan bir kanaat önderi kabul edilen kişinin..
Kamuoyuna yansıyan “dini” kimliğinin çok ötesinde, bu ilişkilerinin izahı var mı?
Bambaşka bir Fetullah Gülen mi tanıyorduk biz?.
Ara sıra uç açıklamalar yapsa da..
Genelde, dini önceleyen.. Ticaretle, dünya ile, işadamları ile pek ilgisi olmayan..Dünya ile ilgisi olmayan bir kanaat önderi diye tanıtılan kişi..
Bugün dahi, sempatizanları, dönüp dönüp, “Bak 4 m2’lik odada kalıyor.. Bakmayın siz o koca binanın konumuna.. O binanın içinde, küçücük bir odası var, Gülen’in” deseler de..
Ortaya çıkan konuşma kasetleri, yeryüzünde iki tane Fetullah Gülen olduğu gerçeğini gözlerimizin önüne net olarak koyuyor..
Birisi bize tanıtılan, “ayet ve hadisler ışığında İslam’ı anlatan bir din adamı”..
Birisi de, sürekli “farkettirmeden iş yaptırmaya” çalışan..
Sürekli “bildirmeden girişimde bulunma” tavsiyesinde bulunan..
“Bizim mesele gibi görünmesin yani” önerisinde bulunan..
Kısacası..
Gizliliği, kendisine rehber edinen..
Her şeyi, “olduğundan başka türlü gösterme” üzerine inşa eden..
Türkiye’nin en zenginleri ile çok yakın ilişkiler içinde olan.
Ananaslar.. tesbihler.. ve daha nice hediyelerle işini sıkı tutturan.
En kral tüccarlara taş çıkartacak bir “dünya adamı”..
Evet, Fetullah Gülen bize tanıtıldığı cephesi ile “din adamı”!
Telefon konuşmalarında çıkan neticeye göre, nice “dünya adamları”na taş çıkartan bir “dünya adamı”..
Peki gerçekte ne?
Allah bilir..
Kalbini yarıp bakamayız..
Kimbilir, belki de, “dünya adamı” kimliğine büründüğünde, yine amacı “din adamlığı”dır..
İşadamlarını “İslam’a hizmet etmeleri” amacıyla, didinip duruyordur..
Veya, “dünya adamlığı” baskındır..
Bir hedefi kendisine çizmiştir..
Onu gerçekleştirmek için, bizim gibi safları, Bülent Arınç gibi safları kandırıp duruyordur..
Hangi ihtimal doğru olursa olsun..
Artık şu dakikadan sonra..
Fetullah Gülen’in halk nezdindeki o “ağlayan/ağlatan hoca” görüntüsü silinip gitmiştir..
Benim naçizane önerim, kendisi ile birlikte, tabanındaki samimi müslümanların da halk nezdinde silinip gitmesini istemiyorsa..
İhlas sahibi sevenlerinin, halk nezdinde haksız suçlamalara muhatap olmasını istemiyorsa..
Türkiye’ye gelmesini artık istemediğimi daha önce belirtmiştim.
Bence..
Pensilvanya’yı da bıraksın artık..
Türkiye’yi bırakıp gittiği gibi..
Pensilvanya’yı da bıraksın.
Adresini kaybettirsin..
İzi bile bulunmasın..
O şato yerine..
Sempatizanlarının gösterdiği, o şato içindeki “küçücük odası”nı gerçekten temsil eden.. Bilinmeyen bir yerdeki“küçücük bir oda”ya taşınsın..
Hayatının sonuna kadar, artık böyle yaşasın..
Herkesten uzakta..
Herkesten gizli..
Dünya adına ne varsa, gerçekten elini eteğini çeksin..
Çünkü olay, “Az kalsın bir sakatlık çıkaracaktık”ın çok ötesine geçti artık..
Sakatlık da çıktı..
Çok daha fazlaları da oldu..
28 Şubat’ta Ali Kalkancı’nın, İslam’a verdiği zararın çok ötesine geçti, bugün yaşadıklarımız..
28 Şubat’ın sahte şeyhi Ali Kalkancı, yıllardır insan içine çıkmıyor..
İsteseniz de, istemeseniz de, sizi de böyle bir akibet bekliyor..
Kendiniz çekilin.. Yiğitlik (!) sizde kalsın bari!
(ALİ KARAHASANOĞLU/YENİ AKİT)
YAZININ KAYNAĞI İÇİN TIKLAYIN